2012 – 2013 Balıkçılık Av Sezonu, 15 Nisan Pazartesi günü sona ererek yasak dönemine girdi.
01 Eylül 2012 tarihinde İzmir Foça Balıkçı Barınağında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın katılımıyla düzenlenen törenle başlayan 2012 – 2013 Balıkçılık Av Sezonu, 15 Nisan Pazartesi günü sona ererek yasak dönemine girdi.
Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (Sür-Koop) Genel Başkanı Ramazan Özkaya, Balıkçılık sektöründe geride kalan sezonu değerlendirdi.
AVLANAN BALIKLARA KOTA GETİRİLMELİ
Türk Balıkçılık filosunun 2012 – 2013 sezonuna büyük umutlarla başladığını ve sezon boyunca beklenilenin üzerinde balık yakalandığını anlatan Özkaya, “Bereketli bir av sezonu geçirdik. Fakat buna rağmen balıkçılarımız bu sezonda para kazanamadılar. Filomuzun yüzde 95’i sezonu yine borçla kapatmak zorunda kaldı. Bu durumun pek çok nedeni var. Biz Türk balıkçıları olarak maalesef pazar organizasyonunu gerçekleştiremiyoruz. Denizlerimizde arz talep dengesini kuramıyoruz. Piyasaya bol miktarda balık sürmemiz balık fiyatlarımızın düşmesine neden oluyor. Bu noktada ülkemizde avlanan balıklarımıza kota getirilmelidir. Kota hem pazar organizasyonu açısından, hem de sürdürebilir balıkçılığı sağlamamız adına elzemdir” dedi.
30 BİN TON YAVRU HAMSİ HEBA OLDU
Türkiye denizlerinde yakalanan balık miktarının yüzde 70’inin hamsi olduğunu, ancak 2012-2013 sezonunda hamsinin de beklenilenin çok altında oranda yakalandığına dikkat çeken Özkaya, şöyle konuştu: “Bu sezon denizlerimizde hamsi olmadı. Fakat balıkçılarımız bu sezon hiç arzu etmediğimiz bir şekilde yaklaşık 30 Bin ton küçük hamsi yakalayarak Balık Unu Fabrikalarına yok pahasına verdi. Maalesef balıkçılarımız adeta kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. Böyle bir avcılık anlayışımız olmaması lazım. Halbuki küçük boyda avlanan balıklar yine dönüp dolaşıp bize geleceklerdi. Yine bizim balıkçılarımız avlayacaktı.Biz doğal kaynaklarımızı un fabrikalarında heba etmek için değil, Türk halkımızın sofralarına sağlıklı besin kaynağı olarak ulaştırmak için kullanmalıyız.
TEKNELERİMİZİN AVCILIKTAN ÇEKİLMESİNİ DESTEKLİYORUZ
Türkiye denizlerinde avlanma gücünün balık stok oranlarının çok üzerinde olduğunu savunan Özkaya, “Avcılık gücü ile stoklarımızı dengelemek zorundayız. Bu noktada Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü çok önemli bir adım attı. Devlet desteği ile bu yıl 407 tane balıkçı teknemiz avcılıktan geri çekiliyor.Biz bu adımı destekliyoruz. Gerçekleştirenleri de kutluyoruz. Bu proje gönüllülük esasıyla yapılıyor. Ancak gönüllülük esası olmaksızın 40 metre üzerindeki teknelerimizde uluslararası sularda avcılığa yönlendirilmeli yada tamamen avcılıktan çekilmelidir” diye konuştu.
BALIKÇI BORÇTAN KURTULMAK İÇİN STOKLARA ZARAR VERİYOR
Türk balıkçısının “En büyük tekne, en son sistem cihazlar bende olsun” düşüncesiyle kendi arasında girdiği rekabetin sektöre olumsuz yansıdığını belirten Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Balıkçılarımız birbiri ile rekabet ederken maalesef büyük borçların altına girdi. Balıkçılarımız bankalara ve komisyonculara borçlandılar. Şimdi zihninizde hayal edin balıkçı komisyoncuya borçlu ve yakaladığı balığın üzerinde söz sahibi değil. Yani yakaladığı balığı reel değerden satılmasını sağlayamıyor. Borçlu olduğu içinde sürekli avcılık yapmak zorunda kalıyor. Borçtan kurtulmak için de stoklarına zarar veriyor. Hatırlatmak isterim ki bizler okyanusta balıkçılık yapmıyoruz. Öte yandan gelişen teknolojide denizlerimize ağır geldi. Ayrıca kurallara tam riayet etmeden yapılan avcılık bizler için sonun başlangıcı oldu.”
EĞİTİM VE BİLİNÇ ŞART
Yasaklarla denizlerin korunacağına hiç bir zaman inanmadığını kaydeden Özkaya, şunları kaydetti: “Uygulayamadıktan, kontrol edemedikten ve koruyamadıktan sonra av yasaklarının hiç bir önemi yoktur. Burada önemli olan bilinç ve eğitimdir. Bizler eğitimsizsek ve bilinçli avcılık yapmıyorsak yasaklar elbette olmazsa olmazımızdır. Yasak yöntemi dünyanın bir çok ülkesinde uygulanan bir yöntemdir. Günümüzde Amerika, Yeni Zellanda gibi ülkelerin balık stokları üzerinde yüzde yetmiş beş oranda sürdürebilir avcılık yapılıyor. Benim ülkemde neden olmasın?”
“Türkiye’de yasadışı balık avcılığı bizim baş belamızdır” diyerek, 1380 Sayılı Yasa’nın acilen revize edilip caydırıcı cezaların getirilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Özkaya, “Bizler özellikle bu yasak dönemlerinde yasadışı balık avcılığının önüne geçip dur diyemezsek kanunlara uygun bir şekilde dürüst çalışan balıkçılarımıza haksızlık yapmış oluruz. Çünkü bu ülkede dürüst avlanan balıkçı zarar ediyor. İllegal avlanan balıkçı ise kar ediyor. Bu tabloya müsaade etmemeliyiz. Dürüst balıkçının hakkını korumak adına mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
KAYIT DIŞI BALIKÇILIK OLMASIN
“Türkiye balıkçılığının en önemli sorunlarından biri kayıt dışı avcılıktır” diyen Özkaya, “Devlet, kültür balıkçılığında olduğu gibi avcılık sektörümüzde de avlanan her bir kilo başına balıkçımızı teşvik etmiş olsa ülkemiz balıkçığında kayıt dışı ekonomi tamamen ortadan kalkabilir. Bu sayede stok tespitlerimiz ortaya çıkar. Balıkçının bir sezonda maksimum ne kadar balık avlaması gerektiği bilimsel olarak ortaya çıkar. Bu anlamda avcılık politikamız oluşur. Bizlerde stoklarımıza göre avlanma planları yaparak gelişmiş dünya ülkelerinde uygulanan kota sistemine geçeriz” şeklinde konuştu.
haber365