Çevre kuruluşu Worldwatch Enstitüsü’nün 35 yazarın katkısıyla hazırladığı ‘Dünyanın Durumu 2010’ kitabı, gezegenimizin içinde bulunduğu çevre sorunlarının yanı sıra, aşırı tüketimin yerini sürdürülebilir kültüre nasıl bırakabileceğini anlatan bir rapor. Projenin direktörü ABD’li araştırmacı Erik Assadourian, geçen hafta İstanbul’a geldi. Assadourian tüketime bu hızla devam edersek ekosistemin bitişi ve iklim değişiklikleriyle dünyanın iflas edeceği uyarısında bulunuyor
Çevre sorunlarını inceleyen bağımsız araştırma kuruluşu Worldwatch Enstitüsü, dünyanın içinde bulunduğu durumu, neler yapılması gerektiğini ortaya koyan, global çağrı niteliğinde hazırladığı raporların 27’ncisini ‘Dünyanın Durumu 2010, Kültürleri Dönüştürmek: Tüketicilikten Sürdürülebilirliğe’ başlığı altında, 35 çevreci yazarın katkısıyla hazırladı. Tüketim kültürünün yerini nasıl sürdürülebilirliğe bırakabileceğini, bunun için kültürlerin nasıl değişmesi gerektiğini anlatan kitabın proje direktörü ABD’li araştırmacı Erik Assadourian. “Worldwatch Enstitüsü’nün bu seneki çalışmasının farkını şöyle özetledi: “2010 raporunda farklı olan aşırı tüketimin önüne geçmek için, sadece, bazı politikalarda, teknolojide ve ekonomik sistemde değişiklik önerilerinin yeterli olmadığı, bunun yerine bizzat kültürün değişmesi gerektiğinin ortaya konulması. Bu sorunun üstesinden gelmek için yaşam kültürümüzü gönüllü olarak değiştirmemiz gerekiyor ki, sürdürülebilir yaşam tarzını, tıpkı bugünün tüketmek üzerine kurulu yaşam tarzı kadar doğal sayıp, bu şekilde yaşayabilelim” diyen Assadourian, kültürel değişimin, eğitim, gelenek, iş dünyası, hükümet, medya ve sosyal hareketlerin desteğiyle gerçekleşeceğini belirti. Assadourian, “Eğer din adamları sürdürülebilir yaşam tarzının ahlaki bir konu olduğunu vaazlarında sürekli söylerlerse, bu milyarlarca insanın davranışını değiştirebilir. Reklama sadece sürdürülebilir ürünler için izin verilirse tüketim alışkanlıkları önemli ölçüde değişir. Ünlüler arabalarını bırakıp bisiklet kullanmaya başlarlarsa veya yürümeyi tercih ederlerse, milyonlar da onları takip eder. Tüm bunlar kültürel öncülerin gücünü gösteren örnekler” diyor. Dünyanın durumunu “gerçekten kötü” şeklinde değerlendiren Assadourian, gezegenin sahip olduğu ekolojik kapasitenin üzerinde yaşamaya devam ettiğimiz sürece durumun her sene daha da kötüye gideceğini söylüyor ve ekliyor: “Bugün gezegenimizin sahip olduğu biokapasitenin 1.3 katını kullanıyoruz. Finansal terimlerle ifade edecek olursak gelirden yemek yerine tasarruflarımızı tüketiyoruz. Eğer değiştirmezsek çok yakında bu yaşam tarzı dünyayı iflasa götürecek. Ekosistemin bitişi ve iklim değişiklikleriyle tükenişin ortaya çıktığını göreceğiz.” Dünyanın kötüye gidişinin farkında olan ve buna dur demek için bir şeyler yapmaya hazır olan tüm bireyleri ‘kültürel öncü’dür.”
O DA BİR YEŞİL
Demet Akbağ OYUNCU
Çöpleri ayrıştırmak için yönetici yardımcısı oldum
Çevre ile ilgili bireysel ve en kolay yaptığım şey çöpleri ayrıştırmak. Bunu çok önemsiyorum. Kendimi bildim bileli çöpleri ayrıştırıp en yakın atık kumbarası neredeyse oraya götürüp atıyorum. Oturduğum sitede de sırf bu yüzden yönetici yardımcısı oldum. O kumbaralardan siteye de yerleştirtip, komşularım içinde ayrıştırmaya henüz dikkat etmeyenlerin dikkatini çekmeyi hedefliyorum. Cam, kağıt ve plastikleri ayırmak herkesin kolaylıkla yapabileceği bir hareket. Oğlumun okulunda da engellilere tekerlekli sandalye almak için plastik şişelerin kapaklarını topluyorlar. Ben de o mavi kapakları biriktirip Ali’ye veriyorum. Bunu hepimiz yapabiliriz.
Bİ’ŞEY YAPMALI
Seçim öncesi ormanına sahip çık
Dünyada kişi başına düşen orman alanı sahası bir, Türkiye’de ise dörtte bir! TEMA Vakfı geçen hafta yaptığı açıklamada buna dikkat çekti ve şunları söyledi: “Türkiye, dünya genelinde ağaç varlığını artıran az sayıdaki ülkelerden biri. Ancak aynı başarı ne yazık ki, orman varlığımızın korunması konusunda gösterilmemekte. Orman vasfı kaybettirilerek orman sınırları dışına çıkarılan ve 2/B olarak adlandırılan orman arazilerinin satışı, 12 Haziran’da yapılacak genel seçim öncesinde tekrar gündemde. TEMA Vakfı, her seçim döneminde orman varlığımızın azalmasına neden olacak girişimlerin gündeme getirilmesinden endişe duymakta.”
Çocuklar doğa ile tanışsın diye
Doğayı sadece belgesellerden tanıyan çocuklar için Ankara’da başlayan Çocuk ve Doğa hareketi, doğa gezileri düzenlemeye başladı. Çocukların ekolojik çiftliklerde ve kırlarda bitki ve hayvanları tanıyarak, tarladan çilek, ağaçtan elma toplamasını ve çıplak ayak çimenlerin üzerinde koşarak doğayla iç içe olmasını sağlayan hareketin sloganı ‘Çocukların doğaya ihtiyacı olduğu kadar, doğanın da onu koruyacak çocuklara ihtiyacı var’.
(www.cocukvedoga.com)
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/17382021.asp?gid=59