Mersin’in Tarsus ilçesi, serada sebze ve meyve yetiştiriciliğiyle Türkiye’nin lider kenti Antalya’ya rakip olurken, Avrupa sofralarına da 12 ay ürün sunmaya hazırlanıyor.
Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin açık alanda sebze ve meyve üretiminin yanında seracılıkta da giderek modern bir yapıyla zengin üretim alanlarına kavuştuğunu vurguladı.
Yöre çiftçisinin toprak sevdalısı olduğunu ve kaliteli üretimde söz sahibi haline geldiğini ifade eden Ergezer, üreticileri daha verimli, kaliteli bir üretim için seracılığa yönelttiklerini belirtti.
Ergezer, ilçede 80 bin dönüm alanda seracılık yapıldığını, bunların bir kısmının ilkel yapılarla devam etmesine karşın, büyük bir bölümünün modern hale getirildiğini söyledi.
Seracılığın çiftçi için gerçek anlamda ticari amaçlı ekmek kapısı olduğunu ifade eden Ergezer, şunları kaydetti:
”Tüm dünyada seracılığın başarılı örneklerinin, çiftçiye önemli kazançlar sağladığını gördük. Biz de bölgedeki üreticimizi bu alana yönlendirdik. Zaten, Çukurova toprakları çok fazla verimli. Seracılığı bölgede hızlı şekilde geliştiriyoruz. Daha önce ilkel yöntemlerle seracılığa başlamıştık. Ancak, günden güne modern seralar yapılıyor. Hatta bugünkü üretimimizle Antalya’da geçmiş dönemdeki dolunun neden olduğu açığı bile kapatmaya çalışıyoruz.
Biz seracılığın geliştirilerek daha bilinçli bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Daha erken ürün yetişmesi için mevcut alanları cam seralara dönüştürmeyi planlıyoruz. Burada hükümetten beklentilerimiz var. Teşviklerle üreticiyi rahatlatması lazım. Teminatlarda sıkıntımız var.”
-ÜRETİMDEN KORKUMUZ YOK-
Ergezer, Çukurova üreticisinin uzun yıllara dayanan bilgi birikime sahip olduğunu, odalarının da katkılarıyla çiftçilerin bu birikimlerine bir de yeni ve modern teknolojiyi eklediğini ifade etti.
Çukurova üreticisi olarak üretimden, verimden, kaliteden yana korkuları bulunmadığını anlatan Ergezer, şöyle devam etti:
”Bir tek korkumuz var. O da pazar sıkıntımız. Her yapılan sera, aynı zamanda ihracat anlamına geliyor. Biz pazar sıkıntımızı seraların gelişmesiyle aşacağız. Avrupa’nın meyve ve sebze başkenti olacağız. Havaalanımızın yapılması bizlere ümit veriyor. Havaalanın yapılmasıyla günübirlik domatesimizi, meyvemizi Avrupalı’nın sofrasına ikram edeceğiz. Tüketiciyi kendi elimizle bulacağız. Artık dünya bizim ürettiğimizi yiyecek. Hem para kazanacağız, hem de Avrupa’yı doyurarak, Türkiye’nin adını daha iyi duyuracağız.
Her geçen gün artan modern seralarımızla Tarsus, hem Türkiye’yi hem Avrupa’yı doyurmaya taliptir. 4 yıldan beri ihracatın hiçbiri geri dönmedi. Çünkü onu da kontrol altına aldık. Bilinçli ilaçlama yapıyoruz, kontrol ediyoruz. Odamızın toprak tahlil laboratuvarı ve gezici aracıyla çiftçiye hizmet veriyoruz.”
-ANTALYA’NIN ÖNÜNDEYİZ-
Ergezer, Çukurova’nın bereketli topraklarıyla yıllarca tarımın başkenti olarak anıldığını, bu anlamda üretimin bu bölgede daha güçlü olduğunu vurguladı.
Seracılıkta da Antalya’nın önüne geçtiklerini ifade eden Ergezer, şunları söyledi:
”Antalya, turizm şehri olarak kalsın, tarımsal üretim bereketli Çukurova topraklarındaki üreticinin işi. Tarımcılar olarak seracılığın bizim işimiz olduğunu düşünüyorum. Çukurova’ya gerçekten değer verilirse, seracılıkta çok önemli noktaya gelecek. Avrupa’yı da kaliteli meyve ve sebzesiyle doyuracağını biliyorum.
Antalya’nın dünyaca isminin olması, tek avantajı. Bugün burada üretilen ürünlerin Antalya gümrüğünden çıktığını biliyoruz. Tarsus ürünü değil de Antalya ürünü olarak çıkıyor. Bugün Antalya haline gidin, 33 plakalı çok sayıda meyve sebze kamyonu buluyorsunuz.”
Ergezer, Çukurova’da dünyadaki bütün ürünlerin yetiştirilebileceğini, iklimi, doğası ve toprağının bu denli tarıma uygun olduğu başka bir bölgenin olmadığını anlattı.
Seracılık için en büyük sıkıntıyı finansal kredilendirme sırasında teminat yönünden yaşadıklarını belirten Ergezer, ”Burada birçok çiftçinin 10 dönüm arazisi vardır. Ancak, ’10 dönüm yer teminat olmaz, 100 dönüm daha ekle öyle teminat kabul edelim’ diyorlar. Bizim bu verimli toprağa buğday, mısır ekmek günahtır. Bu kadar verimli toprakta yılda 3 ürün alabiliyoruz. Bunu da seracılıkla yapabiliriz. Ama teminat gibi sıkıntıların üstesinden gelmeliyiz” dedi.
Ergezer, tarımın artık bir sanayi olarak görülmesi gerektiğini vurgulayarak, fabrikaya gerek olmadığını, büyük bir serada 70-80 kişinin istihdam edildiğini, ayrıca, önemli ihracat rakamlarıyla da yurda döviz girdisi sağladığını belirtti.
İlçeye bağlı Alifakı Köyünde kurulan Seracılık Kalkınma Kooperatifinin başkanı Turgay Balcı da 26 dönüm arazide domates üretimi yaptıklarını, 2004 yılında kurdukları kooperatifin 50 ortağının bulunduğunu söyledi.
Balcı, serayla yıllık ortalama bin tona yakın ürün elde edildiğini belirterek, ”Tarsus bu konuda çok daha bakir bir yapıya sahip. Seracılık günden güne gelişiyor. Çiftçi, açık araziyle uğraşmaktansa serayı tercih etmeye başladı. Yılın 12 ayı ürün bulmak mümkün. Üstelik, istihdam oranı daha yüksek. Burada 35-40 kişi çalışıyor, ancak, sayı yaza doğru daha da artıyor” dedi.