Süt/yem paritesinin değişkenlik gösterdiği ve bu nedenle üreticilerin kar edememekten şikayet ettiği Türkiye’de üreticiler çiğ sütü doğrudan tüketiciye ulaştırma talebinde bulundu.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Yıldız, süt üreticileri olarak çiğ sütün vatandaşa doğrudan satışının yapılabilmesine yönelik taleplerinin 8 yıl önceye dayandığını söyledi. 10 yıldır çiftlik işlettiğini belirten Yıldız, Türkiye’de çiğ sütün illegal olarak sokak sütçüleri tarafından satıldığı ve bu sütün niteliği, içeriği konusunda kimsenin bilgi sahibi olmadığını vurguladı. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz süt üreticileri olarak dedik ki; sütün kalitelisini üretiyoruz. Çiftliklerimiz hastalıklardan arınmış. Bu kalitedeki bir sütü soğuk zinciri kırmadan gereken mevzuata uygun olarak satmak istiyoruz. Şu anda 10 TÜSEDAD üyesi AB standartlarına uygun üretim yapıyor. Çiğ süt satışına ilişkin maliyet hesabı yaptık. Bu iş için pilot il olarak İstanbul’u belirledik. Bunun sadece lojistik ve cam şişe maliyeti var. Vatandaşa kaliteli çiğ sütü verelim, 72 derecede ısıtsın ve tüketsin, diyoruz. Şu anda günlük pastörize süt 4 liradan satılıyor. Sanayide taban fiyat 1 lira. Sanayici bir liradan alıyor, sokaktaki adam bunu 3 liraya satıyorsa bu haksız rekabet. Sokak sütçülerine tedarikçilik yapanlar var, sütü üreticiden alıyor ve bunlara dağıtıyor. Ama ben üretici firma olduğum halde bunu yapamıyorum.”
Çiğ sütü doğrudan tüketiciye ulaştırmaya yönelik bir projeyi 1,5 yıl önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına sunduklarını da bildiren Yıldız, “İzlenebilir Çiğ Süt Satış İzni” taleplerine hala cevap alamadıklarını söyledi. Yıldız, çiğ sütün besin değerinin çok yüksek olduğunu da dile getirerek, “UHT’ye süt demiyoruz. UHT dediğimiz ürünü 130 dereceye saniyede çıkartıp tekrar soğutma tekniği demektir. Doğal olarak zararlılarla yararlıları da öldürüyor” ifadesini kullandı.
“Üreticinin durumu bu yıl daha iyi”
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği (SÜTBİR) Başkanı Ali Koyuncu, çiğ süt satışına yönelik bir proje hazırlayarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına başvurduklarını bildirdi.
Bu konuda yurt dışında özellikle Avrupa ülkelerinde araştırma yaptıklarını anlatan Koyuncu, İtalya’daki “sütmatik” cihazı beğendiklerini dile getirdi. Sütmatikleri pilot olarak Bursa ve Ankara’da belirli mahallelere yerleştirerek günlük 300 litreye kadar çiğ süt satmayı planladıklarını kaydeden Koyuncu, şöyle devam etti:
“Sütmatikler hijyenik makineler, ısısı süte uygun, sütün sıcaklığı belirli bir dereceye yükseldiğinde süt vermeyi durduruyor. Otomatik para üstü veriyor, litresini ölçüyor, kendisini temizliyor. Makinelerin kontrollerini sokak sütü satanlar yapabilir, böylece onlar da işsiz kalmaz. Sütmatiklerde şişe de var. Bizlerde yoğurt kültürü var. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok. Hepimiz bu tadı arıyoruz. Bu sistemle bakteri, hücre sayısı bakımından güvenli süte ulaşılabilir. Maliyet hesaplarını yaptık. Bu makinelerin bir tanesi 15-20 lira.”
Sütmatikler konusunda İtalya’nın mevzuatını örnek alarak hazırladıkları çalışmayı Bakanlığa sunduklarını da bildiren Koyuncu, sistemin Bursa ve Ankara’nın ardından İstanbul’da da devreye girmesini öngördüklerini dile getirdi. Bu makinelerin halk ekmek bayilerinin yanına yerleştirilmesini önerdiklerini anlatan Koyuncu, ilk etapta 150 makine kurulmasını istediklerini de ifade etti.
Türkiye’de süt üreticisinin zarar etmemesi için üretici birliklerinin süt tozu kuleleri bulunması gerektiğine de işaret eden Koyuncu, arz fazlası veya eksiği olduğunda birliğin dengeleme unsuru olması gerektiğini vurguladı. Koyuncu, “Süt tozu desteğinin üreticilere verilmesi lazım. Arz fazlalığının ortadan kaldırılması için de üretici birliklerinin süt tozu üretebilmesi lazım. Süt üreticisinin kar etmesi süt/yem paritesiyle doğru orantılı. Bir litre süt satarak 1,3 kilogram yem alabilmeliyiz. Üreticinin durumu bu yıl daha iyi” değerlendirmesinde bulundu.
“Fazla kaynatıldığı zaman mineral değeri kayboluyor”
Türkiye Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Fehmi Kiraz ise sütün çok çabuk bozulan bir gıda olduğuna dikkat çekerek, soğuk zincir kurulması halinde çiğ süt satışı yapılabileceğini söyledi.
Koyuncu, metropol illerdeki köylerden toplanan çiğ sütün belediyeler aracılığıyla halk ekmek satış noktalarında tüketiciye sunulmasına yönelik bir proje hazırladıklarını kaydetti. Bu projeyle süt fiyatlarının hem üretici hem tüketici lehine şekilleneceğini vurgulayan Kiraz, “Bu politikayı yıllardan beri savunuyoruz. Sokak sütüne vatandaşlar rağbet gösteriyor ancak sütte sıcak mevsimlerde daha çok bakteri ürüyor. Çok fazla kaynatıldığı zaman mineral değeri kayboluyor. Çiğ süt, özellikle özel idarelerin büyükşehir belediyelerine bağlanmasıyla artık rahatlıkla satılabilir. Türkiye’de 31 büyükşehir belediyesi var ve nüfusun yüzde 76’sını bunlar kapsıyor” diye konuştu.
“Üreticinin satış yapmasının önünde engel yok”
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, sütün kriterlerinin önemli olduğunu belirterek, mevzuata uygun olması halinde çiğ süt satışı yapılabileceğini anlattı.
Türkiye’de süt üreticilerinin satış yapmasının önünde engel olmadığına işaret eden Yörük, asıl sorunun sütün nakliyesinde ortaya çıktığını söyledi. Soğuk zincirin önemine dikkat çeken Yörük, AB onaylı çiftlikler bulunduğunu da dile getirdi. Yörük, “Türkiye şartları çiğ süt satışına şu anda uygun değil. Süt bakteri ortalaması 100 binin altında olması gerekirken Türkiye’de ortalama 600 bin. Bu durumda nasıl çiğ süt satışı yapacağız? Bu durum halk sağlığını ilgilendiriyor. Sokak sütünü zaten doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
Üreticinin kazanması için Türkiye’deki süt satış mekanizmasının değişmesi gerektiğini vurgulayan Yörük, şunları kaydetti:
“Üretici ve tüketici lehine kalite bazlı sistem kurulmalı. Süt litre bazlı değil, kalite bazlı (yağ, protein, bakteri üzerinden) fiyatlandırma yapılmalı. O zaman kaliteli süt üretilir ve üretici de sütünü yüksek fiyattan satabilir. Sanayici sadece kayıtlı örgütlü üreticiden süt almalı ve denetleme mekanizması olmalı. Türkiye’de 18 ay içerisinde süt fiyatlarına yüzde 25 zam geldi. Litresi 80 kuruştan 1 liraya çıktı.
Öte yandan Türkiye’de sokak sütüyle ilgili çok ciddi adımlar atılmalı. Yasa gereği yasak ama yapıyorlar. Hastalıklı, ilaç katılmış sütleri satıyorlar.”
“Ev koşullarında kayıplar daha fazla olabiliyor”
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, çiğ sütün tüketiciye belli hijyenik kriterleri ve koşulları sağlayarak ulaştırılmasının mümkün olduğunu ancak bunun için hala yapılması gerekenler olduğunu söyledi. Aralık 2011’de yayınlanan “Hayvansal Gıdaların Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği”nin hukuken çiğ sütün tüketiciye satışının kapısını araladığına işaret eden Ataman, uygulamanın hayata geçmesi için Bakanlığın alana yönelik mevzuat hazırlaması gerektiğini vurguladı. Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anki mevzuatla çiğ sütü tüketiciye ulaştırmak mümkün değil. Teknik ve hijyenik koşullar açısından ülkemizde bu düzenlemenin kurgulanması, denetimi ve sağlanması oldukça sıkıntılı olacak. Çünkü bizim çiğ sütte hijyen kriterlerine uyumda sorunlarımız var. Her çiğ sütü tüketiciye ulaştıramazsınız. Sağlığa zararlı mikroorganizmaları barındırmaması ve bunun da çok sıkı denetlenmesi lazım. Soğuk zincirin sağlanması bunun sadece tek boyutu ama daha pek çok sorun var. Bakanlık henüz bunları sağlayamayacağı için ilgili düzenlemeyi yapmadı diye düşünüyorum.”
Ataman, UHT süt ile ısıl işlem görmüş sütün besin değerlerine ilişkin de “Belli bir kesim tüketiciyi bu yanlışa itiyor ısrarla. Tüketici bir gün çiğ süte yasal yollarla ulaşsa dahi onu ısıl işleme tabi tutmak yani halk diliyle ‘kaynatmak’ zorunda. Bu iki ürünü karşılaştırdığınızda her ikisinde de besin ögelerinde kayıplar mevcut. Ev koşulları kontrolsüz olduğundan kayıplar daha fazla olabiliyor” diye konuştu.
Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=25201981
%%rastgele_genis_mesaj%%