– GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHDİ EKER:
– “ANADOLU’NUN BİR SÖZÜ VAR; ‘BUĞDAY İLE KOYUN GERİSİ OYUN’ DİYE. BU BİZİM COĞRAFYAMIZIN VE KÜLTÜRÜMÜZÜN EN İYİ İFADE EDİLDİĞİ BİR SÖZ”
– “30 SENEDİR DEVAM EDEN TERÖR MESELESİ VE ONUN KOMPLİKASYONLARI, ONUN YOL AÇTIĞI PROBLEMLER SEBEBİYLE SADECE 15 VİLAYETTE 18 MİLYON KÜÇÜKBAŞ HAYVAN BESLENEBİLİRKEN, SADECE 8 MİLYON HAYVAN BESLENEBİLİYOR”
– “ÇÖZÜM SÜRECİ İLE BİRLİKTE BİZ BU KAYNAKLARI TEKRAR KULLANABİLİR HALE GELİYORUZ”
ANKARA (İHA) – Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, “30 senedir devam eden terör meselesi ve onun komplikasyonları, onun yol açtığı problemler sebebiyle sadece 15 vilayette 18 milyon küçükbaş hayvan beslenebilirken, sadece 8 milyon hayvan beslenebiliyor. Çözüm süreci ile birlikte biz bu kaynakları tekrar kullanabilir hale geliyoruz” dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Polatlı’da düzenlenen “Sürü Yönetimi Elemanı Benim” eğitimi sertifika törenine katıldı.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, İŞKUR ve TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği) işbirliğiyle düzenlenen törende konuşma yapan Bakan Mehdi Eker, “Anadolu’nun bir sözü var; ‘buğday ile koyun gerisi oyun’ diye. Bu bizim coğrafyamızın ve kültürümüzün en iyi ifade edildiği bir söz. İnsanlar hangi coğrafyada yaşıyorsa o coğrafyanın ürünleri ile beslenir. Anadolu coğrafyası, Orta Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi yılda 300-400 milimetre yağış alıyor. 400 milimetre yağış olduğu zaman orada sadece ağız yapısına uygun ot yeşerir. Eğer biz bu hakikati unutursak ve sırtımızı dönersek o zaman kendimizden uzaklaşırız. Başka coğrafyaya ait ürünlere mahkum oluruz. Bizim hububata sahip çıkmamız ve verimli hale getirmemiz, koyun ve keçiye sahip çıkıp onu geliştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Çobanlığın sadece kepenek giyip kaval çalmaktan ibaret olmadığını belirten Bakan Eker, 1940 yılından itibaren Türkiye’nin koyun ve keçiye sırtını döndüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
“Keçi için denmiş ki bu orman düşmanıdır. Koyun için de sürü hayvancılığı terk edilmiş. Dünyanın en kadim mesleklerinden olan sürü yönetimi giderek uzaklaşılan bir iş koluna dönüşmüştür. İnsanlar üretici durumdayken şehirlere gelip tüketici olmuştur. Cumhuriyet tarihinde ilk olarak koyun ve keçilerin desteklenmesini biz getirdik. 2006 yılında ilk defa cumhuriyet tarihinde koyun yetiştiriciliğine, keçi yetiştiriciliğine destek vermeye başladık. Öncesinde hiç yoktur, desteklenmedi. Herkes sırtını döndü. 2002 yılında 31 milyona kadar düşmüştü Türkiye’de koyun ve keçi varlığı. Hızla aşağı doğru iniyor. Biz bunu destekleme kapsamına aldıktan sonra aşağı iniş durdu. Sonra yükselişe geçti ve şu anda 36 milyona ulaştık. Daha ileri bir noktaya taşınması ise daha iyi yönetilmesi ile mümkün olacaktır.”
Koyun ve keçinin merada ucuz beslendiğini kaydeden Eker, Türkiye’nin doğal varlığının yüzde 41’inin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 15 vilayette olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
“30 senedir devam eden terör meselesi ve onun komplikasyonları, onun yol açtığı problemler sebebiyle sadece o 15 vilayette 18 milyon küçükbaş hayvan beslenebilirken, sadece 8 milyon hayvan beslenebiliyor. Yayla yasakları, güvenlik sorunları ve buna benzer köylerden kaçış ve köylerin boşaltılması. Çözüm süreci ile birlikte biz bu kaynakları tekrar kullanabilir hale geliyoruz. Hem gözyaşı diniyor, hem ocaklar sönmüyor, hem birlik ve beraberlik inşa oluyor, ülkemize huzur ve güven geliyor.”
Kayıtlı her koyun ve keçi için her yıl 20 lira para verdiklerini söyleyen Eker, “Koyun ve keçi sütüne diğer sütlere verdiğimizden 4 kat litre başına daha fazla destek veriyoruz. Etin ve sütün işlenmesi ile ilgili yapılacak olan tesislere yüzde 50’den fazla hibe destek veriyoruz. 800 bin liralık yatırım tutarının yüzde 50’sini hibe destek veriyoruz. Bu proje bizim eğitimde 15 gün süreyle 120 saat, bunun yaklaşık 80 saati teorik eğitim, 40 saati ise pratik eğitimdir. Polatlı, Sivas, Kırşehir ve Iğdır’ı pilot il seçtik. Bu proje bununla kalmayacak. Çünkü 81 vilayetin tamamında bu projeye 10 bin kişi talep var. 25 kişinin eğitimi tamamlandı ve sertifikalarını vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Eker, ‘Sürü Yöneticiliği’ programında hedefledikleri amacı ise şöyle özetledi:
“Planlı bir şekilde sürü yöneticilerinin eğitilmesini sağlamak, Türkiye’nin koyunculuğunun ve keçiciliğinin geliştirilmesinde donanımlı, eğitim düzeyi yüksek, ihtiyaçlarının tamamını karşılayabilecek ama o insanlara da gerçekte hem sosyal bilince kavuşturacak, bir meslek sahibi olmalarını sağlayacak hem de yaptıkları işi daha verimli, daha anlamlı yürütebilecekleri bir donanıma onları kavuşturmaktır. Biz hayvancılığa geçmiş dönemlerin hiçbirinde olmadığı kadar yüksek düzeyde önem veriyoruz. Biz hükümete geldiğimizde Türkiye bütün tarım desteklerinin tamamının sadece yüzde 4’ünü hayvancılığa veriyordu. Yani 100 lira devlet tarıma destek veriyor, bunun 4 lirasını hayvancılığa veriyordu. Bunun karşılığı sadece 2002 yılında 83 milyon TL’dir. 2013 yılında Türk çiftçisine verdiğimiz nakdi karşılıksız hibe destek 9 milyar TL ve bunun 2,5 milyar TL’sini hayvancılığa verdik.”
Bakan Eker, programın sonunda sürü yönetimi eğitimi sonucunda sertifika almaya hak kazanan 25 kursiyere sertifikalarını takdim etti ve ardından ise kepenek giydi.
haber46