İki hafta süren COP25 iklim zirvesi, tartışmalar bir sonuca bağlanamadığı için iki gün daha uzatılmıştı. Bu iki günün sonunda ise ülkeler, karbon salınımlarını azaltacaklarına dair üstü kapalı ve yoruma açık maddeler içeren bir anlaşmada karar kıldılar. Fakat ülkelerin uygun gördüğü bu karar, zirvenin asıl odak noktasına dair maddeleri içermiyor. Ne Paris Anlaşması için belirlenen bir yasa defteri söz konusu ne de ortada küresel karbon ticareti için tasarlanan bir plan var.
Sürdürülen tartışmalarda Avrupa Birliği’nin temsilci kurulunda yer alan ve Avrupa Parlamentosu’nun Alman üyesi olan Bas Eickhout, “Bunca ülkeyi Paris Anlaşmasına yönelik bir amaç uğruna bir araya getirmenin yine bir getirisi olmadı” açıklamasında bulundu. Eickhout, “Bu konuda katı kurallar tasarlamamız gerekiyor ve mevcut karbon piyasası ile ilgili bilinenlerin unutulması şart. Madrid’deki zirvede bu hedefi gerçekleştiremedik ve bir anlaşmaya varılamadan zirve son buldu” ifadelerini kullandı.
İklim aktivistleri ise bu kararın yarardan çok zararı olacağını savunuyor:
Temsilciler, küresel karbon piyasası ile ilgili yeni maddeler içeren ve oldukça tartışmalı bir kararın üzerinde son iki gündür tartışmaktaydı. Eickhout ise, “Avrupa Birliği’nin henüz kötü bir karar almamış olması iyi bir şey” dedi.
Eickhout açıklamalarına şöyle devam etti; “Brezilya ve Avustralya, aşılması gereken en büyük engeller. İki ülke yeni ticaret anlaşmaları içinde olduğu müddetçe Avrupa Birliği’nde yapılan tartışmalar da bu süreçten etkilenmeye devam edecek. Zirveye katılan ülkeler, 2020 yılının Haziran ayına kadar son kararlarını verecek. Bu, gelecek sene Glasgow’da yapılacak zirve için oldukça önemli bir adım. Gerçekleştirilecek bu zirve, tamamıyla belirlenen hedefler üzerine odaklanacak. Gelecek sene, Glasgow’daki zirveden önce Avrupa Birliği ve Çin arasında gerçekleştirilecek bir zirve de alınan kararların zaman çizelgesine uygun olup olmadığını belirleyecek. Avrupa Birliği’nin bu konudaki hedeflerini gerçekleştirmesi için bu süre içerisinde hazır olması şart.”