ADANA (İHA) – Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Adana Şube İkinci Başkanı Özgür Gölge, gıdanın artık silah kadar önemli bir madde olarak kabul edildiğini, bu nedenle de serbest piyasa ekonomisinin insafına asla bırakılamayacağını söyledi.
Gölge, kontrol altına alınamayan gıda fiyatlarıyla ilgili olarak doğru politikaların belirlenememesi halinde bu durum, ülkeler için bir ‘bağımsızlık sorunu’ haline geleceği uyarısında bulundu.
Adana’da yayın hayatını sürdüren Yeni Adana Gazetesi’nin, sektörel yayın organı olarak öne çıkan ‘Çukurova Deltası’ adlı derginin 8. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında ‘Gıda Fiyatlarındaki Artış ve Küresel Açlık Tehlikesi’ konulu bir söyleşi gerçekleştirildi.
Ahmet Remzi Yüreğir Toplantı Salonu’nda yapılan oturuma; Prof. Dr. İbrahim Ortaş’ın yanı sıra Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Şahin Yeter, GMO Adana Şube İkinci Başkanı Özgür Gölge konuşmacı olarak katıldı.
Etkinliğin açış konuşmasını yapan Çukurova Deltası İmtiyaz Sahibi Çetin Remzi Yüreğir, söyleşiyle birlikte tarım ve hayvancılık sektörünün Türkiye’de karşı karşıya kaldığı yapısal sorunlara dikkat çekmek istediklerini anlattı.
“ETİN İTHAL EDİLMESİ ÜRETİCİNİN GELECEĞİNE VURULAN BİR DARBEDİR”
Yüreğir, “2008 yılında bütün dünyada adeta panik yaşandı. Bu durumun etkileri ülkemize de yansıdı. Kimi gıda maddelerinde ani fiyat sıçrayışları görüldü. Ama o bilinen ve her türlü sıkıntının kaynağı olarak gösterilmeye çalışılan küresel finansal krizin gölgesi altında bu olay adeta unutuldu ya da unutturulmak istendi. Şimdi sadece resmi ağızlarda işitilmekle beraber 2011 yılından itibaren gıda fiyatlarındaki artışların sürekli yükseleceği kaygısı yeniden ortaya çıktı” dedi. İthalat kapısının canlı
hayvan, karkas et ya da hububata; ‘sıfır gümrük’ uygulamasıyla ardına kadar açıldığına dikkat çeken Yüreğir, bu durumun aynı zamanda da üreticilerin geleceğine vurulan bir darbe olduğunu savundu.
“MEVCUT PİYASA YAKLAŞIMLARI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
GMO Adana Şube İkinci Başkanı Özgür Gölge, Birleşmiş Milletler’ce (BM) açıklanan gıda fiyatları endeksinin, 2011 yılı Şubat ayında yüzde 2.2’lik bir artışla 236 puana ulaştığını, bu oranın BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) fiyatlarıyla karşılaştırıldığında; 1990 yılından yana geçen 12 yıllık zaman dilimindeki en yüksek rakam olduğunu vurguladı. Gölge, yine FAO verilerine göre şeker harici tüm gıdalara zam geldiğine dikkat çeken Gölge, “Bu tespit son derece önemli, üzerinde düşünülmesini ve var olan
politikaların sorgulanmasını gerektiren bir durumdur. Yaşananlar, yıllardır doğru olduğu savunulan piyasa yaklaşımlarının yeniden gözden geçirilmesini zorunlu hale getirmiştir” diye konuştu.
“AŞIRI YOKSULLUK SINIRI ALTINA DÜNYADA 1.3 MİLYAR İNSAN YAŞIYOR”
Yoksulların, gıda fiyatlarında yaşanan artışa bağlı olarak daha az besin tüketmenin yanında daha ucuz ve daha az besleyici gıdalar satın almak zorunda kaldığını anlatan Gölge, dünya genelinde 1.24 doların altında bir başka ifadeyle de ‘aşırı yoksulluk’ koşulları altında yaşayanların sayısının da 1.3 milyar düzeyinde olduğuna dikkat çekildi. Yoksullar gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak daha az besin tüketmek, daha ucuz ve daha az besleyici gıdalar satın almak zorunda oldukları için yetersiz
beslenmeyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünyada ‘aşırı yoksulluk’ koşullarında yaşayanların sayısının 1.2 milyara ulaştığına işaret eden Gölge, Dünya Bankası’na göre, 2008 yılındaki gıda fiyatlarındaki yükselişe karşın bu kez daha fazla insanın yoksullaşmasını; Afrika’da birçok ülkede hasadın iyi olmasının fiyatlarda istikrarı sağlamasının yanında küresel pirinç fiyatlarındaki makul yükseliş ve pirinç piyasası görünümündeki istikrarın etkili olduğunu söyledi.
“GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ 125 MİLYON İNSANI YOKSULLAŞTIRIYOR”
2008 yılında gıda fiyatlarında yaşanan hızlı yükselişin, bazı ülkelerde ayaklanmalara ve 125 milyon insanın yoksullaşmasına yol açtığını hatırlatan Gölge, Dünya Bankası’nca ortaya konulan; uluslararası toplumun gergin emtia piyasalarını sakinleştirmek için adım atması ve yoksul ülkelerin yoksulları korumak için sosyal programlarını artırması yönündeki tespitlerini hatırlattı. Gölge, “Temel ürünlerin yetiştirildiği ülkelerde yaşanan doğal afetlerin, iklimdeki istikrarsızlıklar ve bir yanda gıda artıklarını
çöpe atan ülkeler varken, bir yanda açlığın yaşanıyor oluşu ve bu koşullarda gıda ticaretinin tümüyle serbestleştirilmesi; tarımsal fiyatların ve üretimin dış etkilere ve spekülasyona daha açık hale gelmesine neden olmaktadır. Gıda piyasalarında yeni krizlerin başlıca kaynağını bu gerçeklikte aramak gerekir” ifadesini kullandı.
“GIDA SERBEST PİYASANIN İNSAFINA BIRAKILAMAYACAK KADAR ÖNEMLİ”
Gıdanın artık silah kadar önemli bir madde olduğu kabul edilirken, gıdanın serbest piyasa ekonomisinin de insafına bırakılamayacağının altını çizen Gölge, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kontrol altına alınamayan gıda fiyatlarının, doğru politikalar belirlenememesi halinde bu durumun ülkeler için bir ‘bağımsızlık sorunu’ haline geleceğini iddia etti. Kırsal kesimlerdi yoksulluk artarken, üreticilerin tarımsal üretimden vazgeçip, şehirlere göç ettiğine dikkat çeken Özgür Gölge, üreticinin etkin bir
örgütlülük içinde olmasının da söz konusu süreci hızlandırdığını söyledi. Gölge, yeterli ve uygun fiyatta gıda arzının sağlanabilmesi için tarımsal üretimin sürekli olarak yapılmasının bir zorunluluk olarak öne çıktığını vurgulayarak, üretime getirilen kısıtlama ve kotaların bu alanda krizlerin büyümesine neden olacağının altını çizdi.
“PİYASAYI DÜZENLEYECEK KURUM VEYA SİSTEMLER OLUŞTURULMALI”
Gölge, ülke kaynakları geliştirilip, etkin bir şekilde kullanılmasıyla gıda üretiminin arttırılması, destekleme politikalarının liberalleşme yanlısı, üretimden kopuk yöntemlerle değil, üretimi destekleyen yöntemlerle uygulanmasının; üreticileri gıda yardımına muhtaç değil, gıda üreten hale getirilmesi; ekonomide oluşturulan artığın adil bir biçimde paylaşılmasının, artan gıda fiyatlarına karşı Türkiye’yi dışa bağımlı olmaktan kurtaracağı gibi yüksek ithalat faturalarından da koruyacak en temel yaklaşım
olacağını vurguladı.
“ÜRETİMİN ARTTIRILARAK BUNUN DOĞRU YÖNLENDİRİLMESİ ŞART”
Et, süt, hububat gibi temel gıda maddeleri serbest rekabet piyasası dengelerine bırakılmaması çağırısında bulunan Gölge, bununla ilgili olarak da piyasayı düzenleyecek kurum veya sistemler oluşturulması önerisinde bulundu. Tarımsal işgücünün korunduğu, üretimin artırıldığı ve doğru araçlarla desteklendiği, ithalata bağımlı olmayan bir tarımsal üretim yapısı esas alınması gerektiğini kaydeden Gölge, konuşmasını da şöyle sürdürdü; “Ülkemizde tarımsal üretim için iklim ve doğa koşullarının her şeye rağmen,
diğer birçok ülkeye göre görece olarak uygun olması en büyük artımızdır. Bir mirasyedi gibi bu zenginliği harcamadan üretimin arttırılması ve doğru yönlendirilmesi; üreticinin rekabet edebilirliğinin sağlanması elzemdir:”