Ekmek, peynir, zeytin ve salçanın tuzu, meyve suyu ve lokumun ise şekeri azaltıldı. Mevzuatla birçok gıdaya sağlık ayarı yapıldı. Ama bunu kim denetleyecek? Gıdada 80 bin üretici, 550 bin satış noktasına karşın 6 bin kontrolör var.
Sağlıklı beslenme, son yılların en popüler konusu haline geldi. Gazetelerin sağlık sayfaları ve televizyonların sağlık programları bu konudaki merak ve ilgiyi artırdı. Sağlıklı yaşam kitapları ve internet siteleri, sağlıklı beslenme bilincini yükseltti. Devlet de çıkardığı yönetmelik ve tebliğlerle sağlıklı gıda üretiminin yasal altyapısını oluşturdu. Damak tadımızda yer eden birçok gıda maddesinin formülü yeniden ayarlandı. Zararlı kimyasallar yasaklandı, gıdalara katılan tuz oranları düşürüldü, lokantalardaki tuzluklar kaldırıldı, yapay tatlandırıcı kullanımına son verildi. Gıda üretimine tam anlamıyla ‘ayar’ geldi.
Bir de denetim olsa…
Sağlıklı gıda üretimini sağlamayı hedefleyen yönetmelik ve tebliğler birbiri ardına yayımlanmaya devam ediyor. Ancak uzmanlar, bütün bu olumlu adımları destekleyecek denetim mekanizmasının yetersiz kaldığını vurguluyor. Uzmanlara göre, yönetmelik ve tebliğler çok olumlu ve gerekli ancak denetlenmeyen işletmeler eski üretim alışkanlıklarını sürdürüyor. Bu işletmeler yeni gıda kodeksine uymak yerine, eski formülleri kullanmaya devam ediyor. Eski üretim yöntemleri bu işletmelere hem kolay, hem de daha ekonomik geliyor.
Tüketici bilinci yetmez
Yönetmelik ve tebliğlerle gıda maddelerinin tadında, tuzunda, renginde yapılan değişiklikleri tüketicilerin ölçmesi imkansız. Ekmekte tuz oranının yüzde 1.8’den yüzde 1.5’e indirilmesini, ete renk veren karmin maddesini, sucuktaki nitratı, peynirdeki nem miktarını, meyve sularındaki şekeri, zeytin, salça ve pul biberdeki tuz miktarını, zeytinyağına karıştırılan başka yağları tüketicilerin tespit etmesi mümkün değil. Bu analizlerin yapılabilmesi için kontrolörlerin aldıkları numuneleri yetkilendirilmiş laboratuarlarda analiz ettirmesi gerekiyor. Ancak, bu denetimleri yapacak kontrolör sayısı 6 bin 100 kişi. Buna karşın gıda üreticisi 80 bin işletme, gıda perakendecisi 550 bin işletme faaliyet gösteriyor.
Tuzu azaltıldı, kepek oranı artırıldı
– Ekmeklerdeki yüzde 1.8’lik tuz oranı yüzde 1.5’e düşürüldü. 300 gramlık ekmeklerin yerini 250 gramlık kepek oranı artırılmış ve tokluk hissi veren ekmekler aldı.
– Ekmekte 17 çeşit katkı maddesi bulunurken, yeni düzenlemelerin ardından sadece su, un, tuz ve maya ile bazı ekmek türlerine C vitamini katılmasına izin veriliyor.
Ette kırmızı boya, sucukta nitrat yasak
– Et ve et ürünlerinde kullanılan bir çok katkı maddesi yasaklandı. Söz konusu ürünlerde kullanılan ve ürünlere tat veren tatlandırıcı maddelere de yasak geldi.
– Etin rengine kırmızılık veren ‘Karmin’ adlı maddenin kullanımı sonlandırıldı.
– Pastırma çemeninin haricinde et grubunda renk maddeleri tamamen kalktı.
– Fermente sucuk ve pastırmada nitrat maddesinin kullanımı sonlandı.
Kasap sucuk, lokanta et satamayacak
– Kasaplar ısıl işlem görmüş sucuk, pastırma, sosis, salam üretemeyecek.
– Tüketici talebi üzerine anında kıyma, köfte ve et karışımı hazırlanabilecek.
– Tavuk eti, müşterinin gözü önünde parçalanıp satılabilecek.
– Lokanta, otel gibi işletmeler, çiğ et ve hazır et karışımı satamayacak.
– Ürün etiketlerinde marka dahil olmak üzere “yüzde 100”, “yüzde 100 dana eti” ya da “yüzde 100 göğüs eti” ifadeleri kullanılamayacak.
– Çiğ et ve sakatat birbiriyle temas etmeyecek şekilde korunarak sevk edilecek ve satışa sunulacak.
Peynir etiketinde doğru bilgi yazacak
– Peynirdeki maksimum tuz oranı yüzde 35 ile yüzde 61 arasında değişen oranlarda azaltılıyor. Peynir üretiminde kuru madde oranının yüzde 3 ile 7.5’i arasında tuz kullanılabilecek. Peynirlerin nem miktarı en az yüzde 40, en fazla 80 olacak. Pazar ve fuarlarda satılan peynirler, Türk Gıda Kodeksi’ne uygun ambalajlarda 10 santigrat derecenin altında muhafaza edilecek.
– Peynirlerin etiketinde veya ambalajında tüketicinin yanıltılmasına neden olan köy peyniri, geleneksel peynir, doğal peynir, çiftlik peyniri gibi ibarelere yer verilemeyecek.
Zeytin ve salçanın tuzu azaldı
– Sofralık zeytinde tuz miktarı yüzde 50 azaltılarak ağırlıkça maksimum yüzde 8’e indi.
– Salçada tuz miktarı yüzde 60 azaltılarak ağırlıkça maksimum yüzde 5 oldu.
– Pul biberde tuz oranı yüzde 22 azaltıldı. Yüzde 9’dan yüzde 7’ye düşüş sağlandı.
– Tuz etiketlerinde ‘Tuzu azaltın, sağlığınızı koruyun’ ifadesi zorunlu hale getirildi.
– Çiğ köfteye katkı maddesi ayarı getirildi. Limon-sirke dışında hiçbir katkı maddesi kullanılamıyor.
Gerçek baklava işte böyle olacak
– Baklavada Antep fıstığı yerine bezelye tozu kullanılmayacak.
– Baklava glikoz şurubuyla değil toz şekerden yapılan şerbetle ıslatılacak.
– Baklava diliminin yüksekliği 3.5 santimden az olmayacak.
– Baklavanın her diliminde, her santimetrekaresinde fıstık, ceviz, fındık ve badem içi miktarı yüzde 10’dan aşağı olmayacak.
Meyve suyu ve lokumun şekeri düştü
– Meyve sularına artık ilave şeker katılamıyor.
– Lokumdaki şeker oranı yüzde 80’den yüzde 75’e düşürülecek.
– Her yumurtanın üzerine yumurtlama tarihi yazılacak. Yumurtlama tarihi 21 günü geçen yumurtalar raflardan toplanacak. Yumurtalar saman, yaprak gibi hijyenik olmayan malzemeler içerisinde satışa sunulamayacak.
– Pirinç içinde kavuzsuz pirinç ile çeltik miktarı ayrı ayrı ağırlıkça yüzde 0.05’i geçemiyor.
– Natürel zeytinyağlarına hiçbir gıda katkı maddesi ilave edilemez.
İbrahim Yetkin Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı
‘Tebliğ dört dörtlük olsa ne yazar, denetleyen yok’
“Türkiye’de gıda üreticisi 80 bin işletme var. Bu firmalar yönetmelik ve tebliğlere uygun üretim yapıyor. Hem kendi mühendisleri hem de devlet tarafından denetleniyor. Bunun haricinde gıda sektöründe 550 bin perakende satış noktası var. Büfe, pastane, lokanta, fast-food, kuruyemişçi, fırın, bakkal, kasap, manav, market gibi işletmeler bu kategoride yer alıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde 6 bin 100 gıda denetçisi çalışıyor. Bu denetçiler, cadde cadde, sokak sokak bu işletmeleri denetlemeye çalışıyor. Ancak bu kadar denetçiyle bu kadar işletmeyi denetlemek imkansız.
Yönetmelik ve tebliğlere aykırı bir durumda gıda denetçileri işletme hakkında bir tutanak tuttuklarında, kontrol için bu işletmeye en erken 2 yıl sonra gelebiliyorlar. Her şey tebliğ ile yönetmelikle hallolmuyor. Tebliğler çok olumlu, ona sözümüz yok. Tebliğ yayımlanıyor ama pratikte yeri yok. İşletmeler denetlenmedikten sonra yönetmelik ve tebliğ dört dörtlük olsa ne yazar?”