HAYVANCILIK SEKTÖRÜ AB’YE HAZIRLANIYOR -TÜRKİYE’DE ÇOK YAYGIN OLAN SIĞIR, KOYUN VE KEÇİ BRUSELLOZU İLE SIĞIR TÜBERKÜLOZU HASTALIKLARI İLE MÜCADELEDE İZLENECEK STRATEJİYİ BELİRLEMEK ÜZERE, TÜRKİYE GENELİNDE, İŞLETME VE KÖY BAZINDA ”TARAMA” ÇALIŞMASI YAPILACAK -BELİRLENEN ÖRNEK İŞLETMELERDEKİ HAYVANLARDAN ALINACAK KAN ÖRNEKLERİ İLE HASTALIĞIN TÜRKİYE GENELİNDEKİ DURUMU BELİRLENECEK -SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN AB’YE İHRACATINI SAĞLAMAK AMACIYLA DA AYRICA PROJE UYGULANIYOR
ANKARA (A.A) – Fatma Orhan – Türkiye, tarım sektörünün altyapısının AB’ye uyum sağlaması için birçok alanda, AB desteği ile projeler uyguluyor.
En son, Türkiye’de çok yaygın olan sığır, koyun ve keçi brusellozu ile sığır tüberkülozu hastalıkları ile mücadelede izlenecek stratejiyi belirlemek üzere, Türkiye genelinde, işletme ve köy bazında ”tarama” çalışması başlatıldı.
Yaklaşık 10 milyon civarında büyükbaş ve 20 milyon civarında küçükbaş hayvanın durumunun belirlenmesi öngören çalışma, 31 Mayıs’ta sona erecek.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ayrıca, Süt ve süt ürünlerinin AB’ye ihracatını sağlanması için de Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ile bir proje yürütüyor.
Hayvandan insana geçen hastalıklar arasında bulunan ve Türkiye’de yaygın olarak seyreden, sığır, koyun ve keçi brusellozu ile sığır tüberkülozu hastalıkları ile mücadelede izlenecek stratejiyi belirlemek üzere, Hollanda ile birlikte yürütülen ”Türkiye’de broselloz ve tüberkülozun kontrol stratejisinin belirlenmesi projesi kapsamında, 81 ilde bu hastalıkların yayılım durumunu belirlemek üzere bir ”tarama” çalışması başlatıldı. Çalışma kapsamında, her il işletmenin ve köyün durumu anket formları ile belirlenecek.
Proje kapsamında ayrıca, hayvanların brusella ve tüberküloz açısından durumlarının belirlenmesi için her ilde 54 örnek işletme belirlendi. Bu işletmelerdeki hayvanlardan kan örnekleri alınacak ve bu örneklerin sonuçlarına göre, Türkiye genelindeki hayvanların bu hastalıklara göre durumu net olarak ortaya konacak. Sonuçlara göre, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yoğun olarak görülen, ancak genelde kayıtlara girmeyen hastalıkla mücadele ve kontrol stratejisi belirlenecek.
-BRUSELLA HASTALIĞI NEDENİYLE YILLIK EKONOMİK KAYIP, 4,2 MİLYAR LİRA
İnsanların tükettikleri gıdaların yüzde 90’ı bitkisel kaynaklı olmasına karşın, karşılaştıkları sağlık sorunlarının yüzde 90’ı hayvansal gıdalardan kaynaklanıyor. Hayvan hastalıkları, sadece hayvanlara değil, öncelikle insanlara, ayrıca ekonomiye büyük zarar veriyor. Hayvanlardan insanlara geçen 868 hastalık bilinirken, sadece brusella hastalığı nedeniyle yıllık ekonomik kaybın 4,2 milyar liraya ulaştığı belirtiliyor. Türkiye’de yaygın olarak görülen başta şap olmak üzere diğer hastalıklar da dikkate alınınca, hayvan hastalıkların Türk ekonomisine yıllık maliyetinin 4,2 milyar liranın çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl Türkiye’de şap hastalığı açısından ”patlama” yaşandı. Türkiye’de 2008’de 253, 2009’da 214 olan şap hastalığı görülen mihrak sayısı, 7 kat (yüzde 692) artarak, geçen yıl 1695’e çıktı.
Geçen yıl ayrıca, 412 mihrakta sığır brusellozisi, 199 mihrakta koyun brusellozisi, 67 mihrakta koyun-keçi vebası, 103 mihrakta şarbon, 13 mihrakta çiçek, 141 mihrakta kuduz, 180 mihrakta sığır tüberkülozu, 4 mihrakta salmonella gallinarium, 42 mihrakta da yalancı tavuk vebası görüldü.
Diğer siyasi ve ekonomik gerekçelerin dışında, hayvan hastalıklarının yaygınlığı, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin önündeki en önemli engellerden birini oluşturuyor. Türkiye, tarım ve hayvancılık sektörünün altyapısını AB’ye hazırlayabilmek için, AB ve Dünya Bankası ile hayvanların kayıt altına alınması ve hayvan hastalıklarının kontrolüne yönelik çok sayıda proje uyguluyor. Hayvan hastalıklarının kontrol altına alınabilmesi için, bakanlık, hayvanların kimliklendirilmesi ve izlenmesi, kaçak hayvan ve hayvansal ürünlerin takibi ve denetimi, zoonoz hastalıkların kontrolü ve eradikasyonu, çiftliklerin denetimi, damızlık hayvanların sertifikasyonu ve sağlık taramaları alanında yoğun çalışma yapıyor. Halen, bir milyon 759 bin 477 sığır işletmesi, 153 bin 701 koyun ve keçi işletmesi kayıt altına alındı. Büyükbaş hayvanlar, TURKVET, koyun-keçiler ise KKKS sistemi altında kayıt edilerek izleniyor.
Türkiye’de yaygın olarak görülen sığır ve koyun-keçi brusellozisi hastalığı, sadece hayvanlarda değil, insanlarda da önemli sağlık sorunlarına, ayrıca ekonomik kayıplara neden oluyor. Hayvanlarda verim kaybı ve ölüme neden olabilen hastalık nedeniyle uluslararası ticaret kısıtlanıyor, bu hastalık insanlara geçtiğinde ise işgücü kayıplarına neden oluyor ve ayrıca tedavi için önemli miktarda harcama yapmak gerekiyor.
-TÜRKİYE’DE BRUSELLA ÇOK YAYGIN
Brusella ile mücadele için 1984-2010 döneminde önemli projeler uygulandı, Trakya’nın bruselladan ariliği sağlanmaya çalışıldı. Yürütülen projeler için, Hollanda, toplam 350 bin avro teknik yardım sağladı, ABD’de de 2 milyon dolar hibede bulundu.
Bakanlık verilerine göre, Türkiye’de insanlarda brusella vakası oldukça yaygın durumda. Türkiye’de 2009 yılında 865 mihrakta, geçen yıl 53 ilde 412 mihrakta sığır brusellozu, 2009’da 131 mihrakta, geçen yıl da 54 ilde 199 mihrakta koyun-keçi brusellozu saptandı.
Verilere göre, 2005’te 14 bin 644, 2006’da 10 bin 810, 2007’de de 11 bin 809 insana brusella tedavisi uygulanmış. 2008’de 9 bin 818 insana, 2009’da 10 bin 224 insana brusella teşhisi kondu. Kayıtlara girmeyen ve tam teşhis konulamayan vakalar nedeniyle bu sayıların daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Brusella vakalarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaşması dikkat çekiyor. Türkiye genelinde 2009’a kayıtlara geçen insanlarda 10 bin 224 brusella teşhisinin kaydının yüzde 75’i, yaklaşık 7 bin 700’ü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da. Söz konusu yıl, Doğu Anadolu’da 4 bin 544, Güneydoğu Anadolu’da 3 bin 136 insana brusella teşhisi kondu. Marmara bölgesinde 422, Ege’de 626, Akdeniz’de 547, İç Anadolu’da 819, Karadeniz’de 130 brusella vakası kayıtlara geçti.
Brusella hastalığı nedeniyle, hayvanlara ödenen tazminat tutarı, ortalama yüzde 30 et, yüzde 20 et kaybı, yavru atımı, hastalıkla mücadele dikkate alınarak, yıllık, büyükbaş hayvanlarda toplam 3 milyar 30 milyon lira, küçükbaş hayvanlarda da 1 milyar 141 milyon liralık ekonomik kaybın olduğu hesaplanıyor. Sadece brusella hastalığı nedeniyle hayvancılık sektöründe, 1,8 milyar lirası yavru atımı, süt ve et kaybı olmak üzere yıllık 4,2 milyar liralık kayıp yaşanırken, Türkiye’de yaygın olarak görülen diğer hastalıklarda dikkate alındığında bu kaybın 4,2 milyar liranın çok üzerine çıktığı tahmin ediliyor. Bu hesaplamalara göre, bu hastalık nedeniyle hayvancılık sektörünün genel kaybı, 5 yılda, 9 milyar lirası yavru, süt ve et olmak üzere 21 milyar liraya ulaşıyor.
Bu kayıplar, özellikle et üretimindeki sorunlar dikkate alındığında, hayvan hastalıkları ile mücadelenin Türkiye ekonomisi açısından ne kadar önemli sonuçları olduğu dikkat çekiyor.
-SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİN AB’YE İHRACI
Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi ise Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) ile birlikte yürütülüyor. Ulusal Süt Konseyi destekliyor.
Projeden ilk aşamada, Unilever-Algida, Yaşar Holding-Pınar Süt, Ak Gıda, Natura Gıda-Ülker Golf, Yaşar Dondurma-Mado, Sütaş, Aynes, TAT-SEK, TEKSÜT firmaları yararlanacak.
Nisan 2010’da başlatılan proje bu yıl Ekim’de sona erecek. AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi’nin (FVO) denetim raporlarına göre, proje kapsamındaki Türk firmaları AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı açısından onay alma durumuna gelebilecek.
Projenin amacı, Türkiye’nin süt ve süt ürünlerinın AB’nin ithalat şartlarını karşılar hale getirilerek, AB’ye ihracatının sağlanması. Öncelikle, AB pazarına süt ve süt ürünleri ihracatı için yetki almak isteyen aday işletmelerin AB onay numarası almasına engel olan hususlar belirlenerek bu eksiklikler giderilecek. Bu eksikliklerin giderilmesi halinde AB tarafından yetkilendirilecek bu işletmeler, daha geniş bir pazara ulaşmış olacak. Başvuran işletmeler dışındaki sektördeki diğer işletmelerin de pilot uygulamalar ile AB’a hazır hale getirilmesi öngörülüyor.
AB tarafından belirlenen hijyen ve denetim kurallarına uyan ve AB’den onay alan işletmeler AB’ye süt ve süt ürünü satabiliyor. Halen AB, Türkiye’den hiç bir firmaya onay vermedi.
AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi’nin (FVO) 2006, 2007 ve 2008’de denetlediği ve projeden yararlanma durumunda olan firmalarn tesisleri, yerleşim ve teknolojik açıdan yeterli bulunurken, ”AB kriterlerine uygun süt temin edilmediği” ve ”hayvan hastalıkları ve hayvan sağlığı kontrollerinin AB standartlarında olmadığı” belirlendi.
Türk firmalarının AB’ye süt ve süt ürünü ihraç edebilmesi için, çiğ sütün AB kriterlerine uygun hale getirilmesi, hayvan hastalıkları ile ilgili sorunun çözümü gerekiyor.
Kaynak: gıdatarım