Türkiye’nin Rusya ve Orta Doğu gibi geleneksel ihracat kanalları son 1 yılda büyük oranda tıkanırken, alternatif pazarlar ön plana çıktı. Domates yeni alternatiflerini Doğu Avrupa’da bulurken, Uzak Doğu ülkeleri ise narenciye ve kiraza talip.
Türkiye tarım ürünleri ihracatında son yılların en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Orta Doğu’da son yıllarda yükselen siyasal istikrarsızlığın ardından Rusya ile yaşanan uçak krizi bu süreçte bardağı taşıran son damla oldu. Özellikle yaş sebze ve meyve ihracatında can acıtır seviyede yaşanan düşüş üreticiden bayiye, komisyoncudan firmalara kadar herkes bu durumun etkilerini en derinden hissediyor.
Tarımda alternatif pazarlara yönelmek aslında her dönemin görevi. İhracat kapasitesini genişletmek, küreselleşen dünyaya tarım cephesinden uyum sağlamak için bu damarı sürekli açık tutmak gerekli. Bugüne kadar Türkiye tarımının bu konuda akıcı bir damar yaratabildiğini söylemek güç. Ancak tabir yerindeyse yumurtanın artık kapıya dayandığı şu günlerde alternatif pazar arayışları dört koldan başlamış durumda. Bu arayışların çoğu da olumlu sonuçlar veriyor.
Hangi ülkelere ihracat arttı?
Son 1 yılda Rusya’ya yapılan ihracat yüzde 86,8; Suriye’ye yapılan ihracat ise yüzde 56,7 azaldı. Ayrıca Irak’a gönderilen ürünlerde yüzde 39, Bulgaristan’da ise yüzde 39 azalma yaşandı. Ancak aynı süreçte geçmiş yıla göre İtalya’ya yüzde 60,3; Suudi Arabistan’a yüzde 49,7; Polonya’ya yüzde 40,3 ve Hollanda’ya yüzde 36,5 daha fazla ihracat ürünü gönderildi.
Domates ve biberin yeni talipleri
Kilit ihracat ürünü olan domateste Rusya’ya alternatif olması mümkün olmasa da sürpriz denilebilecek bir pazar öne çıkıyor: Belarus. Türkiye’nin en önemli ihracat kanallarından biri olan Almanya’ya gönderilen ürünler arasında da biberin ağırlık kazanmaya başladığı görülüyor. Hollanda’ya yapılan ihracattaki yükseliş ise narenciye sayesinde.
Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı, Avrupa’da ihracat hedefi olarak ön plana çıkan ülkelerin İtalya, Almanya, Ukrayna, Belarus ve Polonya olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ayrıca Çek Cumhuriyeti, Gürcistan ve İsrail’le olan ihracatımızda da ciddi artış yaşanıyor.”
Uzak Doğu’nun avantajı kalabalık nüfus
Alternatif pazarlar arasında öne çıkan bir diğer bölge de Uzakdoğu. Çin, Tayvan ve Japonya gibi pazarlarda Türkiye’yi cazip kılan başlıca meyve ürünleri kiraz ve narenciye. Burada narenciyenin en kazançlı olduğu ülke Çin. Tayvan ise kiraz ihracatı için önemli bir alternatif. Ayrıca sanayi ürünleri arasında kornişon turşu ve kurutulmuş domatesin Uzak Doğu’daki pazar payı oldukça yüksek.
Peki alternatif pazarlar ihracatta oluşan boşluğu kapatmaya yetecek mi? Mustafa Satıcı, “Düne kadar yeterince var olmadığımız bu pazarlarda etkinliğimizin artması sektörün hedeflerine ulaşabilmesi için katkı sağlayacak” diyor. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Rıza Seyyar ise özellikle Uzak Doğu ülkelerindeki yoğun nüfusun bir avantaj olduğunu hatırlatıyor.
Dayanıklı ürünler gerekli
Ancak uzak pazarlar zorluklarıyla beraber geliyor. Artan en önemli ihtiyaç daha dayanıklı ürünler ve uzun yola uygun gönderim koşulları. Ayrıca bu ülkelerin mevzuatlarının ve üründen beklentilerinin de iyi okunması gerekiyor. Satıcı, “Üreticiler ihracat yapmak istedikleri ülke vatandaşlarının ne tür ürünlere ilgi gösterdiğini belirlemeli; ürün çeşitliliğine özen gösterip, kaliteli ürün yetiştirmeli” diyor.
Söz konusu ülkelerin gümrüklerinde ürünlerin sıkı bir süzgeçten geçtiğine dikkat çeken Seyyar ise, “İlaç kalıntıları konusunda ciddi önlemler var. Üreticilere tavsiyem uluslararası standartlara uygun ürün yetiştirmeleri” diye konuşuyor.
İhracat için karayolu yeterli değil
Antalya Toptancı Hali Yaş Sebze Meyve Komisyoncuları Başkanı Cüneyt Doğan yaptığı açıklamada, “Şu anda ihracat yaptığımız ülkelere karayolu ile ulaşıyoruz. Ancak sebze ve meyvede raf ömrü çok önemli. Kısa sürede gidemediğimiz ülkelere ürünleri uçak kargosuyla göndermemiz gerekiyor. Lojistik desteğin sağlanması, yeni pazarlar bulmamızı da kolaylaştıracaktır. Uçak kargosu fiyat konusunda bizleri zorladığından devletin destek olması gerekli” yorumunu yapıyor.
Görünen o ki toplumsal ve siyasi gelişmelerin doğrudan etkilediği tarım, zorunlu olduğunda kendi çözümlerini üretmeyi başarıyor. Bu çözümler istenen sonuçları verecek mi, bu gelecek günlerin sorusu. Ancak hedef pazar neresi olursa olsun, değişmeyen kural önce kaliteli ürün üretmek.