Karadeniz çaya alternatif ürün arıyor

0
1054
Karadeniz-caya-alternatif-urun-ariyor

Karadeniz’in özellikle Rize,Trabzon,Giresun’un önemli gelir kaynaklarından birisi çay.

Hüseyin Cahit Yalçın’ın bir seyahatinde bastonuna dayanarak izlediği manzara karşısında “Az kalsın bastonum da yeşerecekti.” dediği yemyeşil Rize’deyiz.

Ekonomisi büyük ölçüde çay yetiştiriciliğine dayanan Rize’de sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Çaykur’un Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’ne ulaşıyoruz. Enstitü girişinde bölgeye çay bitkisini kazandıran ve çay üretimine ömrünü veren Zihni Derin’in büstü bizi karşılıyor.

Bahçeden toplanan incir ve kokulu üzümle donatılan masalarda çayımızı yudumlarken Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’ndan çay ile ilgili detaylı bilgileri alıyoruz.

Çayın Türkiye’deki serüvenini anlatan Sütlüoğlu, çay üretimi ile ilgili ilk çalışmaların Osmanlı döneminde başladığına değindi. Fakat, ekonomik anlamda üretimin ve çay ile ilgili bir çok düzenlemenin Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün çabaları ile gerçekleştiğine hiç değinmedi. Çayın Türkiye’deki serüvenini öğrenmek isteyen okurlarımız; TÜBİTAK tarafından yayınlanan Asım Zihnioğlu’nun kaleminden “Bir Yeşilin Peşinde” kitabını okuyabilirler.

Çaylık bir aileyi geçindiremiyor

Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu bölgenin ekonomisini değerlendirirken çaydan önce ve çaydan sonra diye değerlendirmenin doğru olacağını vurgulayarak:” Bu bölgede çay üretimi başlamadan önce evin erkekleri gurbetçiydi. Gurbette çalışırlardı. Evin işlerini de kadınlar yapardı. Bu sonra gelenek haline geldi. Karadeniz’de her işi kadınlar yapıyor. Çay üretiminin başlaması ile bölgenin kaderi değişti. Bugün yılda 2.5 milyar lira çaydan doğrudan veya dolaylı gelir elde ediliyor. Fakat çaylıklar çok küçüldü.Artık bir aileyi geçindirmeye yetmiyor.Ama önemli bir gelir sağlıyor.”dedi.

Çaylıklar yenilenmeli

Rize ve yöresinde dikilen ilk çaylıklar 80 yıllık. Srilanka’da 140 yıllık çay ağaçları da var. Fakat verim çok düşüyor. Bu nedenle çaylıkların mutlaka yenilenmesi gerekiyor. Japonya yüzde 95 oranında,Srilanka yüzde 55 oranında diğer çay üreticileri de çaylıklarını yeniliyor. Türkiye’de de uzun yıllardır konu gündemde olmasına rağmen yenileme işi istenilen düzeyde yapılamıyor. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Çaykur’un çalışmaları ile yenileme için 6 çeşit belirlendi. Bu çeşitlerle 20-25 yıllık süreçte çaylıkların yenilenmesi öngörülüyor.

Tarım ilacı kullanılmıyor

“Dünyanın en soğuk iklim kuşağında çay yetiştiriyoruz” diyen Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu bunun önemini şöyle anlattı:”Dünyada çay yetiştiriciliği genel olarak sıcak iklim kuşağında yapılıyor.Bu ülkelerde 30-40 çeşit haşere olduğu için bu haşereleri yok etmek için mutlaka pestisit(zirai ilaç) kullanılıyor. Haşere zehiri ile o ülkelerdeki çaylıklar adeta yıkanıyor. Türkiye’de ise haşere olmadığı için böyle bir ilaçlamaya gerek kalmıyor. Bizde çaylıklar kar altında kalıyor. Dünyanın en soğuk iklim kuşağında çay üretiyoruz.İlaç kullanmamıza gerek kalmıyor. Ürettiğimiz çay yüzde 100 doğal. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki, dünyanın en kaliteli ve sağlıklı çayını üretiyoruz. Kimyasal gübre kullanıldığı için organik diyemeyiz..Kimyasal gübre kullanılmasa doğrudan organik çay diyebiliriz.”

Organik çay projesi

Çaykur olarak organik çay üretimi için bir proje yürüttüklerini hatırlatan İmdat Sütlüoğlu:”Biz 3 bin dekar alanda organik çay üretimini 90 bin dekara çıkardık. Gelecek yıldan itibaren Türkiye’de üretilen çayın enaz yüzde 10’nun organik çay olmasını hedefliyoruz. Burada yaşadığımız en önemli sorun çay üreticilerinin gübreyi toprağı kazmadan üstten vermesi. Bunu önlemek için yaprak gübresi, solucan gübresi üzerinde çalışıyoruz. Gübre konusunda organize olursak organik çay projemiz başarılı olur. Bugüne kadar üretici organik gübre konusunda bilgilendirilmediği için, organik üretim yapanlar gübre kullanmamayı tercih etti. Bu da verimi düşürdü. Bu kez üretici organik üretirsem verimim düşer yanılgısına düşüyor. Bunu önlememiz ve bilinçli gübre kullanımına yönlendirmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Yeraltı suları kirlendi

Bölgede kimyasal gübre kullanımı nedeniyle suların hızla kirlendiğini anlatan Sütlüoğlu, belediye başkanlığı yaptığı dönemde yaptıkları su tahlillerinin çoğunda kimyasal çıktığını söyledi. Bilinçsiz kimyasal kullanımı nedeniyle bölgede balık çeşitlerinde,meyve çeşitlerinde azalma olduğuna işaret eden Sütlüoğlu, bölgede kimyasal bölge kullanımın gündemde olduğunu belirtti.

Kivi, Bergamut ve Stevya

Uzun yıllardan beri çay üretimine alternatif olacak, üreticiye gelir getirecek ürün arayışı sürüyor. Eski maliye Bakanlarından rahmetli Adnan Kahveci’nin girişimleriyle ilk kez bölgede kivi üretimi deneniyor. İlk denemede gerekli altyapı hazırlanmadığı için büyük hayal kırıklığı yaşanıyor. Ancak, daha sonra kurulan soğuk hava depoları ve pazarlama çalışmaları ile kivi üretimi bölgede yaygınlaşıyor. Şimdi kiviye ilave olarak Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün bahçesinde turunçgillerden bergamut ve şeker bitkisi olarak bilinen stevya konusunda çalışmalar,araştırmalar sürdürülüyor. Satsumanın anavatanı olarak blinen Rize ve yöresinde bergamut’un yetiştirilebileceği ifade ediliyor. Stevya ise tropikal bölge bitkisi olarak biliniyor.Çaykur, çay yetiştirilen bölgelerde bu şeker bitkisi için deneme üretimleri yapıyor.

Süs bitkileri alternatif olabilir mi?

ANG Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit’e göre, çay üzerinde iki önemli baskı var. Bunlardan birisi mevcut çaylıklarla geçimini sağlayamayan üretici daha yüksek bir fiyat istiyor. Bu istek uluslararası rekabette Türkiye’yi zorluyor. İkinci baskı ise çay alanlarının genişlemesi ile orman alanlarının yok ediliyor olması. Bu nedenle alternatif ürünler bulmak gerekiyor. Nihat Gökyiğit’e göre üreticinin gelirini artırmak için organik çay üretiminin yaygınlaştırılması ve ayrıca süs bitkileri üretiminin geliştirilmesi gerekiyor. Hollanda’nın süs bitkilerinden yılda 3 milyar dolar gelir sağladığını belirten Gökyiğit:” Bu bölgede süs bitkileri yetiştiriciliği için bir kırsal kalkınma projesi başlattık.Her aile evinin hemen yanında küçükbir toprak parçasında veya çay yetiştirme alanının ufak bir bölümünde ,pazar değeri çok daha yüksek olan bazı süs bitkilerini yetiştirebilir. Biz ilk çalışma alanı olarak Rize Çamlıhemşin’i seçtik.Belçika’dan 2011 yılında ithal ettiğimiz 2 bin adet süs bitkisini araştırma ve uygulama için Pazar ilçesinde açılan meslek okuluna verdik. Kalanları uyum ve gelişmelerin testi için Çamlıhemşin’de iki alana diktik. Bu yıl ithal ettiğimiz 5 bin fide ise 5 sözleşmeli üreticiye verildi. İlk partinin yetişkin bitkilerini pazara sunduk.Bu projenin bölgede yaygınlaşacağına ve üreticiler için önemli gelir kaynağı olacağına inanıyoruz” dedi.

20 milyon insan kaçak çay içiyor

Karadeniz çayının en önemli sorunu ülkeye giren kaçak çaylar. Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’na göre Türkiye’de enaz 20 milyon insan kaçak çay içiyor. Ülkeye giren kaçak kuru çay miktarı ise 60 bin ton . Türkiye’de yılda 200 bin ton kuru çay üretildiği dikkate alındığında ne kadar büyük bir sorun olduğu daha iyi anlaşılıyor. Çaykur yaygın olarak Doğu ve Güneydoğu’da tüketilen kaçak çayın önüne geçmek için bölgede yoğun faaliyet gösteriyor. Ücretsiz çay dağıtımından bu bölgeye özel harman çay üretimine kadar bir dizi çalışma yapılıyor.

haber365

Bir Cevap Yazın