İnsanın günlük yaşamında çok özel bir yeri olan gül; aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan bir çiçektir. Kuzey yarım küre bitkisi olan gülün orijini Doğu Asya’dır.
Kesin olmamakla birlikte gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya Hindistan’da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya’ya yayıldığı bildirilmiştir.Dünyada yaklaşık 1350 Rosa (gül) türü tanımlanmıştır. Türkiye florasında 24 gül türü kayıtlı olmasına rağmen gül yağı elde etmek amacıyla kullanılan tür kültürü yapılan Rosa damascena Mill’dir.
Yağ için ticari olarak yetiştirilen başlıca gül türleri Rosa damascena Mill., Rosa gallica L., Rosa alba L., Rosa centifolia L. ve Rosa moschata’dır Günümüzde gülyağı eldesinde yaygın olarak kullanılan ve kültürü yapılan Rosa damascena Mill türünün Rosa moschata J. Herm ile Rosa gallica L.’nin melezi olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu türün çok eski dönemlerde Rosa gallica L. ile Rosa phoenica Boiss, türlerinden oluşmuş bir melez olduğunun kayıtlarına da rastlanmaktadır.Sistematikte Rosa gallica var. damascena Voss., Rosa calendarum Borkh gibi bazı sinonimleri de bulunmaktadır. Rosa damascena türünün bir çok çeşidi olmakla birlikte özellikle “Trigintipetale” çeşidi başta Bulgaristan ve Türkiye olmak üzere Fas, Mısır, İran, Suriye, Hindistan ve Kafkaslar’da gülyağı elde etmek amacıyla yetiştirilmektedir.
SİSTEMATİGİ
Alem: Plantae (Bitkiler)
Sınıf: Magnoliopsida
(İki çenekliler)
Takım: Rosales
Familya: Rosaceae (Gülgiller)
Alt familya: Rosoideae
Cins: Rosa
Güllerin bir çok türü bulunmaktadır. Genel olarak güller, çiçek ve gövde şekillerine göre sınıflandırılırlar. Bunlar:
• Çiçekleri bakımından:
1. Yalınkat güller
2. Yarım katmerli güller
3. Katmerli güller
• Boyları bakımından:
1. Bodur güller
2. Yüksek boylu güller
3. Sarılıcı-sarmaşık güller
• Çiçek açma zamanına göre:
1. Yılda bir çiçek açanlar
2. Yılda birden çok çiçek açanlar
3. Yediveren güller
• Katmer çiçekleri bakımından:
1. Çiçekleri küçük katmerli
2. Çiçekleri normal katmerli
3. Çiçekleri büyük katmerli güller
4. Kaliforniya yabani gülü (Rosa californica)
5. Kuşburnu (Rosa canina)
6. Okka gülü (Rosa × centifolia)
7. Çin gülü (Rosa chinensis)
8. Rosa dumalis
9. Rosa eglanteria
10. Kırmızı frenk gülü (Rosa gallica)
11. Rosa gigantea
12. Rosa glauca
13. Rosa laevigata
14. Misk gülü (Rosa moschata)
15. Rosa multiflora
16. Rosa omeiensis
17. Bataklık gülü (Rosa palustris)
18. Rosa persica
19. Rosa pimpinellifolia
20. Rosa pinetorum
21. Rosa roxburghii
22. Rosa rubiginosa
23. Japon gülü (Rosa rugosa)
24. Rosa sericea
25. Rosa stellata
26. Rosa virginiana
GENEL ÖZEELLİKLERİ
Gül 1-2 metre arasında uzayabilen, uzun ömürlü bir bitkidir. Bol saçak köklüdür. Gövde ve dalları dikenlidir. Çiçekleri 5 çanak yapraklıdır. Erkek organları sarı başlıdır.
Çok değişik çiçek rengine sahiptir. Çiçekler pembe, beyaz, kırmızı, sarı, portakal renklerinde olabilir. Yabani gül olan kuşburnunun meyveleri C vitamini yönünden zengindir. Güller üzerinde yapılan melezleme çalışmaları, yüzlerce yeni kültür formunun oluşmasını sağlamıştır.
EKONOMİK ÖNEMİ
Günümüze baktığımızda sektörde çalışan insan sayısı, elde edilen gelirler ve ihracat rakamları gösteriyor ki gül bölge için çok önemli bir sektör olma özelliğini taşıyor. 5 dekar büyüklüğünde bir gül bahçesinden bir ay boyunca yaklaşık 3,5 ton kadar çiçek toplanabilmekte, toplanan bu çiçekler taze olarak damıtıldığında, sadece 1 kg gül yağı üretilebilmektedir. 1 kg gül yağının maddi değeri ise ortalama 6500 dolardır. Isparta ilinde her yıl 1,5 tona yakın gül yağı üretilmektedir. Yaklaşık 10 bin kadar aile gül tarımı ile uğraşmaktadır.
İhracatın önemli kısmını AB ülkeleri, ABD, İsviçre, Bahreyn, Kuveyt, Japonya, BAE, Avustralya, Azerbaycan, Türkmenistan, Irak ve KKTC’ye yapılmaktadır. 2009 yılı ihracat verilerine göre toplam gülyağı ihracatı içerisinde Fransa’nın payı %62, Almanya’nın payı %13, ABD’nin payı %10 ve İsviçre’nin payı ise %9 olmuştur.
EKOLOJİK İSTEKLERİ
Sıcaklık
Sıcaklık, sera gülcülüğünde büyümeyi doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Bir
çok gül çeşidi için 16–19 °C gece sıcaklığı uygundur. Bu sıcaklığın altında gül gonca kalitesi
iyi fakat ürün miktarı az olmaktadır.
Yüksek sıcaklık bitkilerde fizyolojik olayların hızını artırır. Fotosentez, solunum,
aminoasit ve protein yapımı hızlanır. Ancak sıcaklık 35 °C’nin üstüne çıkarsa fotosentez
durur. Bu nedenle sera içi sıcaklık gündüz 20-21 °C, güneşli günlerde ise 24 – 28 °C arasında
olmalıdır. Daha yüksek sıcaklıklarda güllerde gelişme süresi kısalmakta, verim artmakta,
ancak kalite düşmektedir.
Yeni dikilmiş güllerde sıcaklık kontrolü çok önemlidir. Güllerin tomurcuğu bezelye
büyüklüğünü alıncaya kadar geçen sürede sıcaklık 21 °C civarında olmalıdır. Bundan sonraki
dönemde ise sıcaklık 16 °C’ye düşürülmelidir. Bu sıcaklık güllerin kısa sürede
çiçeklenmesine neden olur.
Işık
Işık, güllerin gelişimini etkileyen önemli çevre faktörlerinden biridir. Sera içine giren
ışık gül yaprakları tarafından emilerek fotosentez yapımında kullanılır. Yaprakların
fotosentez yapabilmeleri için sağlıklı olmaları gerekir. Ayrıca bitkide bulunan fazla yaprak
fotosentezin çok olmasına neden olur. Bu da bitki gelişimini olumlu etkiler.
Genel olarak yaz aylarında ışık boldur. Çiçeklenme fazladır. Kış aylarında ise ışık
miktarı azalır. Sera üretimi yapan üreticiler bu durumu göz önüne alarak sulama, gübreleme,
çiçek kesimi ve uç alma işlemlerini de ayarlamak zorundadır.
Seralarda ışığı ayarlamak mümkündür. Yaz aylarında fazla ışık gölgeleme ile bitkinin
isteğine göre ayarlanabilir. Kış aylarında ise floresan lambalar ek ışıklandırma için
kullanılabilir.
Güller bol ışıklı ve havadar yerleri severler. Ancak aşırı sıcaklara bütün gül çeşitleri
dayanıklı değildir. Örneğin kırmızı güller bu duruma örnek verilebilir. Açıkta gül
yetiştirilecekse sıcağa dayanıklı çeşitleri seçilmelidir. Özellikle sürünücü çeşitleri tercih
edilmelidir.
Nem
Sera içi sıcaklığa bağlı olarak oransal nem, güllerin gelişmesi için uygun düzeyde
tutulmalıdır. Örneğin 24 °C’de % 60 bağıl nem uygun olur. Fazla nem sera içi hastalıklarını
artırır. Sera içindeki nemin azalması ise bitki gelişimini olumsuz yönde etkiler. Havadaki
nemin azalması bitkideki su kaybını artırır. Bu durumda sürgünler kısalır, gelişim durur.
Geceleri sera içi nemin düşük olması gerekir. Bunu sağlamak içinde ısıtma ve
havalandırma sistemi gerekir. Nem bakımından elverişli ortamda ürün kalitesi artmaktadır.
Seralarda sık yapılan yağmurlama sulama, külleme ve karaleke hastalığının
yayılmasına neden olur. Bunun için yağmurlama çok yapılmamalı, sulama damlama ile
yapılmalıdır.
ÇOGATILMASI
Çöğür Üretimi
Ticari amaçla gül yetiştiriciliği yapılacaksa, kullanılacak anaç fidanlar tohumdan
üretilir. Ayrıca yeni gül çeşitleri elde edilecekse, bu araştırmalar tohumdan üretim ile yapılır.
Tohumla üretim için olgunlaşmış, renkleri yeşilden kırmızıya dönmüş güllerin tohumları
toplanarak temizlenir. Tohumları alınacak güllerin hastalıksız ve sağlam olması
gerekmektedir. Gül tohumlarının kabuğu geçirimsizdir. Toplanan tohumlar hemen ekilirse
çimlenmezler. Tohumların bir süre olgunlaşması gerekir. Bu amaçla tohumlar + 40 C’de 4-
6 ay nemli yosun ortamında dinlendirilir. Ekim zamanı geldiğinde uygun harç ortamına ekim
yapılır.
Çimlenen tohumlar, kasalara veya tavalara 10 cm aralıklarla ekilir. Sık ekim
yapıldıysa, fidanların iyi gelişmesi için seyreltme yapılır. Yaklaşık 1,5 – 2 yıl sonra güller
topraktan çıkarılır, aşılama işlemine tabi tutulur.
Çelik Üretimi
Güllerin odunlaşmış dallarından alınan çeliklerin uygun ortamda köklendirilmeleriyle yeni köklü fidanlar elde edilir. Bu yöntemle elde edilen gül bitkisinin toprak altı ve toprak üstü kısımları aynı tür bitkiden oluşur. Çelikle üretilen fidanların ömrü 4yıldır. 2-3 yıl sonra toprak yorgunluğu ortaya çıkar. Bu yöntemle elde edilen güller diğerlerine göre daha az dayanıklı, zayıf ve hastalıklara duyarlıdır. Çelikle üretilen güllerin çiçekleri de küçüktür.
Çelik alınma zamanı eylül-mart ayları arasıdır. Çelikler çiçeksiz yıllık dallardan veya odunlaşmış sürgünlerden alınabilir. Çelik uzunluğu 15-20 cm ve kalınlığı 5-6 mm çapında olmalıdır. Çelikler 1 – 4 göz taşıyan, gözün 0,5 cm altından düz ve yine 0,5 cm’nin üstünden eğimli bir şekilde kesilmiş bir dal parçasından ibarettir. Yapraksız çeliklerde gövde uzaması erken, kök gelişmesi geç olur. Hazırlanan
çelikler içinde geçirgen, fakat sıkı yapıda 4/5 oranında dere kumu veya perlit, 1/5 oranında
iyi bahçe toprağı veya torf bulunan köklendirme yastıklarına 2 göz dışarıda kalacak şekilde
dikilir. Dikim aralıkları 6-7 cm olmalıdır. Dikimden sonra sulama yapılır. Çeliklerin toprak
altında kalan gözleri köklenmeyi teşvik eden hormonlar salgıladıkları için önemlidir.
Ilıman bölgelerde çelikler açıkta, üretim yastıklarında köklendirilir. Soğuk
bölgelerde ise 4-7 derece sıcaklıktaki depolarda havaların elverişli olması beklenmeli daha
sonra dikim yapılmalıdır. Çelikler dikim öncesi köklenmeyi teşvik edecek hormonlarla
muamele edilebilir.
Göz Aşısı
Ülkemizde en yaygın uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemle bir yılda satılabilir gül
fidanı elde edilir. Göz aşıları, üzerinde bir göz bulunan kabuk parçasından ibarettir. Yapılma
zamanına göre ikiye ayrılır.
Sürgün göz aşısı: Mayıs-temmuz arasında yapılır. Kış mevsiminin ılıman geçtiği yerlerde uygulanır.
Durgun göz aşısı: Temmuz-eylül arasında yapılır. Kış mevsiminin sert geçtiği bölgelerde uygulanır.
Güllerinin yetiştiriciliğinde yörenin iklim ve toprak özellikleri dikkate alınarak
uygun anaç ve kültür formu kullanmak aşıda başarı şansını artıran nedenlerin arasında gelir.
Örneğin R. multiflora ve R. indica -20,-23°C derecelere kadar zor dayanırken R. canina -30-
37°C’ye kadar dayanabilmektedir. Hatta R. rugosanın -45°C’de bile etkilenmeden yaşadığı
tespit edilmiştir. Ancak kültür formları -20°C’den sonraki düşük sıcaklıklarda
etkilendiğinden kışın koruma altına alınması gerekir.
Yüksek aşılı güllerde (baston güllerinde) aşı yeri dondan zarar gördüğü için toprak
seviyesinden aşılanan bodur gelişme gösteren güller daha soğuk bölgelerde başarılı sonuçlar
verirler. Yüksek aşılı güllerin ise daha çok ılıman iklime sahip bölgelerde kullanılması
tavsiye edilir. Aksi durumlarda aşı yerinin korunması gerekir. Kış korunması için değişik
yöntemler uygulanır. Ancak kök bölgesinde yaklaşık 30 cm kadar topraktan bir siper
oluşturulması, her yöntemde uygulanmalıdır.
Göz aşısının yapılacağı tarih çok önemlidir. Aşılama sırasında kalem ve anacın bitki
besin özsuyuyla dolu olması gerekir. Böylece anaç ve kalemdeki kabuk kısmı kolaylıkla
odun kısmından ayrılır.
Göz aşısı 4 basamakta uygulanır:
Gözün alınması
Anacın hazırlanması
Gözün takılması
Bağlama
Göz aşısı yapmak için alınacak dal bir yıllık olmalıdır. Dalın sağlıklı bitkilerden alınması
ve gözün henüz sürmemiş olması gerekmektedir. Göz şu şekilde alınabilir:
1. Göz alınacak dal sol el ile ters olarak tutulur.
2. Keskin bir çakı ile gözün 15 mm altından kabuk kısmı odun tabakasına kadar
çizilir.
3. Çakı ile gözün 15-20 mm üstünden odun kısmına fazla batırılmadan, gözün
altından odun ile kabuk arasına çakı kaydırılır.
4. Göz alt taraftaki daha önce çakıyla çizilmiş kısımdan kesilerek çıkarılır.
5. Gözün altında kalan kabuk tabakası gözün öz kısmı zedelenmeyecek şekilde
yavaşça çıkarılır.
6. Göz anaca uygulanıncaya kadar su içinde bırakılır.
Gözün anaca uygulanması şu şekilde gerçekleştirilebilir:
1. Anacın kabuk kısmından T şeklinde bir iz açılır.
2. Kabuk tabakası çakı spatülü ile yavaşça kaldırılır.
3. Göz araya yerleştirilir.
4. Gözün dışarıda kalan kısımları çakı ile kesilerek gözün yarık içine oturması
sağlanır.
5. Anacın kaldırılan kabukları, göz dışarıda kalacak şekilde kapatılır.
6. Rafya ile gözle anaç bağlanır. Bağlama aşağıdan yukarıya doğru fazla sıkı ve
gevşek olmamak şartıyla yapılır.
Aşı yapıldığı dönemde hava sıcaklığı fazla olmamalıdır. Parlak güneşle, ılık veya
hafif sıcak havalar ile , serin geceler aşı tutma oranını artırır.
BAKIM İŞLEMLERİ
Havalandırma
Sera içi sıcaklığı ve nemi ayarlamak için havalandırma yapmak çok önemlidir. Sera içi
sıcaklık 21 °C’ye çıktığında havalandırma başlamalıdır. Havalandırma pencereleri ve fanlar
bu amaçla kullanılır. Bu işlem aynı zamanda bitkiler için gerekli olan CO2 ve O2’ inde sera
içine girmesini sağlar.
Seralarda ısıtma ve havalandırma sistemi birbirine uyumlu çalışmalıdır. Ilık havalarda
seralar kapatılmadan ısıtma sistemi çalıştırılmalıdır. Bu sistem sera içi havanın kurumasına
neden olur. Bu da bitki çevresinde hava hareketinin artmasını sağlar. Sonuçta bitki gelişmesi
hızlanır. Isı tasarrufu yapmak için havalandırma yapılmazsa çeşitli bitki hastalıkları ortaya
çıkar.
Sulama
Gül bitkisinin yeşil aksamının % 70-90’ı sudur. Bu nedenle gül bitkisi dikimden itibaren yeterli miktarda özenle sulanmalıdır. Sulama zamanı ve su miktarı çevre koşullarına ve toprak yapısına göre değişir. Bitkinin gelişme durumuna bakarak özellikle sürgün verme döneminde ve sıcak yaz aylarında daha fazla sulamak gerekir. Budamadan sonra ve çiçek kesim dönemiyle kış aylarında su ihtiyacı azalır.
Düzenli sulanmayan gül seralarında ekonomik açıdan büyük zararlar meydana gelebilir. Gül bitkisinin susuz kalması yaprakların uç ve kenar kısımlarının kahverengileşmesine ve dökülmesine neden olur. Ayrıca çalının üst yaprakları küçük ve zayıf kalır. Gül seralarında gübrelemeden sonra yetersiz sulama yapılırsa topraktaki nemin azlığı tuz konsantrasyonunu arttırarak çoraklaşmaya neden olur. Gül bitkisi bol suyu sever.Bu nedenle sera toprağı üretim boyunca yeterli nemlilikte tutulmalıdır.
Sulama suyu iyi kalitede olmalı fazla kireçli olmamalıdır. Sulama suyunun sıcaklığı önemli değildir. Ancak ılık su ile sulamada verim artışı saptanmıştır. Su kuyulardan sağlanıyorsa bir süre dinlendirilmeli, daha sonra sulamada kullanılmalıdır.
Malçlama yapılmış dikim yastıklarında su tüketimi daha azdır. Güllerde damlama yöntemiyle sulama daha uygundur. Seralar açık ve güneşli günlerde sulanmalıdır. Havanın kapalı olduğu günlerde gül yaprakları ince ve kırılgan olacağından damlama yöntemi yerine salma sulama yöntemi uygun olur.
Gübreleme
Bitkilerin iyi gelişmesi beslenmesine bağlıdır. Toprakta bulunan besin elementleri bitkinin gelişmesine yetecek miktarda ise bitki hızlı bir şekilde büyür ve gelişir. Ancak sürekli üretim yapılan topraklarda besin elementleri azalır. Azalan besin elementlerinin toprağa yeniden verilerek üretimin devam etmesi sağlanmalıdır. Sera gülcülüğünde de yapılacak gübreleme, bitkinin dikiminden başlayarak güllerin ekonomik ömrünü tamamlayıncaya kadar çok önemlidir.
Seralarda gül fidanlarının ilk dikimlerinde bol miktarda iyi yanmış çiftlik gübresi kullanılmalıdır. Çiftlik gübresi ileriki yıllarda verimliliğin sürekliliğini ve toprağın su tutma kapasitesini arttıracaktır. Çiftlik gübresi yanında dekar başına 25 kg triple süper fosfat taban gübresi olarak kullanılmalıdır. Seraların ilk kurulmasında kullanılacak gübrelerin hangisi olduğunu anlamak amacıyla toprak analizi yaptırmak uygun olur.
Gül yetiştiriciliğinde bitki besin elementlerinin toprakta az ya da çok olması ürün kalitesini önemli ölçüde etkiler. Gül serasında toprakta bulunan besin elementlerinin birbirlerine oranı önemlidir. Sera topraklarında 40 – 60 ppm nitrat, 5 – 10 ppm fosfor ve 25 – 50 ppm arasında potasyum bulunmalıdır. Toprağın pH’ı da 6,5 olmalıdır.
Güllerde görülen besin maddesi noksanlığı şunlardır:
Azot noksanlığında: Bitki gelişiminde yavaşlama, sürgünlerde şekil bozukluğu ve sürgün sayısında azalma, yapraklarda küçülme, alt yapraklarda renk açılması, yaprak dökülmeleri görülmektedir.
Fosfor noksanlığında: Bitki gelişiminde yavaşlama, yaşlı yaprakların renk değiştirmesi, yaprakların sararmadan dökülmesi ile karşılaşılmaktadır.
Potasyum noksanlığında: Yaşlı yapraklarda uç ve kenarların noktalı sararmaları ve bunların yaprak iç tarafına doğru ilerlemesi, sararmaların kahverengileşerek ilerlemesi,yaprakların aşağı doğru kıvrılıp dökülmesi, sürgünlerin zayıf gelişmesi ve sürgün gözlerinde gelişimin durması görülmektedir.
Kalsiyum noksanlığında: Genç yapraklarda ve sürgün uçlarında şekil bozuklukları ve kurumalar görülür. Gül bitkisinde bodurlaşma, dal ve sürgünlerde sertleşme görülür. Genç yaprak kenarlarında kuruma ve kanca şeklinde sararmalar görülmektedir.
Demir noksanlığında: Yaprakların damar araları sararır. İleri aşamada sararma yaprakların tümünü sarar.
Magnezyum noksanlığında: Yaprakların damar araları sararır. Yaprak kenarları yukarı ve aşağı doğru kıvrılır.
Gülcülükte kimyasal gübreler granül hâlde veya suda eritilmiş olarak sulama suyuyla birlikte verilebilir. Sera gülcülüğünde, suda eritilmiş gübreleme yapmak oldukça yaygındır.Sera gülcülüğünde yapraktan gübreleme de uygulanır.
Kullanım Alanlarına Göre Gül Çeşitleri
Dış mekânlarda kullanılanlar
Büyük çiçekli çit gülleri: İlk ekildikleri yıl dâhil soğuk aylara kadar sürekli bol çiçek açar. Geniş hacim yaparlar, çok güzel formlanırlar ve çoğu zaman tek çiçeklidirler.Sadedirler ve çok uzun ömürlüdürler. 60 -110 cm boy yaparlar.Küçük çiçekli çit gülleri: Salkımlı çiçekleriyle yukarıdaki türden ayırt edilir. Bir sap üzerinde birden çok küçük veya orta boylu çiçek bulunur. Bu özellik çok dekoratif bir bitki olmalarını sağlar. Yıl boyu çiçeklenirler, bol bol ve rustik çiçek açarlar. Boyu 60 – 100 cm ulaşır.
Büyük çiçekli tırmanıcı güller: Tırmanıcı güllerdir, sürekli çiçek açarlar, genellikle ekildikten sonra 2. yıla kadar çiçek açmazlar. Çiçekleri çit güllerinin çiçeklerine benzer.Dayanıklıdırlar, bol çiçek açarlar ve geniş alanlara yayılırlar.
Küçük çiçekli tırmanıcı güller: Aşırı derecede dayanıklıdırlar ve geniş alanlara yayılırlar. Çiçeklerinin salkım hâlinde olmasından ve bol olmasından dolayı göz kamaştırıcı bir görünüm arz ederler. Sürekli çiçek açarlar.
Peyzaj gülleri: Boyları varyetelerine göre değişmekle birlikte sürekli çiçek açarlar,çok dayanıklıdırlar, sadedirler ve bol çiçek açarlar. Varyetelerine göre geniş, orta ve küçük çiçekli olabilirler. Geniş alanları kapatmakta, çit bitkisi olarak ve bir alanı ayırmak için kullanılabilirler.
Baston güller: Dikenlerinden arındırılmış bir bastonsu gövde üzerinde istenilen yükseklikten aşılama yapılarak elde edilir. Aşılanan güller büyük tek çiçekli veya salkım çiçekli olabilirler.
Sarılıcı güller: Bahçe düzenlemelerinde sıkça kullanılan güllerdir. Pergolalarda,sütunlarda, yaşlı ağaçların gövdelerine sardırmada etkili olurlar. Göz alıcı renkleri vardır ve hızlı gelişirler. Küçük ve bol sayıda açanları olduğu gibi, iri açanları da mevcuttur.
İç mekânlarda kullanılanlar
Minyatür güller: Minyatür güller adeta bonzai gibi türünün kusursuz ama minik bir modelidir. Bitki boyu 30-40 cm’ yi geçmez. Çiçekleri para büyüklüğündedir. Bahçede olduğu kadar saksı bitkisi olarak rahatlıkla yetiştirilebilir. Küçük çiçekli bazı türler gerçek minyatür olmamakla beraber bu kategoriye sokulabilir. Bunlar daha uzun boylu ve irice yapraklıdırlar.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Hastalık ve Zararlılar
Seralarda gül yetiştirilirken en önemli kültürel çalışmaların arasında hastalık ve zararlılarına karşı mücadele gelmektedir. Önem sırasına göre güllerdeki hastalık ve zararlar şu şekilde sıralanabilir.
Kırmızı örümcek (Tetranicus spp.)
Afitler
Thripsler
Koşniller
Prodenya (Prodenia litura
Nematodlar
Gül küllemesi (Sphaerotheca pannosa var.rosae)
Karaleke (Diplocarbon rosae
Gül mildiyösü (Peronospara sparsa
Gül pası (Phragmodium mucronatum)
Kurşuni küf (Botrytis cinerea pers
Siyah küf (Chalariopsis thislavicides)
Solgunluk hastalığı (Verticillium spp)
Virüs hastalıkları
HASAT, DEPOLAMA VE PAZARA HAZIRLIK
Hasat
Gül yetiştiriciliğinde son aşama çiçek kesimi ve pazara hazırlamadır. Gül bitkisi
üzerindeki çiçeklerin hangi noktadan kesileceği ve kesilme zamanı çok önemlidir.
Gül çalılarında dallar her zaman aynı gelişmeyi göstermez. Bu nedenle dalların
durumuna bakılarak gül kesimi yapılmalıdır.
Buna göre;
İnce bir dal üzerinde ince bir sürgün meydana gelmişse, çiçek sapının dala
birleştiği yerden 1-2 cm alttan kesim yapılmalıdır.
Kalın bir dal üzerinden ince bir sürgün çıkmışsa sürgünün dala birleştiği yerin
hemen üzerinden kesim yapılmalıdır.
Uzun saplı bir gonca aynı çaptaki bir daldan çıkıyorsa iki dalın birleştiği yerden
itibaren birkaç beş yaprakçıklı yaprak bırakarak kesim yapılmalıdır.
Güllerde kesim zamanı da çok önemlidir. Güllerin pazara hazırlanması, taşınması ve
depolanması güllerin vazo ömrünü uzatır. Bu nedenle güllerin toplanma saati bile önemlidir.
Sera güllerinde kesim zamanı çanak yaprakların durumuna bakılarak yapılabilir.
Çanak yapraklar dışarıya doğru kıvrılmaya başladığında kesim zamanı gelmiş demektir. Gül
kesim zamanı taç yapraklara bakılarak da yapılabilir. Taç yaprakların en dışta kalan iki
yaprağın açılmaya başlaması kesim zamanını belirler.
Güllerin kesim zamanı geldiğinde sera içi sıcaklık 2- 3 derece düşürülmelidir. Güller
öğleden sonra kesilmelidir. Bu şekilde vazo ömrü uzatılabilir.
Tasnif
Sera gülcülüğünde uygun saatte ve doğru noktadan kesilen güllerin pazara ve tüketiciye ulaşmadan önce bir takım işlemlerden geçmesi gerekmektedir.Serada kesilen güller hemen, içi su dolu, derinliği 20 cm olan, geniş ağızlı, plastik veya galvanizli saçtan yapılmış kovalara konur. Dinlendirme, oda sıcaklığı veya soğuk hava depolarında 3 – 12 saat arasında olur.
Güllerin dinlenme süresinde içine konuldukları çözeltinin bakteri öldürücü, zayıf asit ve şeker içermesi gerekmektedir. Kullanılacak su ise saf su veya yağmur suyu olmalıdır.Çeşme suyunda koruyucu maddelerin etkinliği azalır. Su içine konulan koruyucu maddelerbakterilerin üremesini önlerken aynı zamanda bitki saplarındaki iletim borularını açarak bitkinin su emmesini de kolaylaştırır.
Pazara Hazırlama
Dinlendirilmiş goncalar pazara hazırlamak için boylama odalarına getirilir. Boylama,düzgün, uzun ve çalışma yüksekliği 100-120 cm olan ahşap masalarda yapılır. Masa genişliği 80 cm ’den dar olmamalıdır. Masa üzerinin yağlı boya ile renklendirilmesi boylamayı kolaylaştırır. Boylama genellikle elle yapılır. Ancak büyük işletmelerde iş gücü ve zamandan kazanmak amacıyla makinelerde kullanılır.
Belirli sap uzunluğu ve aynı gelişme döneminde olan goncalar 20’si bir arada olacak şekilde demetlenir. Bir demetteki gonca sayısı ülkelere göre değişir. Bir demetteki goncaların benzer gelişmişlikte, düz saplı, benzer renkli, yaprakları ve goncaları düzgün olmalıdır. Ayrıca sap üzerinde o çeşide özgü sayıda gonca bulunmalıdır.Demetler dip kısımlardan 10 cm yukarıdan, baş kısımdan ise gonca boynunun 5 cm altından iple bağlanmalıdır. Boylanmış uygun sayıda gonca içeren demetler dip kısmından makas ya da makinelerle düzgün olarak kesilmelidir.
Demetler ya tek olarak, ya da bir kaçı bir arada parşömen kâğıtlarına veya çok ince plastik ile sarılarak paketlenir. Bu hâldeki demetler karton kutular içine yerleştirilir. Karton kutuların boyutları 100 x 50 x 30 cm olmalıdır. Ülkemizde karton kutu dışında sepet ve sandıklarda kullanılmalıdır.
Demetlenmiş güller içine koruyucu kılıf serilmiş kutulara yerleştirilirse havanın olumsuz etkilerinden korunabilir. Paketleme serin odada yapılmalıdır.
Depolama
Kesim yapılan gül goncaları hemen pazarlanmayacaksa depolarda saklanabilir.
Saklama kısa süreli olacaksa güller ılık suya konarak 4 – 5 °C hava sıcaklığındaki ortamda
bekletilebilir.
Güller uzun süreli depolanacaksa hava sıcaklığı -1 °C ile1 °C arasında olmalıdır.
Güller su içine konmamalıdır. Nem ve hava geçirmez kaplarda saklanmalıdır.
Güller depodan çıkarılıp satışa gönderilecek ise sapların ucu biraz kesilerek 27 °C – 30 °C’ deki sıcak suya batırılmalıdır. Bu işlem esnasında ortamın sıcaklığı 4 – 5 °C olmalıdır.
KAYNAKLAR
hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/…/gul_yetistiriciligi.pdf
http://isparta.gov.tr/isparta.aspx?rid=39