İlk olarak 1992 yılında Kuzey İtalya’da keşfedilen ve bitkilerdeki sıvıyı yok ederek kurumasına sebep olan PSA hastalığının ancak birkaç vaka ile 15 yıldır fazla bir zarara yol açmadan seyrek bir şekilde görülürken, 2007-2008 yılında hastalığın yayılmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Turan Karadeniz, PSA bakterisinin sürekli kontrollere rağmen kivi üreticisi Yeni Zelanda, İtalya, Japonya, Güney Kore ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde zarar vermeye devam ettiğini, özellikle İtalya’nın Lazio bölgesi ile Yeni Zelanda’nın altın çeşit (sarı) kivi bahçelerini elden çıkardığını, Avrupa ve Akdeniz Bitki Koruma Teşkilatı (EPPO) Sekreterliği’nin uyarı listesine PSA’yı da eklediğini kaydetti. Karadeniz, “PSA, Yeni Zelanda kivi endüstrisine ciddi oranda zarar vermeye başladı. Bu bakteri, Kasım 2010 başlarında Yeni Zelanda’nın Te Puke bahçesinde görüldü. PSA bakterisi, altın kivi çeşitlerini ciddi bir şekilde etkiledi. Yeni Zelanda’da PSA üçte iki oranında altın kivi ihracat hacmini düşürdü. Yetkililer 2011 yılında
Kivide PSA Alarmı
ORDU (İHA) – Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, son yıllarda başta İtalya olmak üzere kivi üreten ülkelerde Pseudomonas Syringae Actinidiae (PSA) adı verilen bir bakteri hastalığı yaşandığını belirterek, “Türkiye, İtalya’dan kivi meyvesi ve fidanı ithalatını derhal durdurmalıdır” dedi.
862 milyon dolarlık bir ihracat miktarında azalma olduğunu ve bunun yüzde 18’lik bir düşüşe karşılık geldiğini bildiriyorlar. Bu oranın 2013 yılı Mart ayı sonunda yüzde 25’lik bir düşüşe ulaşacağı ifade ediliyor. En iyi senaryoya göre, 2013 yılında ihracatın yaklaşık 1 milyar dolar seviyesinde azalacağı öngörülüyor” diye konuştu.
Türkiye’nin kivi meyve ve fidan açığını karşılamak için İtalya’dan her yıl önemli bir miktarda ithalat yaptığını hatırlatan Karadeniz, “İspanya ve Portekiz, İtalya’dan kivi fidanı ithalatını durdurdu. PSA bakterisi kivinin bitki yaprak, sürgün, fidan ve meyveleri ile taşınabilir. Bu sebeple İtalya’dan kivi meyve ve fidan ithalatı acilen durdurulmalıdır. Bunun yerine ihtiyaçların yerli fidan üretimi ile karşılanması daha doğrudur” uyarısında bulundu.