Kovandan Sofraya İzlenebilir Arı Ürünleri

0
889
bal-Bal

Bal ve diğer arı ürünleri, bilinen en doğal ve sağlıklı ürünler olup, insanoğlunun var oluşundan bu yana tüketilmektedir. Eşşiz lezzeti ile bal başta olmak üzere polen, propolis ve arı sütü ticari değer bulan en önemli ürünler olup, Eski Mısırlılar ve Sümerlere kadar uzanan tarih boyunca çeşitli hastalıklara karşı bir çare olarak görülerek sağlık ve beslenme amaçları ile kullanılmıştır.

Bu ürünler üzerinde günümüze değin yapılmış binlerce bilimsel araştırma bu değeri ortaya koyarken, süregelen çalışmalar sağlık üzerinde etkilerini daha iyi anlayabilmemiz için yeni bilgiler sunarak aydınlanmamızı sağlamaktadır. Bal, polen, propolis ve arı sütünün zengin içeriğinin gün ışığına çıkarılması ile bu mucizevi ürünlerin sağlık etkileri üzerine yoğunlaşılmış ve bugün insanlar için doğallığın simgesi haline gelen bu ürünlerin değeri ortaya çıkmıştır.

İnsanoğlunun var olmasından çok önce bal yaptığı bilinen arıların on binlerce yıl öncesi başlayan hikayesi, ağaç kovukları ve kaya oyuklarından, toprak ve kilden yapılmış kaplara ve günümüzün kovanlarına doğru gelişmiştir. Tarihi kayıtlara göre eski Mısır’da başlamış olan arı yetiştiriciliği, Mezopotamya, Anadolu ve Avrupa medeniyetlerinin gelişiminde önemli yer tutmuştur. Arıcılığın Anadolu’nun en eski ve en yaygın üretim etkinliği olduğu bilinmektedir ve bal arısı Ülkemizin kıymetli öz varlıklarından biridir. Ülkemiz Dünyanın arı gen merkezlerinden biri sayılmaktadır ve yaklaşık 5,5 milyon koloni varlığı ile Dünyada ilk beş ülke arasında yer almaktadır. Yurdumuzda en önemli ticari değer taşıyan arı ürünü olarak bal öne çıkmaktadır ve kalitesi, aroma ve lezzeti ile benzersizdir.

Ancak Ülkemiz sahip olduğu mevcut arıcılık potansiyelinden yeteri kadar faydalanamamaktadır. Ülkemiz arıcılığının en önemli sorunlarından biri, bal veriminin ve bal dışında diğer arı ürünlerinin üretiminin istenen seviyede olmamasıdır. Ayrıca bal arılarının bitkisel üretimde tozlaşmanın sağlanması amacıyla kullanılmaları da yaygın değildir. Oysa Ülkemizin yüzölçümü, topoğrafik yapısı, iklim, bitki örtüsü ve çok uzun yıllara dayanan arıcılık geleneği de dikkate alındığında, arıcılığımızın çok daha yüksek gelişim göstermesi ve doğal olarak sadece bal değil, tüm arı ürünlerinin hem Ülkemiz pazarında yer alması hem de bu ürünlerin Dünya pazarlarında ticari değeri yüksek markalar olarak kendilerine yer bulması beklenilmektedir. Ayrıca arıcılık uygulamalarında veterinerlik ilaçlarının kullanımı ile arı ürünlerinde gözlenebilen kalıntı sorunları ve özellikle balda kasıtlı olarak yapılan aldatmalar sonucu ortaya çıkan gıda güvenliği problemi bu ürünlerimizin değerine zarar verebilmektedir. Oysa günümüzün gıda güvenliği anlayışı diğer gıda ürünlerinde olduğu gibi bu ürünler için de KOVANDAN SOFRAYA kadar geçen her kademeyi kapsamaktadır. Kuşkusuz birincil üretimi temsil eden arıcılık uygulamaları ürünlerin sağlıklı ve güvenilir oluşunu doğrudan etkilemektedir.

Bal arısının Yeni Dünyanın keşfine kadar sadece Avrupa, Afrika ve Asya’da olduğu ve arıcılığın 1500’lü yıllardan sonra bu yeni ülkelerde başladığı dikkate alındığında, geleneksel olarak onbinlerce yıl arıcılığın yaygın olduğu coğrafyamızda arı ürünlerinin bugün modern teknikler ile sağlıklı, güvenilir ve tüm arı ürünlerini içerecek bir çeşitlilikte üretilmiş olması ve Dünya pazarında lider olması beklentisi son derece açıktır.

Bu kongrede, birincil üretimden başlayarak KOVANDAN SOFRAYA arı hastalıkları, mücadele yöntemleri, arıcılık uygulamalarında kullanılan teknikler, yeni modern teknolojiler ile sağlıklı, güvenli ve aynı zamanda çeşit zenginliğinde arı ürünleri hedefine nasıl erişilebileceğinin, sektörün tüm paydaşlarının katkıları ile tartışılabileceği bir bilimsel ortam sunulması hedeflenmektedir.

haber46

Bir Cevap Yazın