Bilimsel adı Rhynchophorus ferrugineus olan Palmiye kırmızıböceği, Kınkanatlılar (Coleoptera) takımının Dryophthoridae familyasında yer alır. Asya, Afrika, Avrupa, Amerika ve Avustralya kıtalarında geniş alanlarda yayılış gösteren bir böcek türüdür. Nil Vadisi, Palmiye kırmızıböceği’nin çok yoğun olarak bulunduğu bir alan olup, bu bölgede üretilen bitkilerle bir çok ülkeye dağılmaktadır.
Türkiye’ye topraklı bitki girişine izin verilmesi sonucunda ithal edilen palmiye ağaçlarıyla ülkemize de 2005 yılında Mersin İlinden bulaşmış ve arada geçen süre içinde özellikle güney ve batı bölgelerimizde hızla yayılmıştır.
Bu türün beslenerek zarar yaptığı bitkiler genel olarak Arecaceae familyasına bağlı bitkiler olup, bu bitkiler Arenga, Borassus, Cocos, Elaeis, Metroxylon, Phoenix ve Washingtonia cinslerinde yer almaktadır. Özellikle Phoenix (föniks) ve Washingtonia (palmiye) cinslerine bağlı bitkilerdeki zarar dikkat çekmektedir.
Palmiye kırmızıböceği’nin Türkiye’de hızla yayılması ve zararını arttırması nedeniyle ülkemize girişinden yedi yıl sonra T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanarak, 18 Aralık 2012 tarih ve 28501 sayılı resmi gazetede “Palmiye Kırmızı Böceği İle Mücadele Hakkında Yönetmelik” adıyla bir yönetmelik yayınlanmış ve yapılması gerekenlerin çerçevesi çizilmiştir.
Bu yönetmelikte Palmiye kırmızıböceği’ne duyarlı bitkiler arasında: Areca catechu, Arenga pinnata, Arecastrum romanzoffianum, Agave americana (Agav), Borassus flabellifer, Brahea armata, Butia capitata, Calamus merillii, Caryota maxim, Caryota cumingii, Chamaerops humilis, Cocos nucifera, Corypha gebanga, Corypha elata, Elaeis guineensis, Howea forsteriana, Livistona australis, Livistona decipiens, Metroxylon sagu, Oreodoxa regia, Phoenix canariensis, Phoenix dactylifera, Phoenix theophrasti, Phoenix sylvestris (föniks türleri), Sabal umbraculifera, Trachycarpus fortunei, Jubea chilnsis ve Washingtonia (palmiye türleri)’ne yer verilmektedir (Anonim, 2012).
Palmiye kırmızıböceği’nin önemi, yukarıda belirtilen cinslere bağlı bitkilerde bitkinin ölümüyle sonuçlanan yıkıcı zararlar oluşturmasından ve bulaştığı ülkelerde yayılmacı bir karakter göstermesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’ye 2005 yılında bulaştıktan sonra ülke içinde yayılmasını sürdürmüştür. Palmiye kırmızıböceği’nin yayılma hızı yüksek olup, 3-5 günlük süre içinde 7 km kadar uzağa ulaşabildiği bildirilmektedir.
Palmiye kırmızıböceği, bitki dokusu içinde gelişerek zarar oluşturan bir türdür (Anonim, 2017b). Dişi bireyler gövde ya da yaprak sapında açılan yaralardan ya da diğer böceklerin açtıkları yaralardan yararlanarak, bu noktalara 300 kadar yumurta bırakmaktadır. Bırakılan yumurtalardan çıkan larvalar ve onlardan oluşan pupalar doku içinde gelişimini tamamlamakta ve ardından da ergin olarak bitkiyi terk etmekte ve yeni bitkilere saldırmaktadır. Bu dönem sıcaklık ve diğer koşullara bağlı olarak 70-90 gün arasında sürmekte, sonbaharda hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte gelişme hızı yavaşladığı için süre daha da uzamaktadır.
Özellikle yaprakların kesim yerlerinde meydana gelen yaralanmalar, yeni bulaşmalar için giriş kapısı oluşturacağından budamaların sık ve böcek uçuşunun yoğun olduğu sıcak aylarda yapılmaması, budama sırasında yaprak sapının gövdeye bağlandığı noktadan kesilirken budak bırakılmaması, budama artıklarının imha edilmesi zararlının yönetimi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca ağaçların dip sürgünleri de temizlenmelidir. Bu önlemlere uygulama sırasında ne yazık ki yeterince dikkat edilmediği gözlenmektedir. Bahçe sahipleri, site yöneticileri ya da belediyelerin ilgili birimlerince gerçekleştirilen budamalar, bitki gelişim ve yapraklanma hızının en yüksek olduğu mayıs-eylül aylarında en az 2-3 kez tekrarlanarak yapılmaktadır. Budanan noktalardan çevreye yayılan bitki kokusunu algılayan Palmiye kırmızıböceği erginleri, bazen kilometrelerce uzaktan bu bitkileri algılayarak gelmekte ve bitkilere bulaşmaları gerçekleşmektedir.
Palmiye kırmızıböceği’nin bitkide oluşturduğu zarar belirtileri böceğin doku içinde bulunması nedeniyle başlangıçta dikkati çekmemektedir. Bulaşmanın ve zararın yoğunluğuna bağlı olarak zaman içinde özellikle tepe yapraklar dikliğini yitirerek bir şemsiye gibi aşağıya sarkmakta ve bir süre sonra da ağaç tamamen kurumaktadır. Bu ağaçlar sağlıklı olan diğer ağaçlara bulaşmalar için kaynak durumuna gelmekte ve Palmiye kırmızıböceği bu şekilde bulaştığı yöredeki yaygınlığını ve zararını hızla arttırmaktadır.
Palmiye kırmızıböceği’nin bulaşma kaynağı durumuna gelen ve kolayca devrilerek tehlike yaratma olasılığı taşıyan bu ağaçların kısa süre içinde kesilerek ortamdan uzaklaştırılması ve hazırlanan çukurlara derin şekilde gömülerek, doku içindeki böceklerin yeniden başka bitkilere bulaşması önlenmelidir. Bu nitelikteki ağaçların gelişigüzel bırakılmaması ve atılmaması konusunda kişilere, site yöneticilerine ve belediyelere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Palmiye kırmızıböceği’nin, böceklerden, nematotlardan, bakteri, fungus ve viruslardan oluşan doğal düşmanları bilinse de, ergin öncesi dönemleri doku içinde gelişimini sürdürdüğü için çoğunlukla etkili olamamakta ya da düşük düzeyde etki göstermektedirler. Bu nedenle biyolojik savaşın başarı oranı yüksek değildir.
Palmiye kırmızıböceği’nin tercih ettiği bitkilerin yeni tesislerin oluşturulmasındaki dikimlerde, zararlının özellikle mayıs-eylül ayları arasında yayıldığı süreçte kullanılmamasında yarar vardır. Son yıllarda bu zararlı tür hızla yayılmakta, buna rağmen başta palmiye ve föniks olmak üzere konukçu bitki dikimleri kent ve site içlerinde giderek yaygınlaşmaktadır. Site ve belediyelerin peyzajla ilgili birimlerinde görev alan peyzaj mimarları, ziraat mühendisleri ve orman mühendislerinin bu konuyu dikkatle incelemesinde ve hiç olmazsa Palmiye kırmızıböceği yangını sönünceye kadar yukarıda belirtilen konukçu bitkileri peyzaj planlarına dahil etmemesinde yarar bulunmaktadır. Ayrıca dikimlerde kullanılacak fidanların da zararlıyla bulaşık olmayan sağlıklı fidanlar olmasına önem verilmelidir. Zararlının ülkede ve bölgede kısa sürede hızla yayılmasında ne yazık ki bu konuya yeterince özen göstermemenin etkili olduğu düşünülmektedir.
Palmiye kırmızıböceği’nin etkisini azaltmak, izlemek ve erginlerini yakalamak için feromon tuzaklar kullanılmaktadır. Bu tuzaklar erginlerin toplanmasını sağlayan feromonlar içermektedir. Bu kokuyu algılayan erginlerin tuzaklara yönelerek tuzaktaki toplama kabında toplanmaları mümkün olmaktadır. Tarım kuruluşları ve belediyeler gibi kuruluşlardan sağlanacak tuzakların konukçu bitkilerin olduğu alanlarda kurulmasında ve sayısının arttırılmasında yarar olduğu düşünülmektedir.
Palmiye kırmızıböceği’ne karşı uygulanabilecek son yöntem ise insektisit kullanımıdır. Yukarıdaki önlemler gerekli şekilde alınarak, çok pahalı ve zararlının özelliği nedeniyle uygulanması zor bir yöntem olan insektisit kullanımından kaçınılmalıdır. Türkiye’de halen ruhsatlı bir etkili madde bulunmakta olup, şiddetli bir zehir olan bu etkili maddenin ancak uzmanlarına danışılarak kullanımına karar verilmesi, uygulama sırasında ve sonrasında gerek uygulayıcılar, gerekse o ortamda bulunanlar için her türlü koruyucu önlemin alınması gereklidir.
Yukarıda da görüldüğü gibi yayılmacı özellik gösteren bu böcek türüne karşı alınması gereken önlemler, diğer pek çok böcek türünden farklılık göstermekte ve ne yazık ki bu durumun iyi bilinmemesi nedeniyle sorun tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle kentsel peyzaj çalışmalarında önem taşıyan bitkiler açısından yukarıda belirtilen önlemlerin alınması sorunu kısa sürede çözmese de, böceğin yayılma hızını yavaşlatacak ve daha etkili önlemlerin geniş ölçekte alınmasını mümkün kılacaktır.
Yarın diğer bitki gruplarında tehlikeli nitelikte başka böcek, akar, nematot, hastalık vb. sorunlarla karşılaşmamak için, Palmiye kırmızıböceği ile yaşanmakta olan bu durumdan tüm kesimlerin gerekli dersleri çıkararak, bu konudaki yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasında büyük yarar olduğu düşünülmektedir.