Çaykur (tamamı devlete ait bir kurumdur) Rize’de organik çay üretmeye başladı. Şimdilerde Çaykur’un toplam üretiminin yaklaşık yirmide biri organik çay özelliğini taşıyor. Çay ekim alanlarının tamamını organik çay üretim alanı haline getirme çalışmasını sürdürüyor. Bunun sonucu olarak sadece çaylar organik olmayacak, Rize tarım alanları bütünüyle organik tarım alanına dönüşecek.
Çay bitkisi Rize halkının ana geçim kaynağı. 1984’ten bu yana Çaykur ve çok sayıda yerli ve yabancı firmalar da çay yaprağını işlemeye başladı.
Geçen yıl Çaykur ve özel firmalar köylüden yaklaşık 1 milyon 200 bin ton yaş çay yaprağı satın aldı. Bu yapraklardan 220 bin ton kuru çay üretildi. Üretimin yarısını Çaykur gerçekleştirdi.
Rize çayı dünyada kâr gören tek çay. Dünyada çay yetiştirilen diğer yöreler sıcak ve nemli iklim şartlarına sahip olduğundan, çay yaprakları devamlı ilaçlanıyor. Bizim iklimde ilaçlamaya gerek yok. Bizim tek sorunumuz dönümde 60-70 kg. azot gübresi kullanılması.
Rize “organik” olacak
Çaykur, 4 yıldır azot gübresi yerine organik gübre kullanımını teşvik ediyor. Organik gübre kullanan ve diğer şartlara özen gösteren çay üreticileri organik sertifikası alıyor.
Organik tarım alanının genişletilmesini organik gübre temini engelliyor. Şimdilerde Çaykur ve Rize Ticaret ve Sanayi Odası yeni bir organik gübre tesisi kuruyor. Çaykur, organik tarıma geçme sözleşmesi yapan üreticilere dönüm başına parasal destek sağlıyor.
Bugüne kadar Hemşin ilçesi, Çayeli Senoz Vadisi, Pazar ilçesinin bir kısmı, Fındıklı Çağlayan vadisinin bir kısmı organik tarıma geçmiş durumda.
Çaykur’un “organik” çayları marketlerde satılıyor. Fiyatı normal çaya göre yaklaşık yüzde 50 daha yüksek.
Yağ, bal var altın kalmamış
Cuma günü Rize’de idim. Şekerbank Müdiresi Demet Kanberoğlu ile birlikte Kazım Karabekir Caddesi’nden Kuyumcular Sokağı’na girdik. Sağda solda sıra sıra kuyumcu dükkanları var.
Dükkanların sadece içi değil, önü de kalabalık. Müşterilerin hemen tamamı kadınlar. Müşterisi az bir dükkan arıyorum. Kuyumcuya durumu soracağım… Baktım ki müşterisi az dükkan bulmak zor… “Pardon, pardon… Pardon, teyze hanım, müsaade et bacım…” diyerek tezgaha yaklaştım. “Allah işinizi rast getirsin… Ne bu kalabalık?” diye sual eyledim. “Hocam halkımız altın istiyor… Çeyrek ve Cumhuriyet kalmadı. İstanbul, Cumhuriyet’e tane başı 50 TL fark istiyor. Biz o kadar fark ödesek burada kaça satarız? Halka şimdi 22 ayar bilezik ve gram altın satıyoruz” dediler. Altının gramı geçen cuma Rize’de 85 TL’den satılıyordu.
Beton yeşili örttü
Kadınlar Pazarı’na gittik. Az sayıda kadın kendi yaptıkları inek yağını, koleti peynirini ve ürettikleri anzer balını satmaya getirmişti. Kilosu 16 TL’ye inek yağı, kilosu 12 TL’ye koleti peyniri, kilosu 6 TL’ye kuru fasulye, kilosu 1 TL’ye mısır unu satın aldım. Bal alamadım. Çünkü uçağa diğer sıvı maddeler gibi balı da kabul etmiyorlardı.
Rize’de göğe yükselen çirkin mi çirkin beton binaların arasında kalan toprak parçaları yemyeşildi ve de her şeye rağmen Rize güzeldi… Havalar henüz ısınmamış. Buz gibi ama tertemiz bir hava vardı.
haber365