Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de sera üretiminin gelişimini sürdürdüğünü bildirdi.
Bayraktar, “6 milyon tona yakın sebze, 333 bin ton meyve, 1,14 milyar adet süs bitkisi örtü altında üretiliyor. 28,5 milyon ton sebzenin beşte birinden fazlası, 19,4 milyon ton meyvenin yüzde 1,7’si örtü altından sağlanıyor.” dedi.
Türkiye’de örtü altı yetiştiriciliğinin 1940’lı yıllarda Antalya’da kurulan seralarla başladığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
ANTALYA, MERSİN VE ADANA ÖNDE
“Seracılığımızın gelişimi 1960’lı yıllara kadar yavaş olmuş ancak 1960’lı yıllardan itibaren plastiğin örtü malzemesi olarak kullanılmaya başlanmasıyla hızlı bir gelişme dönemine girilmiştir.1960 yılında 10 bin 30 dekar alanda örtü altı yetiştiriciliği yapılırken, 2008 yılında 542 bin 158 dekara ulaştı. 2013 yılında ise süs bitkilerinin de dahil edilmesiyle sera alanı, 615 bin 124 dekara yükseldi.Toplam örtü altı yetiştiriciliği yapılan alanın yüzde 13,1’inde cam sera, yüzde 45,3’ünde plastik sera, yüzde 25,6’sında alçak tünel, yüzde 15,9’unda ise yüksek tünel bulunuyor. Örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada yer alan ilimiz Antalya. Bu ilimizi Mersin ve Adana illerimiz izliyor.
DOMATES VE SALATALIK LİDER
2013 yılında 28 milyon 448 bin 218 ton olan sebze üretiminin yüzde 20,88’i, beşte birinden fazlası olan 5 milyon 940 bin 751 tonu; 19 milyon 419 bin 256 ton meyvenin yüzde 1,72’si olan 333 bin 176 tonu serada üretiliyor. 1 milyar 140 milyon 812 bin 426 adet süs bitkisi üretimi seralarda yapılıyor. Örtü altında üretilen sebzenin yüzde 53,9’unu domates, yüzde 16,9’unu hıyar, yüzde 10,8’ini karpuz, yüzde 6,5’ini sivri biber, yüzde 4,2’sini ise patlıcan oluşturuyor. Örtü altında yetiştiriciliği yapılan meyveler içinde çilek, muz, üzüm, kayısı ve şeftali (nektarin) bulunuyor. Serada üretilen meyvenin yüzde 51,6’sını muz, yüzde 48’ini çilek oluşturuyor.”
SERACILIKTA SORUNLAR
Örtü altı yetiştiriciliği yapan üreticilerin sorunları bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“İşletmelerin küçüklüğü, pazarlama sorunları, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımında karşılaşılan genel sorunlar, örtü altı yetiştiriciliğinin de temel sorunlarıdır.
Türkiye’de seralar, işletme yapısı ve sera büyüklüğü yönünden küçük işletmelerdir. Küçük işletmelerin yaygınlığı, sermaye yetersizliğini beraberinde getirmekte, üretici serasına gereken yatırımı yapamamakta ve modern teknolojilerin kullanımı da buna bağlı olarak sınırlı kalmaktadır. Kontrollü örtü altı üretim alanlarında Ziraat Bankası ve Tarım Kredi kooperatiflerince düşük faizli işletme ve yatırım kredisi kullandırılsa da işletmelerin yenilenmesinde ve modernizasyonunda arzu edilen seviyeye gelinememiştir.”
MEVCUT SERALAR MODERN SERALARA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
Bayraktar, mevcut seraların modern seralara dönüştürülmesinin sağlanması gerektiğini bildirdi. Örtü altı yetiştiriciliğinde maliyeti etkileyen en önemli faktörlerden birinin elektrik giderleri olduğunu belirten Şemsi Bayraktar, “Seralar, ülke insanının beslenmesini sağlayan, istihdam yaratan, sanayiye hammadde temin eden, tarımsal amaçlı üretim faaliyetlerinin yapıldığı işletmelerdir. Maliyetlerin düşürülerek işletmelerin rekabet gücünün artırılabilmesi bakımından seralar, elektrik tarifesinde ticarethane kapsamından çıkarılmalı, daha uygun fiyatla elektrik alması sağlanmalıdır.” dedi.
GÜBRE, ÖRTÜ MALZEMESİ İLE MAZOTTA KDV ORANLARI İNDİRİLMELİ
Elektriğin yanı sıra gübre, örtü malzemesi ile mazotta uygulanmakta olan KDV oranlarının indirilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Üretimin sürdürülebilir kılınması, teknolojik yeniliklerin işletmelere aktarılması, mevcut seraların modernizasyonunun sağlanması, kısaca üreticilerimizin işletmelerine gereken yatırımı yapabilmeleri, yeterli gelir elde etmeleriyle mümkündür. Türkiye örtü altı yetiştiriciliği, iklim koşulları, mevcut pazarlara olan yakınlığımız, jeotermal enerji potansiyelimiz gibi önemli imkanlara sahiptir. Bu imkanların eğitim, yayım ve denetim faaliyetleriyle desteklenmesi gerekir. Gıda güvenliği ve izlenebilirliğin sağlanmasına yönelik üretim sistemleri ve tarım teknolojileriyle entegrasyonunun artırılmasıyla sahip olduğumuz potansiyel daha etkin bir şekilde değerlendirilebilecektir. Ülkemiz ve üreticilerimize olan katkısı daha da artırılabilecektir.”
kaynak:CİHAN