Ekonomik Önemi Anavatanı ve Yayılma Alanları
Şimdiye kadar Liliaceae familyası içinde gösterilen bu sebze yeni kayıtlarda Amaryllidaceae familyasında yer almaktadır.
Soğan, ülkemiz insanının beslenmesinde son derece büyük önem taşıyan hemen her yemeğimize lezzet katan, ekonomik önemi son derece yüksek olan sebzelerimizden birisidir. DİE verilerine göre 1996 yılında ülkemizde 98.000 ha alanda 1.900.000 ton kuru soğan üretilmiştir (Anonymous, 1996). Aynı yılda üretilen taze soğan miktarı ise 230.000 tondur. Sadece bu değerler dahi soğanın ülke ekonomisindeki yerini anlatmaya yeterlidir.
Ülkemizin hemen her tarafında soğan yetiştirilmekle birlikte üretim Trakya Bölgesi ile Balıkesir, Bursa, Bandırma, Amasya, Çorum, Tokat, Kastamonu, Hatay ve Denizli illerinde yoğunlaşmıştır.
Soğan bir Batı Asya bitkisidir (Hösslin ve ark. 1964; Oraman 1970; Bayraktar 1981). Yabanilerine Belucistan, Afganistan, Türkistan, İran ve Doğu Anadolu’da rastlanır. Bazı araştırıcılar soğanın Akdeniz ülkelerinden çıkarak dünyaya yayıldığını bildirmektedir. İnsanlar tarafından tüketiminin eski Mısırlılar zamanına kadar uzadığı tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Homer ve Heradot’ta soğandan eserlerinde bahsetmişlerdir (Dillingen 1956).
Soğan kuzeyde 50. enlem derecesine kadar yayılmıştır. Dünya üzerinde çok geniş bir alanda yetiştirilmesi yapılmaktadır.
Morfolojik Özellikleri
Kök
Kökler gövdeden tek tek çıkarlar, ender olarak dallanırlar. Bitki çok yoğun bir kök kütlesi meydana getirir. Köklerin yaklaşık % 75’i toprağın 20-25 cm derinliğinde gelişirler. Kökler nadiren 50 cm veya daha derine ulaşırlar. Etli kök yapısına sahiptirler. Toprağı havalandırma ve toprağa organik madde kazandırma bakımından faydalı olurlar. Soğan bitkisi soğan oluşturma döneminde ihtiyaç duyduğu büyük miktarlardaki besin maddelerinin alınımını bu kuvvetli kök yapısı ile gerçekleştirir. Kökler yanlara doğru fazla yayılmaz. Toprağa dar bir açı yaparak veya dik olarak girdikleri için soğanı sık olarak yetiştirmek mümkün olmaktadır.
Gövde
Soğanda gövde, köklerin çıktıkları nokta ile etli yaprakların çıktıkları noktaların arasında yer alır. Rozet şeklinde bir yapıdadır. Soğan büyüklüğüne bağlı olmaksızın bazı soğanlarda daha küçük bazılarında ise büyük ve belirgindir. Eski eserlerde soğan gövdesinin çiçeklenme esnasında meydana gelen çiçek demeti sapı olduğu belirtilmiş ise de gerçek gövde bu değildir. Gerçek gövde 1-4 mm kalınlığında, 6-12 mm genişliğinde, orta kısmı daha kalın bir düğmeye benzer. Soğan iriliği ile gövde üzerinde yer alan büyüme konisi sayısı arasında pozitif bir korelasyon vardır. Bir gövde üzerindeki sürgün ucu sayısı (çiçek demeti sayısı) 1 ile 8 arasında değişir. İri olduğu halde az sayıda çiçek demeti sapı meydana getiren varyetelerde vardır. Üretimde bu varyeteler tercih edilir.
Yaprak
Yapraklar gövdeden, ilk meydana geldikleri dönemde birbiri içine girmiş bir kın şeklinde gelişirler ve adeta bir boru oluştururlar. Önce dıştaki yapraklar daha sonra içteki yapraklar meydana gelir. En genç yaprak en içteki yapraktır. Başlangıçta iç içe yer alarak kın oluşturan yaprakların bu kısmı açık yeşil, beyaz veya mor renkli olup yapraklar boru şeklindeki bu kından itibaren gelişir. Çeşide ve çevre şartlarına bağlı olarak 20-30 cm’den başlayarak 50-60 cm’e kadar boy alabilirler. Başlangıçta ince ve narin yapılı olan boru veya yarım boru şeklindeki bu yapraklar dik olarak dururlar. Yaprak yaşlandıkça besin maddeleri deposu haline gelir, etli bir yapı kazanır. Yaprağı dik tutacak yeterli doku bulunmadığından yaprak hafif rüzgarlarda dahi katlanarak yere doğru sarkar.
Soğan yaprağı gri renkten başlayarak koyu yeşile kadar değişen bir renklilik gösterir. Soğan yaprağının rengi, üzerindeki mum tabakası ile ilgili olup, mum tabakası ince olan çeşitlerde yaprak rengi daha koyu yeşildir. Mum tabakası kalınlaştıkça yaprak rengi griye döner. Yaprak boyuna çizgili bir yapı gösterir. Yaprak rengi varyetelere göre önemli değişiklik gösterir. Mor renkli soğanlarda soğan ve yaprak kını mor olduğu halde yaprak ayaları yeşil renklidir.
Yapraklar tam büyüklüğünü aldıktan sonra, gövde rozetinin üstünde depo yaprakları halinde besin maddesi depolarlar ve bu dönemde her yaprağın taban kısmı gelişerek soğanı oluşturur. Bu yapraklar her sürgün ucunun etrafında ayrı ayrı gruplanırlar. Bu durum Şekil 3’de daha açık olarak görülmektedir.
Şekil 3’de de görüldüğü üzere depo yaprakların et kalınlığı soğanın dış kısmından içeriye gittikçe artar, her depo yaprağının arasında ince renksiz bir zar bulunur. Depo yaprakların dış kısımları bazı varyetelerde renkli, bazı varyetelerde ise renksizdir. Yazlık yerli soğan çeşitlerimizden Lakerda soğanı bu duruma güzel bir örnek oluşturur. Soğanlarda depo yapraklarında asimilasyon ürünü olarak nişasta değil şeker depolanır. Yerli çeşitlerimizde suda çözülür kuru madde oranı % 13-14’e kadar çıkmaktadır (Vural ve ark., 1978).
Soğanda dış kısımdaki depo yaprakları soğanı koruyacak şekilde gelişirler. Bu yapraklar parlak ve çok sert bir yapı kazanırlar. Güneşli ortamlarda gelişen soğanlarda ve hasattan sonra uzun süre tarlada kurumaya bırakılan soğanlarda bu koruma yaprağı sayısı daha fazla olur. Koruma yaprağı sayısı fazla olan varyeteler basit depolarda daha uzun süre muhafaza edilebilirler.
Depolanmadan hemen tüketilen tatlı soğan çeşitlerinde, muhafaza yaprağı sayısı az, depo yapraklarının kesit kalınlıkları daha fazladır.
Çiçek
Soğan çiçekleri soğanın enine kesitinde kolayca görülebilen sayıda meydana gelen, çiçek demeti sapı diye adlandırılan, soğan içinde daha ince yapılı, soğandan itibaren genişleyerek karın yapan, çiçeklerin bulunduğu üst kısmında yine incelen, yapraklara göre daha etli ve dayanıklı olan 40-100 cm boy alabilen bir yapının uç kısmında yıldızvari dizilmiş yüzlerce erselik yapıdaki çiçekten oluşur. Çiçek demeti sapı çıplak olup yaprak taşımaz. Çiçek demeti sapının uç kısmında yıldızvari dizilen çiçeklerin hepsinin üzeri başlangıçta bir zar tarafından sarılı bulunur. Daha sonra bu zar yarılarak içinden her biri 2-3 cm uzunluğunda bir çiçek sapı üzerinde bulunan çiçekler çıkarlar. 8-10 cm kesitinde bir top gibi görülen bu çiçeklerden, demetin üst kısmından itibaren başlayarak aşağıya doğru çiçeklenme, tozlanma, döllenme olaylarını takiben meyve ve tohumlar meydana gelir. Çiçek demetinde çiçeklerin tamamının açılması bazen bir haftadan fazla sürebilir. Soğan çiçeklerinde protandiri hakimdir.
İlk çiçeklenme gösteren üstteki grup çiçekler, ilk meyve ve tohumları da oluştururlar, bu nedenle bir çiçek demeti üzerindeki tohumların hepsi aynı anda olgunlaşmazlar. Olgunlaşan meyveler çatlar eğer hasat edilmezlerse içindeki tohumlar kolayca dökülürler.
Soğanlarda çiçeklenme soğanın üretim şekline bağlı olarak ikinci ya da üçüncü yılda gerçekleşir. Doğrudan tohum ekimi ile üretilen çeşitlerde soğan 2. yılda, apracıkla üretilen çeşitlerde ise kullanılan arpacığın iriliği ve arpacığın depolama sıcaklığına bağlı olarak ikinci veya üçüncü yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacık çapı 1.5 cm’den daha büyük ise 2. yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacıklar 13°C’de depolandıklarında aralık ayı başında çiçek tomurcuklarını geliştirmeye başladıkları halde 23°C’de saklanan arpacıkların hiç birinin çiçek tomurcuğu meydana getirmediği Hartsema (1947) tarafından tespit edilmiştir (Kuckuck ve Kobabe 1962).
Soğan çiçeklerinde dişicik borusu çok kısa ve narin yapılı olup kuru rüzgardan çok çabuk zarar görür ve kurur. Bu özellik soğan tohumu üretiminde büyük önem taşır.
Meyve, tohum ve çimlenme özellikleri
Meyveler üç gözlü olup, altı adet tohum taslağı taşırlar. Meyvede 6 adet tohum taslağı olduğu halde bunlardan sadece 2-3 tanesi gelişerek tohum meydana getirir. Tohumun üzeri sert-siyah parlak bir kabukla örtülüdür. Tohum üç köşeli bir yapıya sahip olup bu köşelerden birisi diğer iki köşeye göre daha keskin yapıdadır. Tohum bazen buruşuk yapıda olur ve ezildiği zaman soğan kokusu verir. Bin dane ağırlığı 2.7-4.0 gr arasında değişir. Soğan tohumları çimlenme güçlerini 2-3 yıl muhafaza ederler, daha sonra çimlenme yüzdesi hızla düşer. Çimlendirme denemelerinde 20°C’de 14 günde çimlenirler. Düşük sıcaklıklarda bu süre 4-5 haftaya kadar uzar (Vural ve ark., 1987). Tohumdan hasada kadar 150-200 gün süre gereklidir. Bu süre çevre koşullarına ve çeşide göre değişiklik gösterir.
Yetiştirilme İstekleri
İklim İsteği
Soğanın anavatanının Batı Asya ve Doğu Akdeniz olduğu daha önce belirtilmişti, bu bize soğanın gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri serin bir kara iklimini sevdiğini, ayrıca yağışlı bir ilkbahar istediğini ifade eder. Işıklanma ve sıcaklık soğan gelişmesi için vazgeçilmeyecek iki önemli faktördür. Gün uzunluğu da soğan üretiminde önemli diğer bir faktördür. Soğan gelişme döneminde 18-20°C civarındaki sıcaklıklara ve yağışa ihtiyaç duyar. Baş bağlama döneminde ise sıcaklığın 23-26°C’ler civarında olması ideal baş gelişmesini sağlar. Baş kuruması döneminin kurak olması istenir, aksi halde olgunlaşmış soğanlar hemen yeniden kök meydana getirerek gelişmelerini sürdürürler.
Soğan çimlenme sonrası genç dönemde ortaya çıkan ani soğuklardan zarar görür, -8°C’ye kadar donmaz. Ancak soğuktan zarar gören bitkilerde gelişme durur, yapraklar sararır. Havaların soğuması uzun sürede olursa bitkinin soğuktan zarar görmesi azalır.
Soğan tam anlamı ile bir geçiş bölgesi bitkisidir. En başarılı üretim, denizden kara iklimine geçiş bölgelerinde olur. Ülkemizdeki üretim alanları da bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Toprak İsteği
Soğan humusca zengin, derin bünyeli kaymak bağlamayan topraklarda iyi gelişir. Killi-kumlu, kumlu-killi topraklarda çok başarılı şekilde üretilir. Taban suyu yüksek yerlerde soğan tarımından kaçınmalıdır. Ağır killi topraklarda soğan tarımı yapmak yanlıştır. Bitki turbiyer karakterli topraklarda yüksek verim yapar. Asit karakterli topraklarda soğan iyi sonuç vermez. Alkali karakterli topraklar tercih edilir. 6.5-7.5 pH değerleri uygun değerlerdir.
Erken dönemde pazar için yetiştirme yapılacaksa alüviyal karakterdeki topraklar tercih edilmelidir. Böyle toprakta yapılan yetiştirmeden elde edilen soğanlar erken hasat edilirler, ancak bu soğanların depolanma süresi kısadır. Kış mevsimi için yetiştirilecek soğanların P ve K’ca zengin, kil içeren topraklarda üretilmesi gereklidir. Topraktaki killi yapı soğanın muhafaza süresine olumlu etki yapar. Ancak burada uygulanan gübreleme ve yetiştirilen çeşit de önemli bir etkiye sahiptir.
Yetiştirilme Şekli
Toprak hazırlığı, ekim, dikim ve bakım işleri
Soğan dört şekilde üretilebilir; bu üretim şekillerinden üçü ticari amaçlı üretimde, son üretim şekli ise ıslah programlarında kullanılır. Bu dört üretim şekli şu şekilde sıralanabilir.
– Doğrudan tohum ekimi ile üretim
– Arpacık (Kıska – Göğer) ile üretim
– Fide ile üretim
– Tepe soğanı ile üretim
Bu üretim şekilleri ve özellikleri aşağıda açıklanmıştır.
Doğrudan tohum ekimi (Direkt ekim) ile yemeklik soğan üretimi: Bu yöntemle yapılacak yemeklik soğan üretiminde çeşit seçimi son derece önemli rol oynar. Bu nedenle, üretimi yapacağımız yöredeki ekolojik koşullara adaptasyonu denenmiş bir çeşit seçmek gerekir. Aksi halde üretim için gerekli bütün şartları tam olarak yerine getirsek dahi çeşit seçimi yanlış yapılmış ise üretimin başarılı olması mümkün değildir. O yörede denenmiş çeşitlerin dışına çıkmak daima risk taşır. Zira soğan çeşitlerinin hepsi ilk yılda yemeklik soğan iriliğinde soğan oluşturmazlar. Bu yüzden çeşidin o yörede birinci yılda baş bağlayabilen bir çeşit olması gerekir (Vural ve ark., 1987; Turhan ve ark., 1991).
Uygun çeşidi seçtikten sonra sıra tarla seçimine gelir. Soğan ülkemizin aşırı yağış alan bölgeleri dışında hemen her tarafında yetiştirilir. Ancak yüksek verim ve kaliteye deniz ikliminden kara iklimine geçiş bölgelerinde ulaşılır. Bu nedenle rekabet gücü olan bir üretimi bu bölgelerimizde düşünmeliyiz. Soğan yetiştirmeye uygun tarla seçimi yapmamız başarılı olmamızda önemli rol oynar. Tarla seçerken toprak özellikleri yanında tarladaki yabancı ot yoğunluğuda önem taşır. Çok yıllık yabancı otların bulunduğu tarlaları tercih etmemek gerekir. Soğan yetiştirmeyi planladığımız tarlada yabancı ot mücadelesine bir yıl önceden başlamak gerekmektedir. Soğan yetiştirilecek tarla sonbaharda soğan köklerinin yoğun şekilde yayıldığı derinlik olan 20-25 cm derinlikte sürülür. Yabancı ot gelişmesi olmuşsa kış döneminde fırsat olursa bir daha sürülerek ekim zamanına kadar başka toprak işleme yapılmaz.. Ekim geç sonbahar veya kış döneminde yapılacağından o dönemde toprağın yüzeysel olarak işlenebileceği toprak tavı yakalandığında toprak ekime hazırlanmalıdır.
Soğan besin maddesi ve humusca zengin topraklarda başarılı sonuç verir. Soğan yetiştirilecek tarlaya organik gübre verilecekse gübrelemenin yaz sonunda yapılması gerekir. Soğana verilecek organik gübreyi bir mevsim önceki kültür bitkisine vermek daha yararlı olur. Soğan özellikle yaprak oluşturma döneminden itibaren başlayarak baş oluşturma döneminde de toprakta yeterli besin maddesi ister. Yaprak oluşturma dönemi iklim şartlarının uygun olduğu ilkbaharın yağışlı ve serin dönemidir. Bu dönemde toprakta yeterli besin maddesi mutlaka bulunmalıdır. Yapılacak gübrelemede şöyle bir uygulama yapılmalıdır. Bir dekardan 4-5 ton verim alabilmek için dekara saf olarak 8-12 kg azot, 8-10 kg fosfor, kalite ve dayanıklılığı artırmak içinde toprak yapısına bağlı olarak 12-15 kg potasyum ekim öncesindeki toprak işlemesi ile birlikte toprağın 8-10 cm derinliğine bir defada verilerek karıştırılır ve ekim yapılır. Azotlu gübre sülfat formunda verilmelidir.
Yetiştirme sadece organik gübre ile yapılacaksa dekara 4-5 ton yanmış organik gübre ekimden en az 4-5 ay önceden ilk sürümle birlikte toprağın 20-25 cm derinliğine verilmiş olmalıdır.
Soğan yetiştiriciliğinde fazla azottan kaçınmalıdır. Fazla azot kuru madde oranını düşürür, muhafaza süresini kısaltır. Kaba dokulu soğan üretilmesine neden olur.
Soğan ekilecek tarlada toprağın çok iyi işlenmiş ve ekime hazırlanmış olması gerekir. Zira soğan tohumunun çimlenme süresi çimlenme dönemindeki hava şartlarına bağlı olarak 3-4 haftaya kadar uzayabilir. Aynı zamanda soğan tohumları küçük tohumlar arasında yer alır, kalın kabuğunun suyu alabilmesi için toprakla temasının çok iyi olması gerekir. Bu nedenle soğan ekimi yapılmadan önce toprak iyice inceltilir ve biraz sıkıştırılır. Kazayakları ile yüzeysel olarak işlenen toprak Disk-Harrow’a çapraz verilmeden işlenerek inceltilir sonra sürgü çekilerek hem düzeltilir hem de bastırılır.
Sürgü çekildikten sonra hava şartları müsaade etse bile hemen ekim yapılmaz. Toprakta nem dağılımının düzgün hale gelmesi için 2-3 gün beklenir. Bu süre sonunda toprak ekime hazır hale gelmiştir. Tohum ekimi gecikmeden yapılmalıdır.
Soğanda tohum ekimi mibzerle yapılmalı, ekim derinliği 1-1.5 cm’yi geçmeyecek şekilde olmalıdır. Bazı yazarlarca ekim derinliği 6-8 mm olarak verilmişse de rüzgarlı ve kurak geçen yıllarda bu ekim derinliklerinde önemli çimlenme eksiklikleri görülmektedir. Biraz derin ekim daha az risk taşır. Ağır karakterli topraklarda yüzeysel ekim (1 cm) tercih edilmelidir.
Ekim sıklığı yetiştirilecek çeşidin soğan iriliğine, yetiştirme yapılacak toprağın verimliliğine bağlı olarak sıra arasında 25-30 cm sıra üzerinde ise 2-3 cm olarak değişir. Bu mesafelere bağlı olarak dekara kullanılacak olan tohum miktarıda 600-800 gr’dan başlayarak 1 kg’a kadar çıkar. Soğan tohumlarında % 90’ın üzerinde çimlenme yüzdesi çok ender görülür. Bu nedenle ekilen tohum miktarına ekilen tohumun çimlenme yüzdesi de etki yapar (Vural ve ark., 1987).
Ekim yapıldıktan sonra tohumların çimlenme durumu sürekli olarak takip edilmeli havalar kurak giderse toprak yüzeyine çıkmaya yakın dönemde yağmurlama şeklinde sulama yapılarak bitkilerin toprak yüzeyine çıkmaları kolaylaştırılmalıdır.
Doğrudan tohum ekim metoduyla yapılan yemeklik soğan üretiminde ekimden sonra selektif ilaçlarla yapılan yabancı ot mücadelesi çok başarılı olur. Herbicidler yetiştiricilikte sürekli olarak uygulanmaktadır. Üzerinde tohum kabuğunu taşıyan ilk yaprak ikiye katlanmış şekilde toprak yüzüne çıkar. Bitki toprak yüzüne çıktıktan sonra uzun bir süre fazla gelişme göstermez ise de gelişme daha çok toprak altında kök gelişmesi şeklinde olmaktadır. Havaların ısınması ve yağışlarla birlikte soğanda toprak üstündeki organların (yaprakların) gelişmesi hızlanır (Eşiyok ve ark., 1992).
Soğanlarda önemli zararlara yol açan soğan sineği, soğan yapraklarının gelişmeye başladığı dönemde yaprakların genellikle alt kısımlarına portakal renkli olan ve ince bir sapla yaprağa astığı yumurtalarını bırakır. Yumurtalar tek tek bulunur ve çıplak gözle kolayca görülür. Daha sonra yumurtadan çıkan larvalar yaprağa girerek yaprakta boyuna galeriler açar. Bu şekilde zarar gören soğanların yaprakları toprağa doğru ay şeklinde kıvrılırlar. Bu görünüm soğan sineğinin tipik belirtisidir, zarar oranı bu konuma gelmeden önlem alınmalıdır.
Bu dönemde soğan sineği ile savaşım dışında herhangi bir işlem yapılmaz. Bitkide yaprak gelişmesi çok hızlı olur. Başlangıçta etli olmayan yapraklar besin maddelerinin depolanması ile birlikte kalınlaşır, etlenir, çoğu zamanda yapraklar kendini taşıyamaz basit bir rüzgarla yere doğru kırılarak sarkar. Sıcaklık ve güneşlenme süresinin artışı ile birlikte soğan yaprakları rozet şeklindeki gövdenin üst kısmında depo yaprağı haline geçerek soğan oluşumunu başlatır. Soğan oluşumu çok hızlı olur. Soğan oluşumu tamamlanınca bitki hayat devresini kapatır. Alt kısımdaki yaşlı yapraklar uç kısımlarından başlayarak sararır ve kururlar. Kurumanın hızlanması için soğan tarlası üzerinde boş plastik varil yuvarlanarak yaprakların soğanla ilişkisi azaltılır, yaprakların soğanın üstünden kırılması sağlanır. Ancak bu işlem esnasında dikkatli davranmak, soğanların ezilerek zarar görmesine sebep olmamak gerekir. Soğanların tarlada kuruması için iklim şartları ve tarla müsaitse böyle bir işleme gerek yoktur.
Sıravari ekilmiş olan soğanlar makina ile sökülür. Söküm makinasının, sökerek toprak üzerine sıra halinde döktüğü soğanlar iklimi uygun yerlerde toplamadan serili vaziyette kurumaya bırakılırlar. Güneşlenmenin şiddetli olduğu yerlerde ise soğanlar toplanarak tarlanın yağmur yağması halinde su birikmeyecek yüksek bir yerinde fazla kalın olmayacak şekilde (2-3 soğan sırası yüksekliğinde) serilirler. Üzerlerine de soğanları güneşten koruyacak şekilde biçer döğer samanı örtülerek kurumaya terkedilirler. Soğan yaprakları ve kökleri iyice kuruyunca soğanlar hafifce ovularak temizlenirler sonra makinada veya elde büyüklüklerine göre gruplandırılarak file çuvallara konup pazara sunulur veya depolanmak üzere muhafaza yerine alınırlar.
Soğanların iriliklerine göre gruplandırılması muhafazayı ve pazarlamayı kolaylaştırıcı rol oynar. Ürünün daha iyi değerlendirilmesini sağlar. İrili ufaklı karışık soğanın satışında çiftçi önemli kayıplara uğramaktadır.
Doğrudan tohum ekimi yoluyla soğan üretiminde normal iriliğini kazanan soğanlar yanında irileşmeden kalan başlar ve çok küçük, arpacık büyüklüğünde soğanlar da oluşur. Bu soğanlar gruplandırılarak yemeklik, yahnilik, taze soğan üretiminde kullanılacak şekilde iri arpacık ve arpacık olarak değerlendirilirler.
Arpacık (Kıska – Göğer) ile yemeklik soğan üretimi: Arpacık ile yapacağımız yemeklik soğan üretiminde ana üretim materyalini ülkemizin çeşitli yörelerinde Arpacık, Kıska, Göğer olarak adlandırılan küçük soğancıklar oluşturur.
Öncelikle bu arpacıkların yetiştirilmesi, şeçilmesi ve muhafaza edilmesi ile ilgili hususların açıklanması gerekmektedir. Kullanılacak arpacığın özellikleri yapılacak üretimin başarısında önemli rol oynar.
Arpacık üretimi: Bir üreticinin hem arpacık hem de yemeklik soğan üretmesi mümkünse de profesyonel yetiştiricilikte bu yol önerilmez. Arpacığı üreten kişinin sadece bu üretimde ihtisaslaşması başarı şansını yükseltmektedir. Ancak üretici tarafından kullanılacak olan arpacığın özellikleri yemeklik soğan üretiminde arpacığı kullanacak üreticinin de başarılı olup olmamasını etkileyen en önemli faktörlerden birisi olduğu için, yemeklik soğan üreten çiftçinin arpacık aldığı üreticiye tam olarak güvenmesi gerekir. İşte bu güven yetersizliği nedeniyle üretici genellikle arpacığı da kendisi üretmeyi tercih eder.
Arpacık üreten kişinin, o yörenin ekolojik koşullarına adaptasyonu yüksek, pazarda aranan bir çeşidin tohumlarını bir tohum firmasından satın alması gerekir. Standart çeşitlerde çoğu zaman bu tohum da üretici tarafından üretilir. Soğan tohumları çimlenme güçlerini hızla kaybettiklerinden dolayı soğan tohumlarının o yılın tohumu olmaları önemlidir.
Yukarıda sayılan hususlara dikkat edilerek satın alınan soğan tohumu elde edildikten sonra, arpacık üretimi için tarla seçimi yapılır. Arpacık üretimi yapılacak tarlanın yabancı otlardan temiz olması gerekir. Ayrıca tarla toprağı besin maddeleri açısından özellikle azot yönünden zengin olmamalıdır. Arpacık gelişmesi ve hasat sırasında karşılaşılacak sorunların çözümü için ağır killi topraklardan kaçınmalıdır. Besin maddelerince fakir, kolay işlenebilen hafif karakterli topraklar tercih edilir.
Arpacık yetiştirilecek tarla sonbaharda 15-20 cm derinlikte işlenir. Kış döneminde toprağı işleme fırsatı bulunursa yüzeysel olarak kazayakları ile işlenerek otların gelişmesi önlenir. Böylece ekim zamanına ulaşılır. Ekim yapılacak bölgeye bağlı olarak Şubat sonundan itibaren Mart’ta ve Nisan ayı başlarında toprak iyice inceltilerek ekime hazırlanır. Arpacıkların gelişmesi döneminde bakım işlerinin kolayca yapılabilmesi, fazla gelen yağmur sularının tahliyesi ve ekilen tohumların daha iyi çimlenebilmesi için drenaj görevide görecek şekilde tarlada yüksek taraftan alçak tarafa doğru 120 cm genişliğinde aralarında 40 cm mesafe bırakılarak tahtalar hazırlanır. Tohum bu tahtalar üzerine serpme olarak ekilir. Ekimin yeknesak yapılabilmesi için belli alana ekilecek tohum miktarı en az ikiye bölünerek o alana iki defada ve çapraz olarak ekilir. Tohumların üzerine çimlenmeyi kolaylaştıracak ve su tutmayı sağlayacak materyalle hazırlanan harçtan 1 cm kalınlığında kapak atılarak tohumun toprakla iyi temas etmesini sağlayacak şekilde baskı tahtalarıyla bastırılır. Mini spring yağmurlama sistemi ile veya alan küçükse süzgeçli kovalarla sulanır. Hava şartlarına bağlı olarak çimlenme 2-3 hafta içinde olur. Soğan bitkilerinin ilk yaprakları, üzerinde tohum kabuğu ile birlikte ikiye katlanmış olarak toprak yüzüne çıkarlar. Gelişme başlangıçta çok yavaş olur, sonra hızlanır. Genellikle bu dönemde havalar yağışlı olduğu için ot alma dışında başka işlem yapılmaz. Bitkiler gelişmelerini sürdürürler. Hafif karakterli toprakta yapılacak yetiştirmelerde toprağın Fosfor ve Potas yönünden takviye edilmesi dayanıklı arpacık üretmede yararlı olur. Arpacıkların gelişmesi döneminde soğan sineği zararına karşı dikkatli olmalı ve gerekli mücadele yapılmalıdır.
Bitkiler arpacık oluşturarak Haziran sonu veya Temmuz ayı içinde hayat devrelerini kapatırlar. Bu dönemde arpacıklar sökülerek 8-10 cm kalınlığı geçmeyecek şekilde alttan hava alabileceği bir yere serilerek direkt güneş ışınlarından korunarak kurutulurlar. Hafifçe ovularak kuru yaprak ve köklerinden arındırılır ve 24-26 °C’lik sıcaklıkta havadar depolarda depolanırlar. Bunun için en basit yöntem Hollanda kasalarına konularak saklamadır. Arpacıklar kışın 20°C’nin üzerindeki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir.
Kışın 20°C’nin altındaki sıcaklıklarda saklanan arpacıklar soğan oluşturmadan, hemen dikildikleri yılın baharında generatif faza geçerek çiçeklenirler. Bu, yemeklik soğan üretiminde hiç arzu edilmeyen bir durumdur. Bu nedenle arpacıkların saklanması büyük önem taşır.
Generatif faza geçmede arpacığın büyüklüğüde önemli rol oynar. Normal koşullarda sıcaklığa dikkat edilerek depolansalar dahi 2 cm veya daha fazla kesite sahip arpacıklarda soğan oluşturmadan, generatif faza geçerek çiçeklenme gösterme oranı çok yüksektir. 12-18 mm çapındaki arpacıklar soğan yetiştirmede ideal arpacıklar olarak kabul edilir. Arpacık iriliği arttıkça birim alan için kullanılan arpacık miktarıda artar. Bu artış maliyet artışı demektir.
Bu şekilde üretilen arpacıklarla yemeklik soğan üretimi yapıldığı gibi 20 mm’den daha büyük çaplı arpacıklar yeşil soğan üretiminde kullanılırlar.
Arpacık ile soğan üretimine, üretilen bu arpacıklar ile başlanır. Arpacık ile soğan üretim şekli ve özellikleri aşağıda verilmiştir.
Arpacık üretiminin aksine arpacıkla soğan üretiminde kullanılacak tarlanın 15-20 cm derinliğindeki kısmının organik ve anorganik besin maddelerince zengin olması gerekir.
Soğan yetiştirilecek tarla yanmış çiftlik gübresi ile dikimden en az üç ay önce gübrelenir. Gübreleme organik gübre ile yapılacaksa dekara 2-3 ton yanmış gübre erken sonbaharda toprağın 15 cm’lik derinliğine sürüm ile karıştırılır. Organik gübre kullanılmayacak ise gübrelemenin dikimden önce yapılan toprak işlemesi ile toprağın 8-10 cm derinliğine verilmesi gerekir. Dekardan 4-5 ton verim alınması planlanıyorsa arpacık dikiminden evvel Disk-Harrow derinliğine (8-10 cm) dekara 10-12 kg N, 8-10 kg P2O5, 12-15 kg K2O verilmelidir. Disk-Harrow ile inceltilmiş toprağa hafif bir sürgü çekilerek toprak dikime hazır hale getirilir. Arpacıkların dikimi sıravari yapıldığı gibi saç ayağı şeklinde de olabilir. Ancak sıravari dikim, bakım ve hasat işlerinin yapılması bakımından büyük kolaylık sağlar. Bu nedenle tercih edilmesi gereken bir dikim yöntemidir.
Yetiştirmenin yapıldığı bölgeye bağlı olarak şubat veya mart ayı içinde hazırlanan toprağa, sıra arası 25, sıra üzeri 8 cm olacak ve arpacıkların ucu toprak yüzeyinde kalacak şekilde elle dikim yapılır. Makinalı arpacık dikimi denenmiş ise de başarılı olamamıştır. Kullanılan arpacık iriliğine bağlı olarak dekara 35-40 kg arpacık kullanılır.
Dikilen arpacıklar hemen kök meydana getirerek topraktaki besin maddelerinden yararlanırlar ve gelişirler. Arpacıklar başlangıçta kök ve çok miktarda da yaprak meydana getirirler ve bu yapraklarda depoladıkları besin maddelerini soğan oluşturma döneminde soğanda depolarlar. Esasen soğan, yaprakların rozet şeklindeki gövdenin üst kısmında depo yaprağı oluşturmasıyla meydana gelir. Soğan oluşturma, gün uzunluğu ve güneşlenmeye bağlı olarak hızlanır ve soğan çok kısa bir sürede oluşur. Soğan oluşunca bitki hayat devresini kapatır. Önce dış yapraklardan başlayan bir sararma olur. Dış yapraklardan başlayan bu sararma yaprak uçlarından soğana doğru ilerler ve yapraklar kurur. Soğanlar bu dönemde hasat edilirler. Bundan sonraki işlemler direkt tohum ekimi yoluyla yapılan soğan üretiminde olduğu gibidir.
Arpacıkla yemeklik soğan üretiminde elde edilen üründe soğan iriliği büyük ölçüde yeknesaktır, ayrıca doğrudan tohum ekimi suretiyle üretime göre daha erkenci bir üretim söz konusudur. Tohum ile üretim yöntemindeki çimlenememe riski yoktur. Bu gibi avantajları yanında arpacık bedeli ve arpacıkların dikimi gibi bazı maliyet unsurlarının ilave olması gibi bazı dezavantajları vardır.
Fide ile yemeklik soğan üretimi: Fide ile yemeklik soğan üretimi sadece yazlık soğan üretiminde kullanılan bir üretim şeklidir. Yerli çeşitlerimizden Lakerda soğanı, Çay soğanı ve Göçmen soğanı gibi çeşitlerimiz fideleri ile üretilirler (Turhan ve ark., 1991). Bu soğan çeşitlerimizin başları oldukça iridir. Çay ve Göçmen soğanı çeşitlerinde başlar 1 kg’a kadar büyüklüğe ulaşabilirler. Dokuları kaba, gevrek ve suludur. Saklanmaya gelmezler, saklama sürelerini uzatmak için hevenkler halinde asılırlar. Bu soğan çeşitleri kükürtlü bileşikler yönünden fakirdir. Bu nedenle tatlı bir lezzete sahiptirler.
Bu çeşitlerimizde önce fidenin yetiştirilmesi lazımdır. Aynen arpacık yetiştirilmesinde olduğu gibi m²’ye 15 gr kadar tohum serpme olarak ilkbaharda tavalara ekilir. Sadece ot alma çok sık olan yerlerin seyreltilmesi ve soğan sineğine karşı savaşımdan başka bir işlem yapılmadan fidelerin gelişmesi beklenir. Fideler 0.5-0.7 cm kalınlık kazanınca esas yerlerine dikilmek üzere bir gün evvelden sulanarak dikimin yapılacağı gün kökleriyle birlikte sökülerek, dikim öncesinde köklerde dikim tıraşlaması yapılır.
Tarla 20-25 cm derinliği geçmeyecek şekilde sürülür. Aynen diğer yetiştirme şekillerinde olduğu gibi gübrelenir ve 30 cm ara ile 15-20 cm derinlikte karıklar açılır. Karıklara su verilir su henüz karık içinde iken karığın iki yanına 12-15 cm sıra üzeri mesafe verilerek, daha önce dikime hazırlanan fideler parmakla köklerinin çıktığı nokta 2-3 cm toprak içinde kalacak şekilde dikkatlice dikilirler. Dikimden evvel yapraklarda dikim budaması vs. gibi herhangi bir işlem yapılmaz. Sadece uzun olan köklerin uç kısımları kesilir, böylece dikimin daha kolay yapılması sağlanmış olur. Dikimden 10-15 gün sonra bir çapa yapılır. Daha sonra sulama, ot alma ve mücadelenin dışında herhangi bir işlem yapılmaz. Gelişme devrelerinde birkaç defa sulanırlar. Bitkiler hızla gelişir, önce çok miktarda yaprak oluştururlar. Yaprak oluşumundan sonra soğan oluşumu başlar. Soğan normal çeşit iriliğini kazanınca sulama durdurulur. Bitkilerin hayat devrelerini kapatmaları sağlanır ve söküme geçilir.
Sökülen soğanlar hemen pazarlanırlar veya hevenkler haline getirilip asılarak ileride pazarlanırlar.
Tepe soğanı ile üretim: Bu üretim şekli sadece bilimsel araştırmalarda ve bazı soğan türlerinde kullanılır. Yetiştiricilikte önemi yoktur. Bazı türlerde çiçek demetinin uç kısmında çiçekler yerine küçük soğancıklar meydana gelir. Bu soğancıklar kullanılarak üretim yapılır. Vegetatif üretim şeklidir.
Taze yeşil soğan üretimi: Yeşil soğan üretimi ile yemeklik baş soğan üretimi arasında önemli farklar vardır. Yeşil soğan üretiminde kullanılan iki üretim materyali vardır. Bunlardan birisi pazarlanamayacak yemeklik soğanlar, ikincisi ise arpacık olarak kullanılamayacak kadar büyümüş olan arpacıklardır.
Yemeklik olarak pazarlanamayacak ölçüde bozulmuş olan kalite dışı yemeklik soğanlar üretim materyali olarak kullanılırsa dikimin 10×12 cm, iri arpacıkların kullanılması ile yapılacaksa 5×5 ve 6×6 cm aralıklarla üçgen vari dikim yapılır.
Her iki materyalle yapılan üretimde de toprak hazırlığı aynıdır.
Dikim yapılacak tarla dikimden hemen önce 15-20 cm derinliğinde işlenerek bu derinliğe dekara 8-10 kg N, 8 kg P2O5 ve 10-12 kg K2O verilir ve toprak inceltilerek dikime hazırlanır. Gerek yemeklik soğandan yapılan dikimde, gerekse iri arpacık (Yahnilik soğan) ile yapılan üretimde, soğanların uç kısmı toprak üstünde görünecek şekilde tavlı toprağa dikim yapılır.
Dikimden sonra soğanlar hemen yoğun bir şekilde kök meydana getirirler. Yemeklik soğanlar daha hızlı ve yoğun yaprak meydana getirdiği için kış döneminde erkenci üretim için tercih edilir. Buna karşılık iri arpacıklarla yapılan üretimde üretim geç olmakla birlikte daha kalitelidir. Yeşil soğanlar generatif faza daha geç geçerlerken çiçek sapı ve çiçeklenme de daha geç olur. Buna karşılık yemeklik soğanla yapılan üretimde ise ürün erkenci olmakla birlikte ürün kalitesi düşer, bitki daha erken çiçeklenir bu ise satış şansını azaltır. Ancak iri arpacıkla yapılan üretimde verim daha düşüktür. Zira her soğan sadace bir büyüme konisi taşır.
Yemeklik soğanla yapılan üretimde ise her soğan, soğan iriliğine bağlı olarak 2-8 adet büyüme konisi taşır.
Belli büyüklüğü kazanan soğanlar sökülerek yıkanırlar. Sarı yapraklarından ve köklerinden arındırılarak demetler halinde pazarlanırlar.
Olgunluk, Hasat ve Depolama
Sofralık taze soğan üretiminde hasat zamanını belirleyen faktörler olgunluktan çok, ürünün o andaki durumu, pazar istekleri ve pazardaki ürün fiatlarıdır. Ürünün pazarda az olduğu dönemlerde talep karşılanamadığı için mevcut üründe özellik aranmaz Buna karşılık pazarda ürünün bol olduğu dönemlerde pazarlanan ürün de yerel alışkanlıklara göre taze soğanların hiç baş yapmamış olanları veya 2-3 cm irilikte baş yapmış olanları aranır. Eğer taze soğan üretimi, pazar değerini yitirmiş yemeklik soğan kullanılarak yapılmışsa ozaman bitkilerin çiçek demeti sapını meydana getirmeden önce hasat edilmesi çok önemlidir. Aksi halde böyle ürünleri pazarlamak mümkün olmaz.
Erken dönemde pazara ürün sunmak soğan yetiştiricileri açısından ekonomik yönden önemlidir. Bu nedenle soğanlar başlarını tamamen oluşturdukları halde olgunlaşmalarını tamamlamadan yaprakları henüz kurumadan hasat edilirler. Bu dönemde bir pazarlama sözkonusu ise hasat bitkilerin baş gelişmesini kapatıp alt yapraklarını sararttıkları dönemde yapılır.
Gerektiğinde yeni ürün çıkıncaya kadar depolanabilecek yemeklik soğan üretiminde ise hasat, başlar tamamen olgunlaştıktan ve bitkinin toprak üstündeki yapraklarının kurumasından sonra yapılır. Bu dönemde soğan rengi koyulaşır ve soğan üzerinde 2-3 soğan yaprağı (kabuğu) oluşur. Hasat edilen soğanlar tarlasında serilerek üzerlerine güneş yanıklığını önleyecek şekilde, direkt güneş ışığını kesen bir sıra biçer döğer sapı konarak 10-15 gün süre ile kurumaya terkedilirler. Olgunlaşmasını tamamlamış soğanların sulanması veya meydana gelen yağışlar soğanın kalitesini bozar bu nedenle olgunlaşmış soğanlar sudan korunmalıdır. Hasat döneminde yağış olmuşsa soğanlar ilk fırsatta sökülerek kurutulmalıdır.
Soğanlarda muhafaza süresine çeşit faktörü yanında soğanın hasat döneminde gördüğü işlemlerde önemli etki yaparlar. Soğanda kabuk renginin koyuluğu, soğanın içerdiği kükürtlü bileşiklerin çokluğu, soğan üzerindeki soğan kabuğu sayısı ve gübreleme gibi faktörler muhafaza süresini uzatır.
Soğanın muhafaza süresine en çok etki eden faktörlerden biriside soğanın içerdiği suda çözülebilen kuru madde miktarıdır. Kuru madde miktarı arttıkça muhafaza süresi uzar. Bu nedenle yüksek su içeren yazlık soğan çeşitlerini (Lakerda soğanı, Göçmen soğanı ve Çay soğanı gibi) uzun süre muhafaza etmek mümkün değildir.
Soğanlarda depolama büyük önem taşır. Soğan en uzun süre muhafaza edilebilen sebzelerdendir. Basit depolarda dahi 9 ay kadar depolanabilirler. Depolama süresini çeşit özellikleri yanında muhafaza edilen deponun özelliğide büyük ölçüde etkiler. Uygun olmayan şartlarda soğanlar filizlenirler, filizlenme başın koflaşmasına ve pazar değerini yitermesine neden olur. Koflaşmanın önlenmesi ve depolama süresinin uzatılması için soğanlarda hasattan 10-15 gün önce tarlada 1000-1500 ppm konsantrasyonunda Maleic Hydrazid (MH) uygulaması bitkiler üzerine püskürtülerek yapılır. Depolama süresince soğanların kuru madde ve Vitamin C içeriği azalır.
Soğanlarda muhafaza değişik şekillerde yapılabilmektedir. Bunları basitten gelişmişe doğru şu şekilde sıralayabiliriz:
Hevenkler halinde asarak muhafaza
Lodalar halinde muhafaza
Basit depolarda muhafaza
Atmosfer kontrollü depolarda muhafaza
Hevenk halinde asarak muhafaza: Bu yöntem yazlık soğan çeşitlerinin muhafazasında kullanılır. Bu yöntemde yaprakları tamamen kurumamış olan soğanlar, başlar dışarıya gelecek şekilde 8-10 kg’lık hevenkler halinde örülerek serin ve havadar bir ortama asılırlar. Muhafaza süresi 2-4 ay kadardır. Süre sonunda soğanlar % 40-60 arasında fire verirler.
Lodalar halinde muhafaza: Bu yöntem daha çok Marmara ve Trakya bölgelerinde uygulanır. Soğanlar LODA adı verilen yığınlarda tarlada muhafaza edilirler. Basit ancak son derece ekonomik ve pratik bir yöntemdir. Tarlanın yüksek ve su basma riski olmayan bir yerine, yerden 20-30 cm yüksekte adeta bir büyük palet şeklinde ağaçtan ızgara oluşturulur. Üstüne 8-10 cm kalınlığında biçerdöğer sapı serilir. Bunun üzerinede 2-3 sıra yüksekliğinde soğan serilir. Üstüne yine bir kat saman, bir kat soğan şeklinde 160-180 cm yüksekliğe kadar devam edilir.
Lodanın üzeri yanlar açık kalacak şekilde su geçirmeyen bir materyalle örtülür. Bu şekilde soğanların serin ve kuru olarak muhafazası sağlanır. Bu yöntemde de soğanlar 6-8 ay muhafaza edilirler. Ancak fire miktarı % 40-60 gibi değerlere ulaşır. Ekonomik ve pratik oluşu nedeniyle kullanılan bir yöntemdir.
Basit depolarda muhafaza: Bu depolar son derece basit yapılar olup, depolarda sıcaklık ve nemin kontrolü yapılamaz. Havalandırmayı sağlayacak yeterli pencereyi taşıyan, nemden korunmuş her yapı bu amaçla kullanılır. Böyle depolarda soğanı 8 ay kadar muhafaza etmek mümkündür. Süre sonunda kayıp miktarı % 30-40 arasında değişir.
Atmosfer kontrollü depolarda muhafaza: Bu depolarda muhafaza süresi 8-9 aya kadar çıkar. Kontrollü koşullarda yapılan muhafaza nedeniyle (%70-75 oransal nem, +1+2 °C ortam sıcaklığında) soğanlarda kalite kayıpları asgari seviyede olur. Ayrıca bu depolarda 8-9 aylık dönem sonundaki ağırlık kayıplarıda % 4-5 civarında olmaktadır. Bu nedenle atmosfer kontrollü depolarda soğan depolanması daime tercih edilmelidir.
Verim
Yemeklik soğan üretiminde verim, yapılan üretimin şekline göre önemli değişiklik göstermez.
Doğrudan tohum ekim suretiyle yapılan üretimde dekara 4-5 ton, arpacık ile yapılan üretimde de dekara ortalama 4-5 ton verim alınır. Fide ile yapılan üretimde ise bu verim 6-7 ton’a kadar çıkar.
Yeşil soğan üretiminde de dekara 2-6 ton arasında verim alınabilmektedir.
Tohum Üretimi
Soğanlarda tohum üretimi yetiştirilecek çeşidin standart veya F1 hibrid çeşidi olmasına göre değişir.
Standart varyetelerde o varyetenin özelliklerini üzerinde taşıyan ve çeşit safiyeti yüksek olan üretim alanlarında çeşit özellikleri dışına çıkan bitkiler, hasattan önce ve hasat esnasında sökülerek ayrılırlar. Kalan materyal tohumluk olarak kullanılır. Bu şekilde yemeklik soğan durumundaki soğanlar şubat ayına kadar havadar bir yerde depolanırlar. Soğanların depoda erken dönemde kök ve sürgün meydana getirmemesi için depolama şartlarının iyi olması gerekir. Tohum üretmek üzere kullanılacak yemeklik soğanların düşük sıcaklıklarda muhafazası arpacıkların muhafazasının aksine faydalı olur.
Tohumluk olarak ayrılan soğanların dikileceği tarlanın seçimi başarılı bir tohum üretimi için ilk ve en önemli şarttır.
Tohum üretilecek tarla kesinlikle hakim rüzgarlara açık bir tarla olmamalıdır. Fazla rüzgar alan tarlalarda yetiştirme yapmak iki açıdan çok sakıncalıdır. Birinci sakınca çiçek demetlerini taşıyan yalancı gövdenin çiçek demetlerinin teşekkülünden sonra hafif rüzgarlarda dahi kolayca kırılmasıdır. Kırılan çiçek demeti sapı üzerindeki çiçekler, çok az miktarda, iyi gelişmemiş tohum oluştururlar. Bu verimi önemli ölçüde düşürür ve tohum kalitesini de bozar. Böylece düşük çimlenme oranı, hızı ve gücü gösteren tohum elde edilir. Esasen çimlenme hızını çok çabuk kaybeden soğan tohumlarında bu durum büyük sakınca oluşturur. İkinci sakınca da çiçeklenme döneminde esen kuru rüzgarlardır. Bu rüzgarlar ince ve narin yapıda olan pistilin kurumasına neden olur ve tohum elde edilmesi mümkün olmaz. Tohum üretilecek olan tarla sonbaharda 20 cm derinliğinde sürülüp kışa bırakılır.
Şubat ayında sonunda da kazayakları ile 15 cm derinlikte işlenmeden önce dekara 8 kg N, 10-12 kg P2O5 ve 12-14 kg K2O gelecek şekilde gübrelenir. Toprakda soğanların kolayca sulanması için 80 cm ara ile karık açılır. Karık sırtlarında 40 cm genişlikte düz bir alan oluşturulur.
Karıkların üstüne sıra araları 25-30 cm olacak şekilde, sıra üzerinde 20 cm aralık verilerek soğanların üst kısmı toprak üstünde görülecek şekilde dikim yapılır. Şekil 4’de tohumluk soğanların dikim şekilleri ile çiçek demeti sürgünlerinin ızgaralarla korunması görülmektedir.