Artan süt tartışmaları ve Tarım Bakanı Mehdi Eker’in sütte antibiyotik ve kansere sebep olan bir maddeye rastlandığı açıklamasının ardından Tüketici Hakları Derneği Başkanı, Bakanı istifaya çağırdı.
Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar, süt başta olmak üzere halkın sağlığını tehlikeye atan gıda ürünleri, markalar ve üretici firmalarının açıklanmasını istedi.
Çakar, dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e istifa çağrısında bulundu. “Yıllardan beri tüketicilere kanser riski taşıyan süt içirildiği konusunda tüketiciler neden bilgilendirilmiyor?” diye soran Çakar, iddiaların Eker tarafından doğrulandığını iddia etti.
Riskli ürünlere yönelik olarak 28 Temmuz 2010’da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yazılı başvuruda bulunduklarını ancak bakanlığın 16 Ağustos 2010’da bu talepleri reddettiğini belirten Çakar, bu tutum üzerine bakanlığa karşı dava açıldığını ve davanın sürdüğünü ifade ederek, “Bugüne kadar, sağlıksız ve riskli sütler ile süt ürünlerinin üretimine ve tüketimine seyirci kalınarak, yeterli denetimler ve analizler yapılmamış, yapıldığı kadarıyla da sonuçları ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine göre risk altındaki tüketicilere duyurulmayarak açıkça firmalardan yana tavır alınmıştır” diye konuştu.
1000’DE 1 DEMEK 13 MİLYON KİLO SÜT DEMEK
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in konuya ilişkin açıklamalarını hatırlatan Çakar, TÜİK istatistiklerine göre 2010 yılında kesin olmayan rakamlarla Türkiye’de 13 milyon 513 bin 674 ton süt üretildiğini, bunun binde biri hesaplandığında ise 13 milyon 513 bin 674 kilogram sütün yüz binlerce kişinin sağlığını riske attığını ileri sürdü.
Çakar, “Firmaların çıkarlarını, vatandaşın sağlığına yeğleyen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı hemen istifa etmeli ve tüm sorumlular hesap vermelidir” dedi.
Turhan Çakar, gıda ve hayvan ithalatı ile ilgili bir soru üzerine ise “İthalat, kaş yapayım derken göz çıkarmaktır. İthalat, halkın sağlığını riske atmaktır” yanıtını verdi.
TARIM BAKANI HABERLERE TEPKİ GÖSTERDİ
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, sütte antibiyotik kalıntısı tartışmalarına ilişkin, “Toplum sağlığını tehdit edecek ya da tüm sütlerin tamamı ile ilgili bir şüphe uyandıracak bir şey yok. Kimsenin endişe etmesine gerek yok, gönül rahatlığıyla tüketiciler açısından bir sorun olmadığını söylüyoruz” dedi.
Mehdi Eker, dün medyaya yansıyan süt haberlerine de tepki gösterdi ve ‘insafsızlık doğru değil’ dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, sütte antibiyotik kalıntılarına rastlanılmasına ilişkin olarak “bu binde bir bile değil, yani bin tane örneğin içerisinde bir tane bile değil, vatandaşlarımızın, tüketicilerimizin bu konuda endişe etmelerini gerektirecek bir şey yok” dedi.
Eker, Orman Su İşleri Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında ağaçlandırma protokolü imzalanmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin sütte kanser ve siroza yol açabilen antibiyotik kalıntılara rastlandığa ilişkin haberleri hatırlatması üzerine, Eker, şunları söyledi:
“Bu çok insafsızca bir şey, çok üzüldüm bir gazetede gördüm. Antibiyotik kalıntısı; hayvanlar hastalandığında onlar tedavi ediliyor; bazen çok çok nadir durumlarda bunların içinde hala antibiyotik kalıntısı bulunan sütler toplanabiliyor, işlenebiliyor, sanayi sütü haline gelebiliyor. Ancak bu binde bir bile değil, yani bin tane örneğin içerisinde 1 tane bile değil. Ama bu dünyanın hiçbir yerinde yüzde yüzde mutlaka sıfır değerine zaten sahip değil. Biz tabi bize sorulduğunda zaman zaman (rastlanabiliyor) dedik. Ama bunu piyasadaki sütler kanserojen veya aflatoksin var diye verilmesi gerçekte Türkiye adına, çiftçisi, üreticisi, tüketicisi, gıda sanayi adına insafsızlık doğru değil.”
Gıda güvenliğine ilişkin yapılan 102 yönetmelik çıkardıklarını ve bunu kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan Eker, bu konularda olabilecek binde birlik ihtimali bile ortadan kaldırmaya yönelik yeni bir sistem getirdiklerini bildirdi.
Örneğin aflatoksinin hayvanlara yedirilen yemlerin bozuk olması halinde ortaya çıkabilecek bir durum olduğuna işaret eden Eker, yeni bir sistem getirildiğini, artık hayvana verilen yemi, üretici kendi üretiyorsa bile denetleyeceklerini ve kaydının tutulacağını ifade etti.
Eker, “Daha önceden fabrikadan satın aldığı hazır yemi denetliyorsunuz da kişi kendi ahırında kendi çiftliğinde kendi hayvanı için bir yem üretiyorsa, şimdi diyoruz ki kendi hayvanınıza yem yedirseniz bile bunun kaydını tutacaksınız ve bu denetlenecek. Bunun aksi olduğunda buna ağır müeyyideler, cezalar getirilecek” diye konuştu.
ANTİBİYOTİKLİ SÜTLERE AĞIR CEZALAR VAR
Yeni sistemde bir diğer düzenleme ile de antibiyotikli sütlerle ilgili ağır cezalar, müeyyideler getirildiğini belirten Eker, şöyle devam etti:
“102 yönetmelikle Türkiye’de herkesin her alanda yani bütün üreticinin sanayicinin, depocunun yani tedarik zincirindeki herkesin sorumluluğunu paylaşacağı bir yeni mekanizma yeni sistem, gıda güvenliği sistemi getirildi. Bunun da bir kısmı 13 Aralık itibariyle, bir kısmı 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girdi. Dolayısıyla vatandaşlarımızın da, tüketicilerimizin de bu konuda endişe etmelerini gerektirecek bir şey yok. O benim bir muhalefet milletvekilinin sorduğu soruya verdiğim cevapta bulunabiliyor doğru, denetimlerde ama bunun oranı binde biri bile değil ama o bir kelime sayfalarca soru cevapta, onun içerisinde bir kelimeyi çıkarıp bu ‘bulunabiliyor’ kelimesini çıkarıp da manşete taşıyıp işte sütte kanser paniği, sütte anflatoksin, kanserojen paniği diye bunu manşete taşımak inanın tek kelimeyle söylüyorum insafsızlıktır.
İlla böyle dikkat çekeceğim diye de böyle manşetler verilmez, bunda bir sorumluluk anlayışıyla hareket etmek lazım. Eğer gerçekten dikkate alınacak miktarda, dikkate alınması miktarda bir şey varsa biz bunu kamuoyuyla da paylaşıyoruz,hiç bir zaman birşey de saklamadık, hep şeffaf olduk. O binde birlik ihtimali de ortadan kaldıracak düzenlemeleri de zaten getirdik yeni bir sisteme geçti Türkiye. Endişe etmemizi gerektirecek bir şey yok. Yemler de artık kontrol altında olacak. Sütler zaten denetleniyor, bunlarla ilgili denetim mekanizmaları da artan bir şekilde devam ediyor, hem bürokrasisi azaltıldı, hem müeyyideler artırıldı, hem verilen cezalar artırıldı. Daha etkin denetim mekanizmaları getirildi. Anflatoksin meselesinde de bundan sonraki süreçte o binde birlik ihtimali bile elimine edecek tarzda yeni bir sistem getiriyoruz”
İZLENEBİLİRLİĞİ ETKİN HALE GETİRDİK
Bu tip süt üreten şirketlerin kim olduğunun kamuoyuna açıklanıp açıklanmayacağının sorulması üzerine Eker, yeni sisteme göre hata yapan, yanlış yapan gıdayla ilgili firmaların ismini açıklayacaklarını, ifşa edeceklerini söyledi.
Ambalajlı gıda maddeleri üzerinde bulunan etiketlerin de okunur hale geldiğini anlatan Eker, bundan sonra etiketlerin üzerindeki bilginin 12 puntonun altında olmayacağını söyledi. Bütün bunlarla ilgili bir çok yeni düzenleme olduğunu, hayvan nakillerinden, hayvanların refahına, yedirilen yemlerin kayıtların tutulmasından, gıdaların her aşamasında üreticinin, depolayıcının,satıcının, marketçinin, restorant sahibinin,üretim yapan çiftçinin herkesin sorumlu olacağı bir mekanizma, sistem getirildiğini kaydetti.
Yayımlanan yönetmelikler ile getirilen sistemin gıda güvenliği alanında bir devrim olduğunu vurgulayan Eker, artık herşeyin çok daha şeffaf ve izlenilebilir olduğunu ifade etti.
İzlenebilirliği çok daha sistematik çok daha etkin hale getirdiklerini anlatan Eker, örneğin artık marketten alınan yumurtanın hangi ilin, hangi köyünden, hangi çiftçiden alındığının , üretildiğinin bilineceğini söyledi.
Eker, “onun için hayvana yedirilen yemin kayıtları tutulacak, mezbahaya geldiğinde, kesildiğinde o hayvan sağlığında hangi tür yemlerle beslenmiş, hangi yemleri yemiş, bunların kaydı olacağından dolayı bunlar da açık bir şekilde bilinecek bunların kayıtları tutulacak. Tüm bu sistemleri getirdikten sonra falanca zamanda verilmiş olan yazılı soru önergesinde verilen bir cevaptaki,sayfalarca soru cevabın içerisindeki bir kelimeyi çıkarıp, bulunabiliyor kelimesini kalkıp da sütte kanser paniği diye manşete taşımak çok insaflıca değil” diye konuştu.
BU TİP DURUMDA ZATEN SÜTLER İMHA EDİLİYOR
Bir başka soru üzerine de “binde bir bile değil” ifadesinin her bin tanesinde 1 tanesi anlamına gelmediğini belirtirken, “bunun istatistiki olarak kaydında binlerce örnek alıyorsunuz bunun içinden bir tane ya çıkıyor ya çıkmıyor” demek dedi.
Böyle bir durum tespit edildiğinde de bunlarla ilgili işlem yapıldığını vurgulayan Eker, bu tip durumlarda ağır cezalar verildiğinde, örneğin sütte antibiyotik tespit edildiğinde 10 bin lira ceza verildiğini, bu tip sütler tespit edildiği anda zaten imha edildiğini kaydetti.
İnsanların uzun süre tekrarlanan sürelerde antibiyotikli süt içmeleri durumunda o antibiyotiğe karşı bir direnç gelişebildiğine işaret eden Eker, sözlerini “ama sık sık belirli bir miktar tüketildikten sonra kuşkusuz. Bunun da önüne geçmek gerekiyor. Bu binde bir ihtimali bile biz elemine etmeye çalışıyoruz endişe edecek o konuda bir şey yok. Bizim getirdiğimiz yeni mevzuat AB ile de uyumlu. Yani Brüksel de neyse Bursa’da o, Amsterdam’da neyse Ankara’da o. Hiç bundan endişe etmeyin” diyerek tamamladı.
“SÜTÜ KARALAMAYA KİMSENİN HAKKI YOK”
Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu da süt ile ilgili açıklamalarda bulundu. Konsey yaptığı yazılı açıklamada şu sözlere yer verdi;
“Gıda güvenliğinin, yasal güvenceye alınması son derece sevindiricidir. Yeni yürürlüğe giren yasal düzenlemelerin uygulanmasını ve gıda güvenliğinin sağlanmasını Ulusal Süt Konseyi olarak önemsiyor ve destekliyoruz. İnsan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre için oldukça önemli olan bu düzenlemelerin, kamuoyuna bazı kişi ve kuruluşlar tarafından yanlış, eksik ve çarpıtılmış şekilde aktarılması halk sağılığı ve beslenme açısından hatalı görüşlerin oluşmasına yol açmaktadır. Hele süt kadar önemli bir gıdanın konu edilmesi daha da önem arz etmektedir.”
Son günlerde sütle ilgili sorumsuzca haberler yapıldığı ve toplum üzerinde yapacağı etkinin düşünülmediği savunulan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Önce gazlı içeceklerin övülmesi, devamında kampanya yapar gibi ‘çocuklara süt içirmeyin’ haberleri şimdi de tamamen kayıt dışılıktan kaynaklanan süt haberlerinin peş peşe yayımlanması, beslenme bilimi ile hayvancılıktan uzak kişilerin konuya ilişkin açıklamaları sektörümüzün tüm taraflarını derinden üzmektedir. Süte yönelik bu yayınları basın yayın ilkelerine ve temel etik değerlere aykırı bulmaktayız. On yıl önce 1,5 milyon ton süt kayıtlı olarak işlenirken bu gün itibarıyla yaklaşık 7 milyon ton süt kayıt altına alınarak sanayide işlenmektedir. Bu ülkemiz için önemli bir kazanımdır. Hem işlenen süt, hem de çiğ süt gıda güvenliği temel ilkelerine uygun ve yasal güvence içindedir. Halk sağlığı ve hayvan sağlığı esas alınarak her aşamada denetlemeler yapılmaktadır.
Bakanlık tarafından kontrolleri yapılmış olan süt ve süt ürünleri konusunda halkımızın endişeye kapılmasına gerek yoktur. Zihinleri bulandırmaya yönelik bu yayınlar üreticiye, sanayiciye ve bu sektör içinde yer alan tüm taraflara yapılan, en hafif şekliyle insafsızlıktır. Gıda güvenliğine uygun işlenen ve yasaların belirlediği ambalaj içinde etiketlenen süt ve süt ürünlerinin tüketiminden kimse endişe duymasın. Kayıtsız ve denetimsiz üretimin halk sağlığını nasıl olumsuz etkilediği konularına basınımızın dikkat çekmesi, özellikle sokak sütü ile devletin mücadelesine etkin destek vermesi gerekmektedir. Yaşamımızın kaynağı olan süt ve ürünlerinin sağlıklı üretimine tüketimine destek ve hatta öncülük etmesi gereken basınımızın, sektördeki tüm kazanımları bir çırpıda yok edecek yayınlardan uzak durması etik değerler yanında kamu güvenliği açısından da önemlidir.”
http://www.hurriyet.com.tr/