Tarımda tek söz sahibi olmak isteyen başta ABD olmak üzere AB ve İsrail gibi ülkeler gelişmekte olan ülkeleri kendilerine pazar yapmaya çalışıyorlar. Türkiye son yıllarda tarım sahasında bu savaşı kaybetmeye başlamış durumda
ANALİZ ORHAN DEDE
ABD ve AB başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, stratejik sektörlerin başında gelen tarımda üstünlük kurmanın savaşını gelişmekte olan ülkelere karşı uzun zamandır veriyorlar. Gübre, ilaç, tohum gibi temel tarım girdilerinde ABD, İsrail ve AB ülkeleri tüm dünyada hâlihazırda tek söz sahibi durumunda. Bundan dolayı bu ülkeler tarımsal üretim ve ticarette de söz sahibi konumuna gelmiş durumdalar. Bugün ABD ve AB, birçok tarım ürününde fiyatlara karar veren irade.
Tarım sektöründe söz sahibi olan bu ülkeler, gelişmekte ve geri kalmış ülkelerde tarım üretiminin gelişmesini engellemek, hatta daha da ileriye giderek tarımsal üretimi tamamen bitirerek bu ülkeleri kendi çiftçilerinin ürettiği tarım ürünleri için pazar haline getirmek istiyorlar. Bu hedeflerine ulaşmak için dünya Ticaret Örgütünü de kullanan gelişmiş ülkeler kendi çiftçilerine verdikleri destekleri artırırken diğer ülkelere tarım köylüsüne verdikleri desteği sona erdirmeleri için baskı uyguluyorlar. Bu konuda hayli mesafe kat etmiş durumdalar. Birçok tarımsal üründe yıllar önce ihracatçı olan Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, siyasilerin basiretsizliği sonucunda şimdi tarım konusunda ABD ve AB gibi ülkelerin ithalatçısı durumuna düşmüş durumda.
DTÖ de işin içinde
Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) bugüne kadar aldığı kararlar gelişmekte olan ülkelerin tarımına zarar verdi. Kurulduğu tarih olan 1 Ocak 1995 yılından bugüne kadar bu örgüt tarafından alınan kararlar hep gelişmiş ülkeler lehine oldu. Bu karalardan en önemlisi tarımsal desteklerin azaltılması kararıdır. DTÖnün bu kararına rağmen ABD ve AB tarımsal destekleri azaltmak bir yana, daha da artırdılar. Türkiyede ise tarıma verilen destek çiftçinin kullandığı mazotu bile karşılamıyor. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) 2012 Tarım Sektörü Değerlendirme Raporuna göre buğday üreticisinin bir dekar başına yaptığı mazot harcaması 56 TL’dir. Buna karşılık dekar başına mazot desteği olarak aldığı prim 4 TLdir. Yani destek yapılan masrafın sadece yüzde 7sini ancak karşılayabildi. Ülkemde tarım köylüsü yılda yaklaşık 3,5 milyar ton mazot kullanıyor. Bu mazotun ÖTV ve KDV’si yaklaşık 9 milyar TLyi buluyor. Başka bir deyişle, bütçeden tarıma destek olarak ayrılacak olan bütçenin tamamı 2013 yılında çiftçinin ödeyeceği mazot parasından alınan ÖTV ve KDV olarak hükümet tarafından geri alınacak.
Türkiye savaşı kaybetti
Türkiye tarım sektöründe yaşanan bu küresel savaşı kaybetti. Pamuk sektöründeki Türkiye’nin geldiği nokta bu savaşı Türkiye’nin kaybettiğini teyit ediyor. Türkiye, dekar başı ortalama 350 kg olan verimliliği ile pamuk üretiminde dünya ikinciliğini yıllarca korudu. Siyasilerden hak ettiği desteği alamayan Türk pamuğu, girdi maliyetlerinin yüksek olması neticesinde dünya piyasasında pahalı kaldı. Dış pazarda satış şansı kalmadığı için pamukta üretim azaldı. Türkiye pek çok tarım ürününde olduğu gibi pamukta da ihracatçı ülke konumundan ithalatçı ülke haline geldi. Türkiye pamuk ithalatının yarısını Amerikadan, yüzde 25ini ise Yunanistandan alıyor.
Tarım köylüsünün hali içler acısı
Türkiyede çiftçiler gelişmiş ülkelerdeki çiftçilerden hem hükümetten aldıkları destek olarak kötü durumda hem de borçlar altında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Tarımda sulama abonelerinin 21 elektrik dağıtım şirketine ana para toplam borcu yaklaşık 2.1 milyar TL, faiz tutarı ise 1,8 milyar TL’yi aşmış durumda. Yani tarım köylüsünü sadece elektrik borcu 4 milyar TLye yaklaşmış durumda. Türk çiftçisinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları bu yıl itibariyle 22 milyar lirayı aşarak, 10 yıl öncesine göre 42 kat artmıştır. Çiftçinin bankalara olan kredi borcu ise 2011 yılsonu itibariyle 32 milyar TL’ye ulaştı.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
Niye bizim ülkede dekar başına verilen mazot desteği % 7’lerde, niye bu kadar düşük kepçeyle alıp kaşıkla verme davası var. Kalitesiz tarımmı yapıyoruz biz yoksa siyasetin içinde olduğumuzdanmı böyle?
Destek yapılan masrafın sadece neden % 7’si karşılanıyor, verimsiz ürün elde edildiğinden mi? , yanlış tarım yapıldığından mı?, türkiye büyük bir pazar olduğundan mı?, siyasetten dolayımı, yoksa ayrımcılıktanmı?…