“Teşvikler İyi Ama Fizibilite Şart”

0
740
"Teşvikler İyi Ama Fizibilite Şart"

Son dönemde özelikle ihracatçıları teşvik etmek ve ihracatın artışını sağlamak için verilen devlet teşviklerini değerlendiren Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Özaydemir, “İhracat için verilen yatırım teşviki herkesin iştahını kabartacak bir teşvik.

Herkes bundan yararlanmak istiyor. Hükümetin bunda başarı sağlayacağını düşünüyorum” dedi. Fizibilite yapan sanayicinin de bundan kazançlı çıkacağını söyleyen Özaydemir, “Ancak komşum yapıyor ben de yaparım diyen ve yerine göre gaza veya frene basmayı bilemeyenler için de sıkıntı olabilir” uyarısında bulundu. Savaş Özaydemir şöyle dedi:

“Teşviklerden yararlanıp ihracat yapalım dediğinizde ister istemez üretimi artırmak durumundasınız. İhracat yapalım dedikçe iş büyüyor, iş büyüdükçe maliyet artıyor, dolayısıyla da borcun da çoğalıyor. Şimdi, bundan sonra ne olacak bakalım diye düşünen çok sanayici var. Büyümeyen, pedallara basmayan devrilir. Bu da sanayinin genel kuralıdır. O bakımdan herkes bu teşviklerden bir fırsat bulup bir şeyler yapacaktır. Peki balon patlarsa ne olur? İhracat yaparım diye yatırımını yaptın, bazı politik nedenler çıkarsa, ortalık karışırsa ihracat da yapamazsan, adam malı almıyor olursa ne olacak, bu risk de var tabii. Böyle olunca sanayici bir taraftan el frenini çekerken bir taraftan gaza basarsa balataları yakabilir. Bizim ülkemizde sanayicilerimizin yarısından fazlası hisleriyle hareket eder. Fizibilite ile hareket edenler ya freni gevşetir ya gazı kısarlar, bir ayarlama yaparlar. Ama hisleriyle gidenler komşum yaptı ben de yaparım diyen hırslılar ve yeni işin başına gelmiş, benim atılımcı dediğim deneyimsiz genç nesiller, daha çabuk yatırıma gidecek kadar gözü pekler ve borca girmekten korkmazlar, işte balataları onlar yakarlar.”

‘Savaştan sonra Ortadoğu pazarını kaçırmamak gerekir’

Türk sanayinin doyum noktasına ulaştığını ve artık yeni ürünlerin üretimine yönelmek gerektiğini söyleyen Savaş Özaydemir, bunu hükümetin de gördüğünü ve yeni ürünleri üretmeye dönük teşviklerin önünü açtığını söyledi. Özaydemir, savaş sonrası Ortadoğu pazarını yakalamak gerektiğinin de altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hükümet teşvik kesesinin ağzını açmış durumda. Bundan 6 yıl önce Türkiye’nin sanayi ile kalkınmayacağını düşünen bir ekiptiler. Yavaş yavaş farkına vardılar, ihracat ile bu darboğazdan kurtulacaklarını gördüler, ihraç edecek neyimiz var diye dönüp baktıklarında sanayimizin de doyma noktasında olduğunu gördüler. Artık bundan başka satacak malımız kalmadı, yeni mal satmak istiyorsanız yeni yatırım yapmak lazım deyip ihracat için yatırım teşviki verdiler. Kısa dönemde cezbedici tarafları olabilir. Örneğin, savaş biter, Suriye ve Irak pazarları açılırsa, o pazarlara dönük üretimler yapılabilir. Ancak bunda da geç kalmamak gerekir. Zira Orta Asya devletleri bağımsızlık kazandığında, biz oralara yeni yeni gezmeye gittiğimiz zaman İtalyanlar çoktan otellerini açmışlardı bile, lokantaları vardı, İtalya’dan makarna getirip satıyorlardı. Yani biz hep geç kalıyoruz. Savaşın sonunu iyi kestirip yabancılar yine erkenden çöreklenebilirler. Bizim de biraz bu konularda uyanık olmamız gerekir, komşu ülkelerde yeniden yapılanma başladığında Türkiye olarak o bölgelerde bulunmamız gerekir.”

Hükümetin Ar-Ge’ye de iyi teşvikler verdiğini söyleyen ve alınan finansal tedbirleri yerinde bulduğunu belirten Özaydemir, “Hükümet hem yatırım teşvikinde hem de Ar-Ge’de kesenin ağzını açtı. Sen yapacağın işi göster, ben sana 50 milyon dolar vereyim, diyor. Sen yabancıya mal sat, ben sana kredi vereyim, diyor. Dolayısıyla yeni, inovatif ürün üretimini ve yurtdışı satışı teşvik ediyor. İhracat için yatırım yapalım diyorlar. Çünkü bize döviz lazım, açığımızı kapatmamız için ülkeye döviz girdisi gerekiyor, bunun için de ihracat yapmak zorundasınız” dedi.

‘Yabancı iş ortaklarımızı incitmeyelim’

“İhracat yapmak istiyorsak, yabancı iş ortaklarımızı ürkütmememiz gerekir” diyen Savaş Özaydemir, artık dünyanın global bir pazar olduğunu ve sermayenin risksiz ülkeleri sevdiğini belirterek şöyle konuştu: “Ülke uzun süredir OHAL ile yönetiliyor. Yabancı OHAL’den ya da KHK ile yönetilmesinden korkmuyor, sonuçlarından korkuyor. Bunun bize zararı yok, FETÖ’cüyse alıp götürüyor ama namuslu tüccara bir tek zararı olabiliyor, o da ülkeyi riskli ülke olarak düşünen iş ortağına durumu anlatamıyor. Makinesi bozulmuş, yabancı uzman istiyor, yabancı ‘riskli, gelmem’ diyor. Yabancılar kendi alıcılarına da telkinde bulunuyor, ‘Türkiye’ye yatırım yapmayın, mal almayın’ diyebiliyor. Mal alırken de ‘Bir gün bizim malımız gelmeyebilir, sen gel Avrupa’da bir yerde üret’ baskısı uyguluyorlar.”

Bir Cevap Yazın