Soframızdan eksik etmediğimiz çayın ömrü hızla tükeniyor
Doğu Karadeniz’e Cumhuriyet ile birlikte dikilmeye başlanan ve ticari ömrü 100 yıl olan çay bitkisi bugün 75 yaşında. Her gün bardak bardak tükettiğimiz, sudan sonra en ucuz içecek olan çay için bir an önce harekete geçilmezse belki de gelecek nesiller bu topraklarda yetişen geleneksel içeceği bizlerden dinleyecekler, ithal çay ya da farklı tatlar tüketmeye mahkum olacaklar. Bu konuda başta büyük üretici firmalar olmak üzere dernek ve ziraat odaları da harekete geçti. Yeni filiz dikimi ile bu yaşlı bitkiyi ayağa kaldırmak için uğraşan çay firmalarının yanında kök budama adı verilen ve 300 yıldır Çin ve Sirilanka’da uygulanan yöntem de alternatif olarak öne sürülüyor, pilot bir alanda uygulanıyor. Amaç artık damak tadı haline gelen Türk çayının genetiğini bozmadan daha uzun yıllar üretimini sürdürebilmek. ” Arazi çok engebeli, eski fideyi çıkartıp yerine yenisini ekersek fide büyüyene kadar erozyon ile çok toprak kaybederiz” diyen Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Mavi ‘nin önerisi kök budama ile eski köklerin yeni sürgün vermelerini sağlamak. Rize Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Muhammet Keleş ise ” Bu işi pek çok ülke 40 yıl önceden tamamladı. Biz daha başlamadık. Hatta Japonya yüzde yüz oranında yenileme yaptı. Biz tohumdan ekim yapıyoruz. Oysa eski fideler yani ekonomik ömrünü doldurmuş 60-70 yıllık bitkiler aynı gen özellikleri taşıması sağlanarak rehabilite edilmeli, çelikle aşılama yapılarak gençleştirilmeli. Ancak üreticinin üretim planı düşürülmeden 20 yıl içinde yavaş yavaş yapılmalı” diyor. Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç ise ” Projeler çok önemli ve gerekli ama üreticinin eski fidelerden vazgeçmesi üretimi düşürecektir. Bu işin devlet desteği ve teşviki ile yapılması şart” diyor. İşte tavşan kanı geleneğini sürdürmek için yapılması gerekenler ve uygulamaya konulan projeler :
BİR ÇOK ÜLKE 40 YILDIR YENİLİYOR BİZ DAHA BAŞLAYAMADIK
Muhammet Pertek ( Ziraat Mühendisleri Odası Rize Şubesi Başkanı)Biz çayı tohumla üretiyoruz. Ama ileriye dönük planlama yapıldığı zaman bitkiyi bozmadan kendi dallarından yeniden üretmemiz gerekiyor. Böylece bitki gen özellikleri korur. Dünyada çay yetiştiren ülkelerin bundan 40 yıl önce başlayıp bitirdikleri işi biz daha başlayamadık. Diğer meyvelere nasıl aşı yapıyorsak çayı da çelikle üreterek ya da kök üreme dediğimiz sistemle çay fidanlarını yenilememiz gerekiyor. Ekonomik ömrünü doldurmuş 60-70 yıllık çayların yerine bu çaylardan üretilmiş yeni fideleri dikmek gerekiyor. Çay üreticilerinin üretim planlarını düşürmeden tedrici olarak 20 yıllık bir planlamayla azar azar yenileme yapılmalı. Bu işi Japonya tamamen halletti. Çin büyük atılımlar yapıyor, Seylan önemli atılımlar yapıyor. Geleceği çaya bağlayan ülkeler bu işi yapmak zorunda. Modern tarım da bunu gerektiriyor. Türkiye’de ise deneme parsellerinin dışında yeterli bir yenileme başlamadı. Bu işin desteklenmesi lazım.
YAĞMUR ORMANLARININ BİR PARÇASI OLUYOR
Mustafa Seçkin (Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı): Ülkemizde yaklaşık 1 milyon kişinin geçim kaynağı olan çay, iklim değişikliğinin yanı sıra, tarımsal ilaçların ve gübrelerin bilinçsiz kullanımı gibi nedenlerle tehdit altında. Türkiye’de ekonomik ömrü 100 yıl olan çay bitkisi, 75’inci yaşını doldurdu. Yani eğer hiçbir çaba gösterilmez ve çay tarımı geleneksel koşullarla sürdürülürse, kültürümüzün bir parçası olan Türk çayı 25 yıl sonra ekonomik ömrünün sonuna geliyor. Bu, çay bitkisinin ekonomik bir gelir sağlayamaması ve Türk çayını bardaklarımızda göremeyeceğimiz anlamına geliyor. Geleneksel çay tarım yöntemlerini daha verimli bir hale getirmemiz gerekiyor. Yanlış olan bazı tarım tekniklerini değiştirerek, topraktaki nitelik kaybını engellemek yapılması gerekenlerin başında geliyor. Bu da öncelikle bu yöntemlerin bölgedeki çiftçiye aktarılmasını gerekli kılıyor. Bu nedenle Lipton’un başlattığı “Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi” çiftçi eğitimlerini, fabrika uygulamalarını, sağlık projelerini, toprak analizlerini, kayıt tutma gibi teknik konuları ve Lipton’un satın aldığı tüm çayların Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) sertifikasına sahip olması için yapılan çalışmaları kapsıyor. Geçen yıl başlayan projede, bu yıla kadar 15 bine yakın çiftçiye doğru çay tarımı eğitimleri verildi. Toprağa uygun tarım yöntemini belirlemeye yarayan Toprak Analizi Laboratuarıyla başlayan proje, eğitimin uygulamaya geçtiği Deneme Bahçesi, bölgenin atık sorunun çözülmesi, bölgedeki kadınlara ve çocuklara yönelik sağlık taraması ve doğru kayıt tutmak için Elektronik Veri Tabanı projeleriyle devam etti. Ayrıca laboratuvarda fide denemeleri de yapılıyor. Yaşlanan bitkiler için yeni ekim projeleri gerçekleştiriliyor.
ÜRETİCİ MAĞDUR EDİLMEDEN DESTEKLENMELİ
Nevzat Paliç (Rize Ziraat Odası Başkanı): Yenileme kesinlikle çok önemli. Acilen atılması gereken bir adım ancak bölgemizde arazi yapısı çok eğimli. Eski fidenin çıkarılıp yerine yeninin ekilmesi sorun yaratabilir çünkü eğim ve yağış toprak kaybını hızlandırıyor. Başka yöntemler denenmeli. Örneğin dağ yamaçlarında köklerin budanarak gençleştirilmesi yapılmalı. 20-25 yılda hem devlete hem de vatandaşa yük vermeden yenilenmesini öngörüyoruz. Ancak bunun başlaması ciddi bir maliyete sebep olacak. Üreticinin mağdur olmaması için devlet tarafından bu maliyetin karşılanması gerekiyor.
ÇİN’İN 300 YILLIK YÖNTEMİNİ UYGULAMAK GEREK
Mustafa Mavi ( Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı): Dernek olarak 5 yıldır yaptığımız başarılı buir çalışmamız var. Çin ve Srilanka’da 300 yıldır uygulanan bir modeli uyguladık. Buna kök budama deniliyor. Yeni filizler elde ederek gençleştirme sağladık. Arazimizin engebeli olması bizi bu yönteme itiyor.Çünkü eski fideleri çıkarırsanız yeni fideler büyüyene kadar yağışla birlikte toprak kaybı yaşarız. Bu şekilde 20 yılda tüm Doğu Karadeniz’deki fideleri değiştirebiliriz ve bu sistemde doğal tarıma da geçebiliyoruz.
RAKAMLARLA ÇAY SEKTÖRÜ
-Dünya çay pazarı büyüklüğü 18 milyar dolar
-Dünya çay tüketiminin yüzde 97’si siyah, yüzde 3’ü yeşil çaydan oluşuyor.
-Dünyada 30 ülkede çay yetiştiriliyor. Toplam üretimin yüzde 80’i Asya’da gerçekleşiyor.
-Türkiye dünyanın en büyük beşinci çay üreticisi, dünya üretiminin yaklaşık yüzde 6’sını karşılıyor.
-Çin ve Hindistan’ın ardından Türkiye, en çok çay içilen üçüncü ülke.
-Türkiye’de günlük 245 milyon bardak çay tüketiliyor. Nüfusun yüzde 96’sı her gün çay içiyor. Hanelerin yüzde 95’inde çay tüketiliyor. Kişi başına düşen yıllık çay tüketimi 3 kg.
-Türkiye’de 200 bin çay üreticisi ve 300’e yakın işleme – paketleme tesisi bulunuyor. 758 bin dekar alanda çay tarımı yapılıyor.
-2009’da Türkiye’de siyah çay pazarı, bir önceki yıla göre yüzde 15 büyüyerek, 212 bin ton – 2,15 milyar TL değerinde bir hacme ulaşmış durumda.
-Geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklık dünyanın en önemli çay üreticileri olan Kenya ve Sri Lanka’yı fena vurdu. Küresel piyasalarda kilogram fiyatı 4 ABD doları olan kaliteli siyah çayın fiyatı 5.45 dolara yükseldi.
kaynak:http://www.retailnews.com.tr