Türkiye 2030 yılında su sıkıntısı çekebilir

0
1003
Turkiye-2030-yilinda-su-sikintisi-cekebilir

Türkiye’nin, 2013 yılı itibarıyla kişi başına düşen yaklaşık bin 500 metreküp kullanılabilir su miktarı ile su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer aldığı belirtildi.

Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2014 Yılı Programı’nda, Türkiye’nin mevcut 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağından yararlanma oranının yaklaşık yüzde 39 olduğu, bu kaynağın 32 milyar metreküpünün sulamada, 7 milyar metreküpünün içme ve kullanmada ve 5 milyar metreküpünün de sanayide kullanıldığı aktarıldı.

Programda, 2013 yılı itibarıyla kişi başına düşen yaklaşık bin 500 metreküp kullanılabilir su miktarı ile su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin, 2030 yılında kişi başına düşen bin 100 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelebileceği ifade edildi.

Su havzalarının koruma alanlarındaki evsel, endüstriyel ve tarımsal kirliliğin, özellikle içme ve kullanma suyu teminini güçleştirdiği vurgulanarak, 25 havzanın tamamı için koruma eylem planları hazırlandığı ve ilk aşamada Ergene Havzası Koruma Eylem Planı’nın uygulanmasına başlandığı hatırlatıldı.

Artan talep, kuraklık ve su toplama havzalarındaki kirlenme sonucu mevcut su miktarının yetersiz hale geldiğine dikkat çekilen programda, “Planlama, izleme, değerlendirme ve yaptırım eksikliği, kurumlar arasında görev ve sorumluluk dağılımının net olmaması ve eş güdüm sağlanamaması, ortak veri tabanı ve bilgi akışı yetersizliği ve yeterli düzeyde Ar-Ge yapılamaması gibi hususlar, su kaynakları yönetiminde karşılaşılan sorunlardır” değerlendirmesinde bulunuldu.

İklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi ve uyum çalışmalarının yürütülmesinin önemine değinilen programda, yeraltı sularının kimyasal durumu, miktarı ve kullanımıyla ilgili münferit çalışmalar bulunmakla birlikte bu kaynakların etkin ve sürdürülebilir yönetimi açısından kalite ve miktarına ilişkin kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Şişelenmiş su sanayi ürünlerinin, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pazar payını hızla artırdığı kaydedilen programda, ülkedeki toplam üretimin, 2011 yılında 9,3 milyar litreye ve yaklaşık 6 milyar liralık pazar hacmine ulaştığı, aynı yıl kişi başına tüketimin ise 135 litre seviyesinde gerçekleştiği vurgulandı.

Toprak kullanımı

Hızlı şehirleşmeyle turizm ve sanayi sektörlerindeki gelişmenin ortaya çıkardığı arazi ihtiyacının, tarım toprağı varlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekilen programda, bunun yanı sıra, yanlış tarımsal faaliyetler ve arazinin kabiliyeti dışında kullanımı sonucu toprak yapısının bozulmasının da tarım arazilerinin tarım dışına çıkmasına neden olduğu kaydedildi.

“Toprak kaynaklarının, toprağın kabiliyetleri doğrultusunda ve arazi kullanımının planlanması temelinde değerlendirilmesi önemini korumaktadır” ifadesine yer verilen programda, toprağın korunması ve verimli kullanılması için çölleşme ve kuraklıkla mücadele alanında hazırlanan strateji ve eylem planlarının etkin bir şekilde uygulanmasının, erozyonla mücadelenin etkinleştirilmesinin, kirliliğin önlenmesinin ve toprak yönetiminde koordinasyonun güçlendirilmesinin öncelikli görüldüğü dile getirildi.

Programda, su kaynaklarının tarım sektöründe etkin kullanımı ve yönetiminin taşıdığı önemi belirgin biçimde ortaya koyan veriler çerçevesinde, Onuncu Kalkınma Planı’nın amaçlarına ulaşılabilmesi açısından kritik reform alanları için tasarlanan Öncelikli Dönüşüm Programları (ÖDP) arasına, Tarımda Su Kullanımının Etkinleştirilmesi Programı’nın da dahil edildiği hatırlatıldı.

Mevcut Sulama Altyapısının Modernizasyonu ve Etkinliğinin Artırılması, Suyun Bilinçli Kullanımı İçin Tarım Üreticilerine Yönelik Eğitim ve Yayımın Artırılması, Destekleme Politikalarının Su Kısıtı Esas Alınarak Gözden Geçirilmesi, Su Havzaları Bazında Su Bütçesi Çalışmaları Yapılması, Sulamada Kurumsal Yapıların Etkinleştirilmesi bileşenlerinden oluşan ÖDP’nin, Orman ve Su İşleri Bakanlığının koordinasyonunda ve öncelikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının desteğiyle yürütülmesinin öngörüldüğü anımsatıldı.

Programda, su ve toprak kaynaklarının miktarının ve kalitesinin korunması, geliştirilmesi ve talebin en yüksek olduğu tarım sektörü başta olmak üzere sürdürülebilir kullanımını sağlayacak bir yönetim sisteminin geliştirilmesi temel amaç olarak saptandı.

Alınacak tedbirler

Yapılacak çalışmalar ve alınacak tedbirler şöyle sıralandı:

“Su yönetimine ilişkin mevzuattaki eksiklik ve belirsizlikler giderilerek kurumların görev, yetki ve sorumlulukları netleştirilecek, su yönetimiyle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon geliştirilecektir. Su kaynaklarının etkin kullanımı ve korunması için bütüncül su kaynakları yönetimi modeli geliştirilecektir.

İklim değişikliğinin ve su havzalarındaki tüm faaliyetlerin su miktarı ve kalitesine etkileri değerlendirilerek havzalarda su tasarrufu sağlama, kuraklıkla mücadele ve kirlilik önleme başta olmak üzere gerekli önlemler alınacaktır.

Özel öneme sahip doğal korunan alanlar başta olmak üzere, nitelikli tarım arazileri ve orman varlığını koruyacak tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda özellikle çölleşme ve erozyona karşı mücadele etkinleştirilecek, tarımsal faaliyetlerin toprak kaynakları üzerindeki çevresel ve sosyal etkileri izlenerek önleyici tedbirler yoğunlaştırılacaktır.”

Güncel ve sağlıklı arazi bilgilerine ulaşabilmeyi teminen, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemlerinden faydalanılarak Ulusal Toprak Veri Tabanı’nın oluşturulacağı ve arazi kullanım planlaması yapılarak tarım başta olmak üzere toprağın etkin kullanımının sağlanacağı belirtilen programda, “Sulamada sürdürülebilirliğin sağlanması açısından yeraltı su kaynaklarına yönelik miktar kısıtlaması, farklı fiyatlandırma gibi alternatifler geliştirilecektir. Sulama birliklerinin çalışma süreçleri gözden geçirilecek, sistemin daha etkin hale getirilmesi yönünde alternatifler oluşturulacaktır” ifadesine yer verildi.

haber365

Bir Cevap Yazın