“Türkiye Tarımsal Politika Reformlarının Değerlendirilmesi” raporu

0
1080

Tarımsal Politika Reformlarının DeğerlendirilmesiANKARA (İHA) – Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, et ithalatıyla ilgili olarak, “OECD’nin bize ne ithalatla ne ihracatla ilgili herhangi bir telkini olmadı, olamaz da zaten” dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda düzenlenen ve İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı’nın (OECD) hazırladığı “Türkiye Tarımsal Politika Reformlarının Değerlendirilmesi” konulu raporu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve OECD Politikalar ve Çevre Bölüm Başkanı Wilfrid Legg’in de katıldığı bir toplantıyla basına tanıtıldı. Konferans salonunda birçok misafirin de katıldığı toplantıda konuşan Wilfrid Legg, Türkiye’deki tarımsal reformlardan çok etkilendiklerini belirterek, “Çalışmaları çok takdir ediyoruz” dedi.

Raporda Türkiye’deki tarımla ilgili eleştirilerinin de bulunduğunu söyleyen Legg, OECD’nin de görevinin bir anlamda eleştirmek olduğunu ifade etti. Gelecekte daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını kaydeden Legg, raporun tanıtılmasında Tarım Bakanlığı’nın kendilerine fırsat vermesinden dolayı müteşekkir olduklarını belirtti. Rapor tanıtımının kendisi için çok önemli bir gün olduğunu dile getiren Legg, “Yarın emekli oluyorum. Bugün son günüm ve bu seminer için çok teşekkürler” diye konuştu.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ise, OECD’nin hazırladığı raporun önemli olduğunu ve raporda kendilerinin katıldığı ve katılmadığı konular olduğunu dile getirdi. Rapora göre Türkiye’nin OECD üyesi ülkeler arasında tarımda en çok büyüyen ülke olduğunu söyleyen Bakan Eker, raporda ayrıca Türkiye’nin tenkit edildiği konular da olduğunu söyledi. Sonra bunlara değinen Bakan Eker, Türkiye’de üreticinin yüzde 34 oranında desteklendiğini, OECD’ye göre ise bunun yüzde 22 oranlarında olması gerektiğinin

belirtildiğini söyledi. Bu oranı çok bulan OECD’ye gönderme yapan Bakan Eker, “Üreticiye verilen destek oranını, yüzde 34 oranını çok yüksek buluyor ve ‘OECD’de bu oran yüzde 22 oranındadır’ diyor. Öbür taraftan da tenkit olarak diyor ki, ‘milli gelirden alıp üreticiye verdiği destekler yüzde 1’in altında kalmıştır.’ Şimdi bu ikisi birbiriyle çelişiyor. Bu da raporun çelişik yanlarından bir tanesi” dedi.

Türkiye’de verimliliği esas alan yöntemin daha rasyonel bir yöntem olduğunu belirten Bakan Eker, ayrıca bunun ulusal ve milli çıkarlara daha uygun olduğunu vurguladı. Eker, ayrıca Malatya ve Adıyaman’da “Damla sulama” yatırımlarını desteklemek için Dünya Bankası’ndan kredi istediklerini ancak Dünya Bankası’nın “Bizim verdiğimiz parayı bu işte kullanamazsınız” dediğine dikkat çekti. Kendilerinin su tasarrufunu yarı yarıya artırmak istediklerini belirten Eker, “Ben de Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden 81

ilde uygulanacak bir proje yaptım ve şu an 3 milyon dönüm alanda uygulanıyor” diye konuştu.

 

“OECD’NİN ET İTHALATI İLE İLGİLİ TELKİNİ OLMADI, OLAMAZ DA”

Daha sonra raporun tanıtımı için gerçekleştirilen toplantının ardından bir basın toplantısı düzenlendi. Bakan Eker, raporun değerlendirme sürecine 2010 yılının dahil edilmediğini, 2002-2009 yılları arasındaki reformlarının analizinin yapıldığını söyledi. 2007-2008 yılları arasında yaşanan şiddetli kuraklıkla beraber sektörün sadece 2007 yılında küçüldüğünü belirten Bakan Eker, diğer yıllarda ise pozitif bir büyüme olduğunu söyledi. Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Mehdi Eker, bir

gazetecinin “OECD Türkiye’ye et ithalatından dolayı bir uyarı yaptı mı?” sorusuna şöyle cevap verdi:

“OECD’nin bize ne ithalatla ne ihracatla ilgili herhangi bir telkini olmadı, olamaz da zaten. Mesele şu; bütün uluslararası kuruluşlar dünyada ticaretin liberalleştirilmesini arzu eder biz de bunu yapıyoruz. Özel engel koymayız, tarife dışı engel asla koymayız. Yalnız hayvansal ve bitkisel ürünlerde ithalat ve ihracatta sağlık kuralları vardır biz buna azami düzeyde önem veririz. Gümrüklerle ilgili olarak da her ülke kendi haklarını kullanır bizim yaptığımız da budur. Süt, şeker ve et gibi ürünlerdeki

yüksek destekleme oranı tenkit ediliyor. Bu ürünlerin girdi maliyetleri yüksek üretici açısından. Yani bunların maliyetini kurtarması gerekiyor ki bunların üretimi yapılabilsin. ‘Bunun alternatifi ne diyeceksiniz’ ki bu ülkede bu ürünleri üretmeyin. Bunu da bize kimsenin demeye hakkı yok. Bunlar toplum sağlığı için beslenme için stratejik öneme sahip ve bizim için hassas ürünler.”

Bakan Eker, 2011 yılında tarımdaki büyümeyle ilgili öngörülerinin ne olduğunu soran gazetecilere ise, “Tarım tabiat şartlarına azami ölçüde bağlıdır. Bizim de mücadelemiz tarımın tabiat şartlarına bağılılığını azaltmaktır. Dolayısıyla bir sene sonra büyüme ne olur bunu ölçme imkanımız yok. Tarım sektörü şu kadar büyüyecek dememiz çok kolay değildir. Olağanüstü şartlar olmadığı takdirde tarımın pozitif büyümesini bekliyoruz” cevabını verdi.

OECD Politikalar ve Çevre Bölüm Başkanı Legg ise, Türkiye’de verimliliği artırmak için uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu ve bunu iyi bildiklerini söyleyerek, “Tavsiyelerimize bakıldığında görülmelidir ki kamu sektörü ve kurumlar tarafından daha fazla nelerin yerine konulması gerektiğine bakılıyor. Olası risklerin de farkındayız ve bu risklerin sektörü nasıl etkileyeceğine bakıyoruz, ülkelerin yararı doğrultusunda hareket ediyoruz” diye konuştu.

Bir Cevap Yazın