Dünyadaki birçok bitki türünün çiçekleri olsa da çiçeklerin evrimsel kökeni ve görüntüsü gizemini koruyordu. Şimdi ise ilk çiçeğin nasıl göründüğünü artık biliyoruz.
Çiçekler, 140-250 milyon yıl geçmişteki ortak bir atadan ortaya çıkmışlardır. Bu atasal bitki, gezegenin şimdikinden daha sıcak ve oksijenle sera gazları bakımından daha zengin olduğu zamanlarda oluşturmuştur ilk çiçekleri (dinozorların gezindiği zamanlarda yani). Fakat bazı dinozorların nasıl göründüğü konusunda az çok fikre sahipken atasal çiçeğin nasıl göründüğü konusunda pek bir fikrimiz yok. Bunun sebebiyse ilk çiçeklerin hiç iz bırakmamış olması.
Çiçekler, eğer şanslı iseler fosillere dönüşebilirler. Bilim insanları ise kökeni 140 milyon öncesine dayanan bitkilere ait hiçbir fosile rastlamamışlardı, ta ki şimdiye kadar.
Uluslararası bitki bilimcilerden oluşan bir ekip, yaptığı araştırma ile atasal çiçeğin bu zamana kadarki en iyi kalıntısına ulaştı. Yayınlanan makalede çiçeğin yaşayan torunlarından 800 tanesinin üzerinde çalışma yapıldığından bahsediliyor.
Sonuç olarak ortaya çıkan ilk çiçeğin, günümüzdeki manolyaları andıran bir görüntüye sahip olduğu keşfedilmiş. Ortak merkezli halkalarda dizilmiş ve farklılaşmış birden fazla taç yaprağına sahip olan ilk çiçeğin merkezinde, polen üreten ercikler ve tohum içeren tohumlukların bulunduğu birden fazla cinsel organ sırası bulunuyordu.
İlk çiçek, günümüzdeki çiçeklerle bazı belirgin benzerliklere sahip olsa da bazı ilginç özelliklere sahip. Örneğin botanikçiler, ilk çiçeklerin yıldız anason gibi günümüzdeki türlerde görülebilen çiçeğin merkezi etrafında, bir sarmal halinde dizilen bölümlere sahip olduğunu düşünmüşlerdi. Fakat yeni bulgular ilk çiçeklerin organlarının sarmal halinde değil, günümüzdeki çoğu çiçekte olduğu gibi ortak merkezli bir çember ya da helezon kıvrımı dizisi halinde sıralandığını gösterdiği yönünde. İlk çiçeğin ise daha fazla helezon kıvrımı vardı. Bu da çiçeklerin zamanla daha basit bir forma kavuştuğunu ortaya çıkarıyor.