İthal etler ve Angus sığırları hakkındaki kamuoyunda bilinmeyenleri değerlendiren Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Emül; “Anguslar et sorununa çözüm olabilir” dedi.
Fahri Sarrafoğlu/Dünya Bülteni
Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Emül; “Anguslar et sorununa çözüm olabilir” dedi. Ülkemizde de uzun yıllar geleneksel yerli sığırlarımız ve küçükbaş hayvanlarımızla karşılanan et ve süt ihtiyacımız artan nüfusumuza yetmediğini hatırlatan Emül, düşük verimli hayvan ırklarımızı yüksek verimli hayvan ırklarına çevirmek için melezleme yöntemlerine gidilmesine rağmen hayvan başına et ve süt üretimimiz dünya ortalamalarının altında kaldığını söyledi.
TÜKETİCİ YANLIŞ YÖNLENDİRİLİYOR
Tüketicilerin ithal et konusunda yanlış bilgilendirildiğini de sözlerine ekleyen Emül, bu konuda bilmesi gereken en önemli hususu şöyle açıkladı: “Tükettiğimiz etin hangi hayvana ait olduğu ve bu hayvanların hangi şartlarda ve hangi yemlerle beslendiği unsuru; o hayvanın yerli mi, ithal mi olduğundan daha çok önemlidir.” Ülkemizde besicilik, genelde çayır-mera ve yayla ortamlarında değil de, kapalı ortamlarda yapılmasını doğru bulmadığını da kaydeden Emül, hayvanın betonun üzerinde dünyaya gelmekte, bağlı tutularak önüne ne konursa onu yemeye mecbur edildiğini ve nerede ise ayağı toprağa ve burnu da yeşil ota değmeden yine beton zeminde kesildiğini ifade etti. Bu şartlarda yetiştirilen yerli sığırlarımızdaki canlı ağırlık, ortalama 500 kilogram, süt verimleri de yılda 600 litre civarında olduğuna değinen Emül, “Oysa hayvancılığı gelişmiş ülkelerde sütçü ineklerde inek başına laktasyon süt verimi 5000 litre, canlı ağırlık ta ise 1.200 kg. sınırları aşılmış durumdadır. “dedi.
ANGUS EN SAĞLIKLI ETE SAHİP
Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde en fazla yetiştirilen sığır ‘’Angus‘’ ırkı olduğunu belirten Emül, Angus sığırlarının en önemli özelliği etlerinin kalitesi olduğunu söyledi. Emül, açıklamasını şöyle devam ettirdi: “Diğer ırklarda yağ oranı yüzde 40 a yakın olmasına rağmen, Anguslarda bu oran yüzde 7 kadardır ve yağları et arasına yerleşmiş olduğundan etleri tüm ülkelerde en beğenilen sığır cinsi özelliğini taşımaktadırlar. Angus sığırları eksi 30 derece soğuğa ve artı 30 derece sıcağa dayanıklı olup, açıkta ve mera ortamlarında yetiştirilmesi halinde yetişkin bir erkek angus yaklaşık 1.200 kg.’a kadar ulaşmaktadır. Oysa bizim yerli sığırlarımızı hangi şartlarda yetiştirirseniz yetiştirin ve ne yedirirseniz yedirin ırk özelliğinden dolayı 600–700 kilogramı aştırmak mümkün değildir.”
ANGUS TÜRKİYE’DE YETİŞTİRİLMELİDİR
Artan nüfusumuzun et ihtiyacının karşılanması ve gerekse hayvan başına daha yüksek verimin alınması için, Angus sığırlarının yurdumuzda da yetiştirilmesi teşvik edilmelidir diyen, Emül, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sığırların yetiştirilmeleri için mevcut en iyi şartlar mülkiyeti devlete ait olan ve her biri binlerce dönüm büyüklüğündeki Tarım İşletmeleridir. (TÜGEM) Bu işletmeler özel sektöre kiraya verilerek, araziler mera haline getirilip, Angus sığırlarının yetiştirilmesi teşvik edilmeli, mevcut mera ve yaylalarımızın ise, küçükbaş hayvancılık yapılması için değerlendirilmesi sağlanmalıdır.”
Kaynak: Dünya Bülteni
Angus Sığır Irkı yetiştirilmesi projesinin iyi ve kötü yönleri vardır. Etteki yağ oranının azlığı nedeni ile Amerika Birleşik Devletlerinde kolon kanserinin artış göstermesi doğru orantılı olarak artış göstermiştir. Ülkemizde olduğu gibi koyun yetiştiriciliği ve daha doğrusu tüketiminin az olduğu ABD’ de aşırı sığır eti tüketimine bağlı olarak görülen kolon kanseri ülkenin sonunu yavaş yavaş hazırlarken, elimizdeki mevcut sığır ırklarının verim düzeyleri artırılmalı, suni tohumlamaya katılacak hayvanlar daha özenli seçilmeli ve spermanın kalitesi arttırılmalı ve kültürel önlemler alınmalıdır. Mevcut bilindik ve adaptasyonu tam olan hayvanlarımızın genetik kapasitelerinin artmasıyla hem ülkemiz refaha kavuşacak, hem de kolon kanseri riskleri ile başa çıkılacaktır. Yeni şeyler denemek her zaman için iyi olmayabilir. Bu kanal aracılığıyla tüm Veteriner hekimlere, veteriner teknikerlerine, Zooteknistlere ve Ziraat Mühendislerine sesleniyorum. Ülkemizin daha yaşanabilir olması ve geleceğimizin aydınlığı açısından sizler de bu gibi konularda hassasiyet gösteriniz.