Macahel “Organik Tarım Havzası” olacak

0
1120
macahel-organik-tarim-havzasi-olacak

Artvin Borçka’ya bağlı 6 köyü kapsayan Macahel (Camili) Havzası Türkiye’nin ilk “Organik Tarım Havzası” olacak.

Ali Ekber YILDIRIM

Artvin’in Borçka ilçesi sınırları içerisindeki 5 köyden oluşan Macahel (Camili) Havzası, Türkiye’nin ilk “Organik Tarım Havzası” olacak. TEMA Vakfı’nın öncülüğünde ve Ali Nihat Gökyiğit Vakfı’nın sponsorluğunda 1998 yılında başlatılan Macahel Kırsal Kalkınma Projesi, havzanın kaderini değiştirdi. Başından beri projeyi yürüten Nihat Gökyiğit, projenin 3 temel ayağı olduğunu belirterek, “Arıcılık, eko-turizm ve organik tarımla bu bölgenin doğasını bozmadan bir kalkınma, gelişme sağlamak istedik. Büyük ölçüde de başarılı olduk” dedi.

Nihat Gökyiğit’in daveti ile 4 gün süreyle havzadaki çalışmaları yerinde inceleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Ankara’ya döndükten sonra bu bölgenin “Organik Tarım Havzası” olarak belirlenmesi için çalışma yapacaklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Bir kaç gündür burada çalışmaları yerinde görüyoruz. Buradaki üretici fındığına, ürününe kimyasal kullanmıyor. Hayvanları buradaki doğal otla besleniyor. Bu hayvanın sütü de, eti de doğal. Elde edilen peyniri, tereyağı doğal. Yani bir sertifikası eksik. Buradaki küçük üreticinin tek tek sertifika alması zor olabilir. O zaman burayı havza olarak organik tarım havzası olarak belirleyebilir miyiz, bunun çalışmasını yapacağız. Bunu yaparsak buradaki eko turizm amaçlı tesislerde de bu ürünler tüketilir. Dışarıdan ürün girişi olmaz. Buraya gelenler de zaten bu doğal ürünleri tüketmek için geliyorlar” diye konuştu.

Proje havzanın kaderini değiştirdi

Macahel(Camili) Havzası ile ilgili ilk kırsal kalkınma projesi yaklaşık 15 yıl önce başladı. TEMA Vakfı’nın kurucularından aynı zamanda Artvin doğumlu olan Nihat Gökyiğit’in öncülüğünde ilk çalışmalar 1998’de başlatıldı. Ali Nihat Gökyiğit (ANG) Vakfı projenin sponsoru oldu. Projeyi bu vakıf sürdürüyor. Doğayı korumaya yönelik bir kırsal kalkınma projesi yürüttüklerini belirten Nihat Gökyiğit şu bilgileri verdi: “Bu havzanın önemi toplam 1500 hektara varan iki bölgesinin 1998’de Orman Bakanlığı’nca “Doğa koruma alanı” olarak tescili ile başladı. Aynı yıl TEMA Vakfı’nın doğayı korumaya yönelik kırsal kalkınma projesi sayesinde nesli tükenmiş sanılan saf Kafkas arısının havzada olduğu kesinleşti.TEMA, projesinin sponsor ve yöneticisi olan ANG Vakfı, Macahel AŞ’yi organize ederek ve destekleyerek, yüksek verimli saf Kafkas arı ırkından ana arı üretimini harekete geçirdi. Yöre halkına gelir sağlanırken, ülke geneline dağıtımına başlanan ana arılar ile ülke arıcılığına çok büyük katkı sağlandı.”

Üretilen organik balı satama endişesi yok

Projeyi başlatırken birçok zorlukla karşılaştıklarını belirten Nihat Gökyiğit, şu bilgileri verdi: “Biz projeyi 3 ayaklı düşündük. Doğayla uyumlu ve havzanın yapısını, biyoçeşitliliğini koruyacak şekilde arıcılık, eko-turizm ve organik tarım konusunda bu kırsal kalkınma projesini yaşama geçirdik. Macahel (Merkez Köy, Maral, Uğur, Düzenli, Kayalar ve Efeler köyünü kapsayan havzada arıcılık, organik tarım ve eko-turizm yapılıyor. Bu üç alanda da eğitim çalışmaları yaptık. Bütün çalışmaları havzada yaşayanlarla birlikte yapıyoruz. Bizim amacımız bu havzada yaşayanların gelirlerini artırmak. Havzayı ve doğasını bozmadan ekonomik değer yaratmak. Arıcılıkta saf Kafkas ana arı üretimini bu bölgedeki üreticilerle birlikte yapıyoruz. Bunun için eğitimler verdik. Burası bir tarafı Gürcistan sınırı, diğer tarafları Karçal Dağları ile çevrili izole bir havza. Dolayısıyla buraya dışarıdan bir arı ırkının girmesi mümkün değil. Tarım Bakanlığı bu havzayı gen koruma alanı ilan etti. Ana arı üretiminin yanı sıra, üreticilerle organik bal üretiliyor. Üretilen balı Macahel AŞ alarak pazarlıyor. Üreticinin ürettiği ürünü satamama gibi bir endişesi yok.”

Meyvecilikte potansiyel yüksek

Macahel Havzası’nın tarım ilacı, kimyasal gübre kullanılmaması nedeniyle organik tarım için çok uygun bir yer olduğunu vurgulayan Gökyiğit, özellikle meyvecilikte organik üretim için çok büyük potansiyel olduğunu anlattı. Organik meyve üretimi için öncelikle ürünlerin pazar şansını araştırdıklarını belirten Gökyiğit: “Yörenin pazarlama şansı yüksek ürünlerini tespit etmek için 19 Mayıs Üniversitesi’nden Yrd.Doç.Dr. Ümit Serdar ile bir çalışma başlattık. Fındıkta işimiz kolay oldu. Burada üretilen 2 çeşit fındığın pazar şansı vardı. Seçime gerek yoktu. Bu iki fındık çeşidi için sertifika çalışmalarını başlattık. Meyvecilikte yaptığımız çalışma sonucunda 64 çeşit ceviz belirledik. Bunlardan 3 çeşidi bir üreticide, birisi de bir başka üreticiye aitti. Bu iki üreticiden 5 yıl için ağaçları kiraladım. Budamak, aşı kalemi ve ceviz almak için. Ağaç kiralama işine çok şaşırdılar. Kiraladığımız bu ağaçlardan yetiştirmek üzere bir fidanlık kurduk. Buradan Macahel halkına dağıtmak üzere fidan yetiştiriyoruz. Kestanede 35 çeşit tespit ettik. Bunlardan 3’ü pazarlamaya uygun. Armutta 30, elmada 25, erikte 6, kirazda 4, üzümde 4 çeşit tespit edildi. Bunlarda da pazarlama şansı olanlar değerlendirilecek. Biz meyvecilikte organik ürün sertifikası aldık. Ancak, bu konuda henüz istenilen düzeyde değiliz. Fakat bölgenin meyvecilik potansiyeli çok yüksek, çalışmalarımız devam edecek” bilgisini verdi.

Eko-turizm gelişiyor

Bölgeye ilk geldiklerinde yatacak yer olmadığını, bu amaçla ANG Vakfı olarak örnek bir konukevi yaptıklarını anlatan Nihat Gökyiğit, eko turizm ile ilgili çalışmaları şöyle anlattı: “Doğa turları için gelen turist asgari koşullarda gecelemek istiyor. Bunun için sıcak su, temiz tuvalet ve yatak talebinin karşılanması gerekiyor. Biz ilk geldiğimizde bir evin üst katını onararak kaldık. Sonra köy muhtarının evini kiralayarak deneme turlarına başladık. Tur için rotaların büyük bölümünü yürüyerek, at veya katır sırtında dolaşarak belirledik. Daha sonra eğitim çalışmalarını da yaptığımız ve laboratuarı da olan 35 yatak kapasiteli konukevini yaptık. Bu konukevi bölge için örnek oldu. Eğitim verdiğimiz insanlar evlerini pansiyon olarak kullanmaya daha sonra da yine doğaya, çevreye zarar vermeden havzaya uygun pansiyonlar yaptılar. Şimdi sezon öncesinde bu pansiyonların rezervasyonu doluyor. Kalmak için bir yıl önceden rezervasyon yapmak gerekiyor. Eko-turizmde istenilen hedefe ulaştık. Çok sayıda tur düzenleniyor. Havzada yaşayanlar için yeni bir iş ve gelir kapısı oldu.”

Türkiye’nin tek Biyosfer Rezerv Alanı

Artvin Macahel Havzası 2005 yılında UNESCO tarafından “biyosfer rezerv alanı” ilan edilen tek alan. Biyosfer rezervleri uluslararası önem taşıyan ve UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer Programı kapsamındaki karasal veya kıyı ekosistemlerine sahip alanlar olarak tanımlanıyor. Biyosfer rezervleri biyolojik çeşitliliğin korunması ile kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığı arasındaki çatışmaların sürdürülebilir bir şekilde çözülmesi için geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Biyosfer rezervler koruma ile birlikte alan kullanımlarını da dikkate almakta. Biyosfer rezervleri, koruma ve alan kullanımı arasında sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu bir ilişki kurarak bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmeyi amaçlamakta.

Biyosfer Rezervlerin koruma, kalkınma ve lojistik olarak üç temel işlevi bulunmakta. Bu işlevlerden koruma, genetik varyasyonların, türlerin, ekosistemlerin ve peyzajların korunmasına katkıda bulunmak amacını güder. Kalkınma ise, odak noktası alanda yaşayan halk olmak üzere ekonomik kalkınmayı ve insan gelişimini sürdürülebilir şekilde sosyo-kültürel ve ekolojik olarak desteklemek olarak özetlenebilir. Lojistik işlevse, yerel, ulusal ve küresel ölçekte doğa koruma ve kalkınma çabalarına dönük bilimsel araştırma, izleme, eğitim ve bilgi değişimini desteklemek olarak tanımlanmaktadır.

Dünyada 102 ülkede 507 biyosfer rezervi bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri 47, Rusya 38, İspanya 37 ve Çin Halk Cumhuriyeti 26 Biyosfer rezervi ile dünyada en çok biyosfer rezervi olan ülkeler.

Örnek girişimci Melahat Gülbin

Macahel Havzası’nda başlatılan kırsal kalkınma projesi kapsamında eğitim alarak arıcılık yapan üreticilerden birisi Melahat Gülbin. Eşi mevsimlik işçi olarak sadece 3-4 ay çalıştığı için evin gelirine katkıda bulunmak için projede yer alan Melahat Gülbin, Macahel AŞ. için sözleşmeli olarak saf Kafkas ana arı üretiyor. Ev hanımı olan Melahat Gülbin bölgede örnek girişimci olarak gösteriliyor. Melahat Gülbin’in anlattıkları özetle şöyle: “Ev hanımıyım, ineklerim var. Hayvancılık yapıyorum. Peynir ve tereyağı üretiyorum. Arıcılıkla ilgili çalışmalar başlayınca, ben de yapabilirim diye bu işin eğitimini aldım. 2001 yılında başladım. Bugün 100’den fazla koloni ve 350 kutum (kovan) var. Yılda 700-800 ana arı üretiyorum. Tüm malzemeleri Macahel AŞ. sağlıyor. Ben onlar adına üretim yapıyorum. Bu işi yılın belli dönemlerinde birkaç ay yapıyorum. Yıllık gelirim 40 bin lira. Bu bölge için iyi bir para. İki oğlum ve bir kızım var. Onların eğitimi için çalışıyorum. Eltim de bu işe başladı. Bizim için yeni bir gelir kapısı oldu.”

Macahel 14.Bal Festivali

Macahel Kırsal Kalkınma Projesi başladıktan sonra her yıl Macahel’de Bal Festivali düzenleniyor. Bu yıl 15-18 Ağustos tarihlerinde ANG Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit’in davetlisi olarak yapılan inceleme gezisi sırasında düzenlenen 14. Macahel Saf Kafkas Arı ve Bal Festivali’nin açılışına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de katıldı. İnceleme gezisine ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Prof. Dr.Aziz Akgül, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Emekli Büyükelçi Mustafa Akşin, Yıldız Holding Gıda Grup Başkanı Zeki Ziya Sözen, Tekzen Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin, Tekfen Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Vahide Gigin, Toros Gübre Yönetim Kurulu Başkanı Esin Mete, ANG Vakfı Başkan Yardımcısı Turgut Gökyiğit, Macahel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Gürses, Arıcılık Uzmanı ve ANG Vakfı Danışmanı Ahmet İnci’nin de olduğu bir grup katıldı. Grup 4 gün süreyle proje uygulamalarını yerinde inceledi.

haber365

Bir Cevap Yazın